Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Pcp
Pcp Çeviri Türkçe
201 parallel translation
Mais un témoignage psychiatrique... indique qu'il était sous l'influence de PCP, une drogue hallucinogène.
... kullanmış olduğu ilaçlar, aklını kaybetmesine neden oluyormuş.
C'est du PCP, de la phencyclidine.
Bu PCP - phencyclidine.
Ce n'était pas de l'héroïne.
Eroin değildi, melek tozuydu, PCP...
Ce n'était pas de l'héroïne, mais du PCP, et je n'y ai pas touché.
Eroin degildi, melek tozuydu - PCP, ben ona hiç dokunmadım.
Les yeux du patient étaient dilatés, dû à un excès d'amphétamines.
Hastanın gözleri açılır, marihuana ve muhtemelen PCP kullanıyla ilgili.
Vous êtes sous PCP?
Kafanız mı güzel?
La manière la plus facile d'en faire est le PCP.
Üretmenin en kolay yolu da tabii ki PCP.
Mais mort, j'aurais du mal à m'occuper de ton labo de PCP.
Ama ölü olursam laboratuarını tamir etmem baya zor olur.
Le pCp a une vertu intéressante, c'est qu'il explose.
PCP'nin yararlı bir yönü de patlamasıdır.
Le problème n'est pas de savoir comment faire sauter le pCp mais de calculer le moment où il explosera.
Soru PCP'yi nasıl patlatacağım değildi. Sorun zamanlamasıydı. Sadece bu!
Dans le laboratoire de pCp... et dans le bureau du commandant.
PCP laboratuarının içinde... Ve tabii Komutanın ofisinde.
C'est un PCP, mais je ne peux pas vérifier. Je ne peux pas lui faire de piqûre.
Ani şok geçiriyor olabilir ama iğne bile vuramıyorum.
- Un dealer d'angel dust...
- bir PCP tozu satıcısının...
Mieux que les billets de 20 des salauds vendant de l'angel dust aux lycéens.
Okul çocuklarına PCP satan rezillerden 20'şer dolar almaktan iyidir.
Et les joueurs se shootent au PCP sur le terrain!
Artık herifler, PCP uyuşturucusunu sahada alıyorlar.
- Phencyclidine.
- PCP.
Largué par sa fiancée, LSD... 22 ans. 1m95, attaché à son propre brancard?
PCP'li terk edilmiş sevgili. Yaş 22, boy 2,04 m., kendi sedyesine bağlanmış olarak.
- De drains thoraciques? - Je sais plus.
PCP'li terk edilmiş sevgili.
Pneumocytose, pneumonie, tu connais?
PCP'yi duydun mu? Pnömosistis zatürree.
Il faut confirmer le diagnostic, mais tu as probablement le SIDA.
Tanıyı teyit etmemiz gerek. Ama PCP ise evet, AIDS'li olabilirsin.
Sauf Marge. Marge, vous avez du crack et du PCP dans le sang. Oh, mon Dieu.
Çocuklarınıza nasıl bakacağınızı, evinizi nasıl toparlayacağınızı, ve uyuşturucu testinden hepiniz geçtiniz.
M. PCP dort toujours.
Bay PCP uyuyor.
J'ai un patient qui a une pneumonie et qui est séropositif depuis six mois.
PCP zatürreesi olan ve altı ay önce... ... HlV pozitif olduğunu öğrenen bir hastam var.
- Coke ou PCP.
- Kokain olabilir, PCP.
- Je hais les gros sous LSD!
- PCP'li şişkoları kontrol edemiyorum!
Ce matin, trois infirmières ont dû maîtriser une patiente en crise parce qu'ils ont mis quatre minutes à arriver.
Bu sabah bir PCP hastasını dizginlemek için adamlar zamanında yetişememişler.
- C'est un gang.
PCP almış bir çete.
Les gens qui sont sous PCP...
Uyuşturucu almış insanlar...
Tu connais le PCP?
Hiç PCP denedin mi?
Cirrhose du foie et instinct de bagarre?
PCP bağımlılığına bağlı siroz?
M. Simpson a joué une partie parfaite sans l'aide de stéroïdes, crack, PCP ou autres narcotiques qui vont de paire avec le bowling professionnel.
Bay Simpson "Tam Skor'u" gerçekleştirdi hem de ne steroidleri, ne uyuşturucu, ne hapları ne de bovlingde sıkça kullanılan diğer uyuşturucuları kullanmadan.
Il avait peut-être pris du PCP ou un autre excitant.
Belki o sırada uyarıcı hap almıştı.
On dirait qu'il est sous PCP.
- Bana PCP gibi geliyor.
Sachez-le : il existe meilleure drogue que le LSD ou le PCP.
Size şunu söyleyeyim. L.S.D ya da P.C.P.'den çok daha iyi bir hap vardır.
poussière...
PCP.
PCP... poudre de mort...
Prime.
Tu fumes du PCP depuis ce matin, non?
Gün boyunca esrar çektin.
Il m'a dit qu'elle était super-légère, que j'allais rien sentir... il avait dû la saupoudrer au PCP.
Dalganın baya hafif olduğunu, pek bir şey hissetmeyeceğimi söylemişti. Kesin bir şeyler katmıştı dalgaya!
Marijuana, cocaïne, crack, PCP, ecstasy, poppers...
Marihuana, kokain, PCP, ecstasy, uyarıcı...
Vu le niveau de violence, sûrement du PCP.
- O kadar şiddet kullandıysa PCP almıştır.
Ça pourrait être du P.C.P., qu'est-ce que tu en sais?
Biliyorsun ki PCP olmalı.
PCP.
PCP.
Presque, mais le PCP est si puissant qu'il est classé à part :
PCP öyle güçlü bir uyuşturucu ki başlı başına bir sınıftır.
Sous PCP, les synapses sont allumés en permanence, comme si le cerveau était passé à l'ADSL.
PCP almışken sinapslar hiç sönmez. Beynin sürekli sinyaller gönderir.
On peut détecter le PCP...
PCP için kan tahlili yapa- -
Ça s'appelle le détachement psychologique, un effet du PCP.
Buna psikolojik ayrılma denir. PCP'nin etkisidir.
Alcoolémie, benzo, HIV, jamais la tuberculose.
Araç kullanırken alkol testi yapıldı. Sonra PCP testi, HIV testi.
- P.C. P peut-être.
PCP olabilir.
J'ai de la kétamine, du PCP.
Kokain getirdim.
On t'a donné de l'Allopurinol, des injections d'Atifont, on t'a testée négative au PCP.
Sana Haloperidol ve Ativan verildi. Kendine geldiğinde test yaptık ve PCP'in negatif geldi.
Après avoir pris du PCP.
PCP almışken yaparsın.