English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Pda

Pda Çeviri Türkçe

213 parallel translation
Un médecin n'abandonne pas quatre patients pour aller voir les nanas. - Tu vois ce que je dis?
Bir doktor 4 hastasını bırakıpda kadınlarla eğlenceye gitmez.
Grâce au téléphone cellulaire, au portable, au fax intégré nous communiquons comme de purs esprits.
Cep telefonları ve el bilgisayarlarıyla... PDA ve fax modemlerle iletişim sayesinde... tümüyle sanal bir biçimde birbirimizle haberleşebileceğiz.
Non, mais nous pensons que l'itinéraire est enregistré sur un PC de poche.
Hayır, yolculuk planını PDA'dan indirebileceğimizi düşünüyoruz.
Le type blond qui est assis là-bas, derrière moi, a un PC de poche dans sa mallette.
Arkamda oturan sarışın adamın çantasında bir PDA var.
Vous avez le PC de poche?
PDA'yı aldın mı?
On a trouvé un PC de poche sur un des corps à la boîte de nuit.
Gece kulübündeki cesetlerin birinde bir PDA bulduk.
J'aurais pu avoir un PDA et aller à la réunion des anciens.
Elimde cep bilgisayarı, mezunlar toplantıma gidiyor olabilirdim.
Le moyen de tracer toutes sortes de produits : bagages, ordinateurs, PDA, téléphones portables, etc.
Kargolardan bilgisayarlara ve cep telefonlarına her türlü ürünü takip edecek potansiyelleri var.
Le PDA de Coe est le Bottin mondain des dames de la ville.
Victor Coe'nun el bilgisayarındaki müşteri listesi, New York'un en zengin kadınlarını içeriyor.
M. Coe a été violemment battu, votre numéro était dans son PDA.
Bay Coe, öldüresiye dövülmüş bulundu. Numaranız bilgisayarındaydı.
Il transmettra des images à mon PDA.
Çektiğin görüntüler benim cep bilgisayarıma aktarılacak.
- Donc tu sais... - C'est sur tous les PDA de la boîte.
- Binadaki tüm bilgisayarlarda bu bilgi dolaşıyor.
On dirait une boucle de ceinture pour un PDA.
Cep bilgisayarı gibi bir şeyin bel klipsine benziyor.
Allumez vos portables et vos PDA.
Lütfen cep telefonlarınızı ve cep bilgisayarlarınızı teslim edin.
Le PDA de Danny?
Danny'nin cep bilgisayarını mı?
J'ai pris le contrôle et j'ai jeté le PDA dans l'océan.
Soruları yırttım, cep bilgisayarını okyanusa attım.
Qui fait aussi PDA.
Ayrıca cep bilgisayarı.
Selon Mr Fugu et le PDA, elle dînait avec 2 hommes d'affaire.
Yani Bay Fugu ve cep bilgisayarı, iki iş adamıyla yemek yediğini doğruluyor.
Joli ordinateur de poche.
Güzel bir PDA.
C'est un ordinateur de poche avec Internet et un téléphone.
Cep telefonu ve internet bağlantısı özelliği de olan bir PDA.
Il a regardé dans ton sac à main et a récupéré le numéro de téléphone dans ton PDA.
Cüzdanını yürüttü ve çiçekçinin telefonunu aldı.
" j'ai trouvé ton adresse dans son PDA,
E-postanı, onun adres defterinde buldum.
Et le dossier PDA?
Peki ya PDA davası?
On parle seulement du dossier PDA, rien d'autre pour le moment.
Sadece PDA davası ile ilgilenmeni istiyorum, şu anda başka bir dava olmaz.
Bon travail. maintenant transfers sa position sur mon PDA.
İyi iş. Şimdi konumunu PDA'ime gönder.
Téléchargez les coordonnées sur le PDA de Jack.
Koordinatları Jack'in PDA'ine gönder.
Notre priorité, l'ordinateur, puis le PDA.
İlk önceliğimiz bilgisayar. Ondan sonra el bilgisayarı. Neler oluyor?
T'as vu ça? Elle a pris son PDA de sa poche.
Ceketinden el bilgisayarını aldı.
Elle copie le PDA de Tambor.
Tambor'un el bilgisayarını kopyalıyorlar.
Nadia a toujours le PDA.
El bilgisayarı hâlâ Nadia'da. Hadi.
Il a le PDA dans sa veste.
Dijital ajandası ceketinde.
- Elle clone le PDA avec quoi?
Sydney adamın ajandasını kopyalamak için ne kullanıyor?
Le PDA est codé avec un logiciel de reconnaissance graphologique.
Dijital ajandada el yazısı tanıma yazılımı var.
Ils essayent de piquer de la bande passante, ce qui signifie que c'est pas du tout un portable qu'on cherche mais plutôt un PDA ou un téléphone.
Bant genişliğini çalmaya çalışıyorlar. Yani bilgisayar korsanının diz üstü bilgisayarı yok. Bir el bilgisayarı veya cep telefonu olabilir.
Je vais vérifier son PDA.
Biliyor musun PDA'sına bakayım belki bir şeyler bulurum.
J'aimerais avoir mon PDA.
- Duydum. - Keşke avuç içi bilgisayarım yanımda olsaydı.
Patron, je ne trouve pas le PDA de Ducky.
Patron, Ducky'nin avuç içi bilgisayarını bulamıyorum.
A mon avis il espère encore que quelqu'un va se porter volontaire. Ou sera écrasé par un bus avant l'heure fatidique.
Bence belki birileri çıkıpda gönüllü olur diye umut ediyor, ya da sonuna kadar bekliyor belki biri otobüsün altında kalırda ölür diye.
Il y a les ordinateurs portables, les PDA, les seins siliconés.
Cep telefonları var, silikondan bombalar.
Dans le cas contraire, je... je pourrais bien sur t'envoyer un message sur ton portable, ou dans ton étable, ou dans ton cartable.
Açık mı? Çünkü eğer açık değilse, yeni telefonumla sana mesaj gönderebilirim, ya da yeni PDA'm ile, ya da yeni cep bilgisayarımla.
bien que techniquement, un cartable soit portable.
Teknik olarak, PDA ile cep bilgisayarı aynı şeydir.
Je t'ai couvert pour le PDA que t'as piqué chez Dead-Eye.
Geçen gece Dead-Eye'ın cep bilgisayarını iç ettiğinde ses çıkarmadım.
Je prends son PDA. Un arrangement avec le type...
Bu herifle anlaşmalarım vardı.
Elle a vraiment laissé un mot sur son PDA?
Gerçekten de avuç içi bilgisayarına not bırakmış mı?
Tu connais ce machin porno pour PDA?
Hey adamım, şu PDA'lerdeki seks şeyinden haberdâr mısın?
Partout, portables, PDA.
Her yere ; cep telefonları, PDA'lar.
Portables, PC et PDA favorisent l'invasion.
Cep telefonu, bilgisayar ve PDA'lar saldırının iletim hatlarıdır.
Là, en vérité, nous sommes axés... sur la nouvelle génération de PDA.
Sözünü ettiğimiz şey yeni nesil el bilgisayarı işletim sistemleri.
Met celui-ci et elle devient un mini-ordinateur, un scanner et un communicateur.
Kartuşu buraya takıyorsun ve hem PDA, hem tarayıcı hem de bir vericiye dönüştürebiliyorsun.
Renseigne toi bien sur Jeetu avant de revenir.
En azından çantayı alıpda git.
Le PDA de Jordan?
O Jordan'ın PDA'sı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]