Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Police
Police Çeviri Türkçe
55,071 parallel translation
La police a trouvé la berline abandonnée sous un pont à 1 km.
Polis birkaç kilometre uzaklıkta, köprü altında terk edilmiş bir araba buldu.
Où est l'unité de plongeurs de la police? Ces types sont des maîtres pour ce travail.
Los Angeles Polisi dalgıçları nerede?
J'ai approuvé l'idée de cet accoutrement auprès du commandant de la police.
Bu teçhizat fikrinizi Los Angeles Polisi dalış amiriyle paylaştım.
Donc, une fois qu'ils l'entendent, ils vont savoir que la police arrive.
Yani duyduklarında polislerin geleceğinden haberdar olacaklar.
On se connecte à la fréquence de la police en ondes courtes.
Kısa dalga polis bandına bağlanıyorum.
La police envoie des patrouilles à leurs hôtels en ce moment.
New York polisi devriye otolarını onların otellerine gönderiyor.
Trois chefs d'œuvre volés vont rentrer au bercail, après que la police les a récupérés, cachés dans un entrepôt.
New York polisi çağdaş sanat eserlerini Hunts Point Deposunda bulduktan sonra çalınan üç sanat eseri bu gece yuvasına geri dönüyor.
Tu crois que tu parles à qui? Je suis la police.
Polisim ben, kimle konuştuğunun farkında mısın?
Le SWAT est dehors, ton père, la police aussi.
Dışarıda SWAT ekibi ve Five-O var.
Police, quelle est votre urgence?
911, acil durumunuz nedir?
Code de la police pour dire "N'engagez pas.".
"Müdahale etmeyin" polis kodu.
Police!
NYPD!
Vous y courez, vous rentrez dedans, vous fermez à clé et prenez la radio, et vous appelez la police.
Deli gibi koş, içeri gir, kapıyı kilitle sonra da 911'i ara.
Il y a une voiture de police devant.
Önde bir polis aracı var.
C'est la police qui m'a fait ça.
Bunu bana yapanlar polis.
- Et la police locale?
Peki ya yerel polis?
Quand la police est intervenue, l'ADN a confirmé son identité.
Görev timi araştırma yaptığında DNA kimliğini doğruladı.
- Quoi? La police et d'autres gens s'enfuient.
- Dışarıdaki polisler kaçıyor.
Même la police et l'armée ont perdu le contrôle.
Polis ve Ordu da kontrolü kaybetti. Kontrolü kaybettik.
La police est stupéfaite qu'on ait pu pénétrer dans Hatton Garden.
Polis, Hatton Garden'a girilmiş olması karşısında afalladı.
Fin de partie, Stéphane est arrêté. La police de Lucerne récompense le chien en lui offrant un stock de friandises à vie.
Oyun bitti, Stephane tutuklandı ve köpeğe minnettar kalan Lucerne polisi ona hayat boyu mama yardımı yaptı.
Il n'a jamais été arrêté et il sait que son ADN n'est pas dans les bases de données de la police.
Hiç suç işlememiştir yani hiçbir polis veri tabanında DNA eşleşmesi olmayacağını bilir.
Sa fuite peu commune lui permet d'échapper à la police et quelques minutes plus tard, il rejoint un complice.
Alışılmadık kaçışı polisi geçtiği anlamına geliyor ve dakikalar sonra suç ortağıyla buluşur.
La police scientifique enquête mais les vieux briscards n'ont laissé aucun indice derrière eux.
Adli uzmanlar içeri girer ama ihtiyarlar arkalarında ipucu bırakmayacak kadar titizlerdir.
S'ils avaient tous pris le bus, ils auraient pu échapper à la police.
Hepsi soyguna otobüsle gitseydi tüm bunlar yanlarına kalabilirdi.
À la place, ils ont fait un tour dans une fourgonnette de police direction la prison.
Bunun yerine hepsi polis minibüsü içinde hapishaneye gitti.
La police a trouvé ce livre quand ils sont allés chez l'un d'eux.
Polis adamların evini araştırırken onu gerçekten buldu.
Prenons les estimations de la police, environ 20 millions de dollars.
Polisin söylediğini doğru kabul edelim, 20 milyon dolara eşdeğer.
La police a tort.
Polis yanılıyor.
La police?
Polis mi?
Ton coéquipier, tes amis dans la police... ton père.
Ortağın, teşkilattaki arkadaşların... baban.
Un nouveau chef de la police à Bordeaux, un sénateur d'État à Boise, un rédacteur en chef à Shanghai.
Bordeaux'da yeni komiser, Boise'de senato üyesi Şanghay'da istihbarat şefi.
J'appelle une voiture de police.
Bir ekip arabası çağırayım.
C'est la police!
Polis konuşuyor!
Pourquoi la police nous poursuit-elle?
Polisler neden pesimizde?
Police!
Polis!
Je devrais appeler la police.
Polisi aramam gerekir.
Les Amish n'ont pas de police ni de téléphone.
Amish'lerin polisi yok. Telefonu da yok.
Puis, un jour, la police est arrivée, et ils se sont enfuis.
Sonra bir gün... Polis geldi ve kaçtılar.
Nous avons peu de détails sur ce meurtre, mais la police a identifié les deux derniers suspects dans le braquage de la First Mackey Bank :
Bu son cinayetle ilgili bilinen çok az detay var ama polis First Mackey Bank soygununun geri kalan iki şüphelisinin kimliklerini belirledi.
Sérieux, c'est sans doute le flic le plus débile que la police ait jamais eu.
Cidden, polis kuvvetinin tarihindeki en aptal polis olmalı.
Vous voulez savoir quel rang mon mari a obtenu dans les forces de police?
Eşimin emniyette hangi mevkide olduğunu öğrenmek ister misin?
- J'appelle la police?
Frankie! - Polisi arayayım mı?
- Oui, appelez la police.
- Evet, evet, polisi ara.
- Appelez la police!
- Polisi ara!
Appelez la police!
Polisi ara!
En direct, des images de la police à la poursuite d'un monospace rouge sur Jefferson Parish.
Jefferson bölgesinde kırmızı bir ticari aracın karıştığı bir polis takibi var.
On m'informe que la police s'approche.
Polisin yaklaştığı haberini aldım.
La police!
Polis.
Police!
Yere yat!
POLICE - Quoi?
Ne?