Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Programmé
Programmé Çeviri Türkçe
12,297 parallel translation
J'ai programmé ça pour détecter les fluctuations et te donner une alerte 30 secondes avant.
Bunu dalgalanmaları tespit etmesi ve sana 30 saniye önceden uyarı vermesi gerekiyor.
Je l'ai programmé pour détecter les fluctuations et que tu aies un préavis de 30 secondes.
Bunu vücudundaki dalgalanmaları tespit etmesi için tasarladım böylece sana 30 saniye önceden uyarı verecek.
Le réveil est programmé à 1 h 15.
Alarmı 1 : 15'e kurmuş.
J'ai programmé une alerte du contrôle aérien pour le transpondeur de Crandall, en pensant que quand il traverserait l'espace aérien contrôlé, il devrait le rallumer.
Aram, bu konuda emin misin? Crandall'ın vericisi için bir alarm kurdum. Hava sahasının dışında çıktıklarında haber verecekti.
Il est programmé pour te garder dans ton habitat.
Seni habitatının sınırlarında tutmak için programlandı.
J'ai programmé le pilote automatique pour nous emmener droit sur le pic Boundary.
Otomatik pilotu bizi dosdoğru Boundary Peak'a götürecek şekilde ayarladım.
Mais il déteste aussi le programme et veut que le public soit au courant.
Programdan da nefret ediyor ve herkesin bilmesini istiyor.
La chaîne a bien confirmé. Cette chanson a été diffusée dans leur programme de nuit, Rockhouse.
Televizyon kanali o gece Rockhouse programlarinda o sarkinin caldigini dogruladi.
On a un programme.
Plan yapmıştık.
Les règles de ce programme sont plutôt simples, ne laisser aucune trace.
Bu programın kuralları oldukça basittir. Yarım kalmış hiçbir şey olamaz.
Mais quand le gouvernement du programme Precrime a été dissous, ils furent finalement relâchés.
Ama Önsuç programı kapatıldıktan sonra... sonunda serbest bırakıldılar.
Un nouveau programme qui vient directement du Central.
Merkezde yeni bir program yürürlüğe girecekmiş.
- Le programme pilote.
- Evet pilot program.
Happy. Bon usage de son programme d'humour.
- Şaka programını iyi kullandı.
Ils appelèrent ça le programme Précrime.
Adına da Önsuç Programı dediler.
Le programme Précrime a été arrêté pour leur protection.
Önsuç programı Ön kahinlerin kendi güvenliği için kaldırıldı.
C'était un bon programme malgré ses défauts.
Kusurlarına rağmen iyi bir programdı.
Ils ont tout caché quand le programme s'est arrêté.
Program başarısız olduktan sonra her şeyin üstünü örttüler.
Mais après que le gouvernement ait fermé le programme, ils ont finalement été relâchés.
Ama Önsuç programı kapatıldıktan sonra sonunda serbest bırakıldılar.
Bienvenue au tout nouveau programme à disposition de la police.
Çerkes Twitter : @ TaygunTaban Polis merkezimizdeki en yeni alete hoş geldin deyin, millet.
Le programme pilote Hawk-Eye.
Şahingöz pilot programı.
Ecoute, ce ne sera pas communiqué, mais les fédéraux vont hautement surveiller notre programme.
Dinle paylaşmayabilirsin ama federaller programımızı yakından izleyecekler.
C'est un nouveau programme pilote.
Yeni bir pilot program.
Mais ils ont supprimé le programme, nous ont relâchés.
Ama o programı iptal edip bizi serbest bıraktılar.
Un programme secret.
Gizli bir program.
Votre patient a été signalé comme risque potentiel par le nouveau - programme...
Hastanız bu şehir için potansiyel bir risk olarak işaretlendi yeni bir program adı...
Est-ce qu'il y a comme, un programme où tu peux le faire entrer?
Onun için bir program falan var mı?
Mais après que le gouvernement ait fermé le programme, ils ont finalement été relâchés.
Ama Önsuç programı kapatıldıktan sonra... sonunda serbest bırakıldılar.
Ça me fait réfléchir, quel programme du gouvernement veut construire quelque chose comme ça?
Düşündüm..... ne çeşit bir hükümet programı böyle bir şey inşa etmiş olsun?
C'est tellement difficile d'y entrée actuellement, mais ils ont un excellent programme pour la diversité sociale.
Şuan kazanmak çok zor ama çok fazla sosyal yardım programları var.
Ça pourrait être un mauvais code dans le programme.
Program kötü kodlanmış olabilir.
Nos ingénieurs ont réalisé que tu étais entrain d'essayer de débuger un programme, pas de l'infecter.
Mühendislerimiz programdaki hataları ayıklamaya çalıştığını bulaştırmadığını fark etti.
Ils regardent dans le programme Haw-Eye.
Şahingöz programını inceliyorlar.
Dorian avait découvert une faille dans notre programme.
Dorian programımızda bir hata bulmuştu.
Car le programme a été aboli avant qu'ils puissent nous mettre dedans. - "Ils"?
Çünkü onlar bizi içine sokamadan program iptal edildi.
C'est un programme situé près de la prison de Hayward, dirigée par Dana Winter.
Hayward Islah Tesisi merkezli bir program Dana Winter tarafından başkanlık ediliyor.
Je suppose que le programme ne marche pas.
Rehabilitasyon iyi gitmemiş anlaşılan.
C'est le temps qu'a duré le programme Précrime. Officiellement.
Önsuç programı bu kadar sürdü.
Mais les archives ont été détruites quand la Cour Suprême a jugé le programme inconstitutionnel.
Ama Önsuç görüntülerinin arşivleri yok edildi Yüksek mahkeme programın anayasaya aykırı olduğuna karar verdiği zaman.
J'ai offert de le prendre des mains du programme au début du processus, pour qu'ils n'aient jamais la chance de le détruire.
Deneme sürecinin başında kaldırılmasını istemiştim bu yüzden hiç yok etme şansları olmadı.
Ça va devenir un programme TV.
TV dizisi olacak.
Allez sur son site, apprenez plus sur son programme.
Onun web sitesine girin, ve hangi değerleri temsil ettiğini öğrenin.
Tommy a tous les problèmes qui puisse exister au monde, alors j'ai bien peur que nous devions le transférer dans un programme spécial à Riverside.
Tommy'de bilinen bütün sorunlar var, bu yüzden ne yazık ki onu Riverside'da özel bir programa nakletmemiz gerek.
Je pensais honnêtement qu'ils allaient nous jeter tous les deux du programme.
Dürüst olmak gerekirse ikimizi birden buradan atacaklarını düşündüm.
Tom, l'activiste politique traverse tout le pays pour recevoir des soutiens dans son programme. Et, Mr.
Tom, Garrison'ı desteklemek için bütün ülkeden politik eylemciler geliyor.
Si ça se sait, le programme sera exposé, et on perdra des années de données.
Bu dışarı çıkarsa, program ifşa olur ve yılların verisi çöpe gider.
Et cela exposerait aussi le programme.
Bu da programı ifşa eder.
Il est un programme pilote.
Test aşamasında.
Ainsi, le programme va désormais nationale.
Şimdiyse bunu bütün ülkede yapacaklar.
( Sofia ) Avec l'aide de Davenport ce programme de lumière du jour, il pourrait vraiment travailler.
Davenport'un yardımı ile Daylight projesi işe yarayabilir.
Cela ne veut pas un programme.
Bu bir proje değil.