English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Providence

Providence Çeviri Türkçe

554 parallel translation
La providence a entouré mon île de récifs dangereux
Kader, adamın etrafının tehlikeli resiflerle donanmasını sağladı.
- La providence vous y a poussé.
- Böyle düşünmeniz büyük şans.
Il faudra regarder du côté de la Providence pour de nouveaux marchés.
Şimdi bir pazar araştırması yapmalıyız.
La Providence?
Pazar mı?
Vous êtes de Providence, non?
Siz Providence'tan gelmiştiniz, değil mi?
Vous devriez être heureux de venir à New York.
Providence'lı bir çocuk New York'a geldiğine mutlu olur sanıyordum.
Ton père vend les voitures de mon père à Providence, non?
Baban Providence'ta babamın arabalarını satıyor, değil mi?
... d'être sauvés, je suis l'instrument de la Providence.
... tövbe edip ruhunuzu kurtaracak mısınız, ben Tanrı'nın inayetinin aracıyım.
Harry dit que c'est la providence qui l'envoie.
Harry polisin adamı direk ona getirdiğini söyledi.
Vous êtes ma providence!
Sen bir meleksin.
Ou la Providence.
İsterseniz kader deyin.
C'était il y a 60 ans... à Providence, R.I., un 4 juillet.
Her şey, 60 sene önce olan fazlasıyla komik bir olayla başladı. Olay, 4 Temmuz'da Providence, Rhode Island'da vuku buldu.
Ô Providence misécordieuse, Ta générosité est grande, donne-nous les fruits des champs comme repas, pour notre nourriture terrestre.
Bahçelerindeki bol meyvelerle karnımızı doyurarak... bereketini bizimle paylaşan bağışlayıcı tanrımız... bize verdiğin bu dünyevi gıdalar için sana şükrediyoruz.
Les voies de la Providence sont impénétrables, docteur.
Tanrının takdiri ile ne demek istediğini anlamak zordur.
Est-ce la Providence qui a envoyé cette enfant sous la pluie?
Bu kızın sırılsıklam olması takdiri ilahi miydi?
Ma chère, si j'en crois mon expérience, la Providence se charge de nous punir, pauvres mortels.
Sevgili Bayan, kötülüklere ilişkin deneyimlerime göre, Tanrı cezalandırma işini biz ölümlülere bırakmıştır.
" la Divine Providence nous a permis de rester en vie.
Yüce Tanrı'nın yardımıyla güvende ve güçlüyüz.
La Divine Providence nous aidera.
Yüce Tanrı bize yardım eder. - Tanrı'ya şükürler olsun.
Parce que la Divine Providence nous a envoyé deux âmes qui attendent la Lumière.
Çünkü Yüce Tanrı'nın buraya sığınmanız için gönderdiği sizler hakikatin ışığından uzaklaşmış iki ruhsunuz.
Je ne sais pas de quelle révélation vous avez bénéficié, mais ne doutez pas de la divine providence.
Tanrı'nın tasavvuru nedir, ben bilemem. Ama Tanrı'nın takdirinden şüphe etmeyin.
J'ai décidé de croire à la providence...
Her şeye rağmen kadere inanmaya karar verdim.
[ Une véritable providence pour Antonio!
Kader Antonio'nun yüzüne gülmüştü!
C'est décidé par la Providence Divine.
Alnına ne yazılmışsa o.
Si c'est pas un coup de la Providence...
Hızır gibi yetiştin.
Oui, un coup de la Providence.
Evet, efendim. Gerçekten Hızır gibi yetiştiniz.
Ils apportent avec eux la Divine providence!
Çocukları çok severim! Onlar bize Tanrı'nın lûtfu!
Croyons en la Providence.
- Orasını tanrı bilir.
Tu es vraiment la providence.
Gerçekten de tam vaktinde yetiştin.
Le grain de sable qui tombe des mains de la Providence, je garde ça pour mon cours de morale.
Su testisi su yolunda kırılır. Pazar günkü dersimde bu konuyu işleyeyim.
La providence vous envoie un trésor.
Bak Tanrı sana ne nasip etti? Öyle değil mi, Monsenyör?
Merci à la Providence, c'est la fin d'Harry.
Tanrı'ya şükürler olsun, Harry'nin işi bitmiş.
Qui est Providence, maman?
- Tanrı kim, anne?
Ne tentez pas la Providence une fois encore.
Aman, şansımızı zorlamayalım.
Vous êtes la providence.
Neredeyse kolu kopuyordu. - Tanrım!
La providence.
- Belediye. - Hayır!
La providence sera avec vous. Votre cause est juste.
İlahi takdir sizden yana, çünkü davanızda haklısınız.
Je ne veux pas tenter la providence.
Tanrı'nın kanunlarını çiğnemeye niyetim yok.
Chez moi, à Providence, vous perdriez votre chemise.
Providence'da sizin gibi amatörler donlarına kadar kaybederler.
Excellente raison de ne jamais aller visiter Providence.
Bu, Providence'a hiç gitmemek için iyi bir sebep.
Bientôt, Providence me fournira le loyer du mois prochain.
Bir saat içerisinde, gelecek ayın kirasını getirecek.
Ne désespère pas, ma nièce, la providence est grande.
Umudunu kaybetme. Tanrı'nın evi büyüktür.
Mais il faut pas tenter la Providence trop souvent.
Şansı fazla zorlamamak lazım.
Elle est ma providence, mon imprésario!
Ben bir canavar olarak doğdum.
RUE DE LA PROVIDENCE
PROVIDENCIA SOKAĞI
Edmundo et moi, nous avons promis de faire chanter un Te Deum si la Divine Providence nous délivre.
İlahi Takdir'in bizi bu esaretten kurtarması halinde bir dua ayini düzenleyeceğimize Edmundo'yla tüm kalbimizle ant içtik.
Pour moi, les enfants, c'est le sourire de la providence.
- Emzirmesi için. Çocukların varsa Tanrı'nın takdirini kazanırsın.
"Puisqu'il a plu à Dieu tout-puissant, dans sa sage providence, " de retirer de ce monde l'âme de feu notre sœur, " nous commettons son corps au sépulcre,
" Yüce Rabbimizin bugün aramızdan aldığı kardeşimizin ruhunu sonsuz merhametiyle kuşatması için vücudunu toprağa veriyoruz.
- Faites confiance à la providence.
Son ana kadar Tanrı'ya güven.
On m'appelle "la providence des bouquineurs".
Doğruyu söylemek gerekirse, bana "kitap kurtlarının küçük annesi" derler.
Car vous êtes la Providence.
Ama hiçbiri senin gibi değildi.
Providence.
Seni buldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]