English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Pub

Pub Çeviri Türkçe

4,935 parallel translation
Ta petite performance au pub est devenue virale.
Bardaki o küçük şovun internete yayılmış.
Et aussi voilà une photo de Charlie sur le sol avec un verre de champagne brisé, qui n'est pas clairement de la bonne pub pour nous maintenant.
Bu da Charlie'nin yerde kırık şampanya bardaklarıyla birlikte çekilmiş fotoğrafı ve bu bizim için iyi bir görüntü sayılmaz.
Quand on revient de la pause pub, tu vas appeler la Chambre des Républicains, et tu donnes la parole à Sloan pour la coupure.
Reklamdan döndüğümüzde Meclisin Cumhuriyetçilerde olduğunu açıklayıp detaylar için Sloan'a döneceksin.
C'est stupide Il y a une chance raisonnable, une menace crédible, que je te frappe et je n'ai pas envie que tu aies la lèvre en sang quand nous reviendrons de la pub.
- Aptalca davranıyoruz şu an. - Sana vuracağıma dair çok makul bir sebep, çok önemli bir ihtimal var ve reklamdan dönünce yayına patlak dudakla çıkmanı istemiyorum.
Si vous voulez prendre une pinte il y a un pub, au coin de la rue.
Eğer canın bir şeyler içmek isterse köşede bir bar var.
Presque une pub pour le divorce sans faute.
Boşanmakta sorun yoktur yazan bir tabela gibiydiler.
On tourne une pub.
Reklam çekiyoruz.
C'est une pub pour un cathéter?
Sonda reklamlarından değil, değil mi?
Le portier de l'Imperial ne voulait pas me laisser rentrer, alors je me suis arrêté au pub d'à côté.
Kapıcı beni içeriye almadı, ben de yakındaki bara uğradım.
C'est pour ajouter une pub?
Reklam vermek için mi geldiniz?
Une pub.
Reklam.
Je n'ai pas été casté pour une pub depuis celle que j'ai loupé pour Maalox contre ce gars de Modern Family.
Şu Modern Family dizisindeki elemana rolümü kaptırdığımdan beri denemelere çıkmamıştım.
J'ai décroché une pub nationale!
Ulusal bir reklamda rol aldım!
Et si ce n'était pas encore assez, le dvd contient la pub Soak'Ems que Nelson a fait pour les couches pour adultes.
Eğer bu yeterli değilse, DVD'miz Nelson'ın yetişkin bezleri için çektiği hakiki Soak'Ems ( hepsini em ) reklamı da içeriyor.
Il y aura la pub des couches pour adultes Soak'Ems tournée par Nelson.
Ayrıca Nelson'ın Soak'Ems, yetişkin bezleri reklamı da.
Vous verrez aussi la véritable pub pour Soak'Em que Nelson, mon personnage a tourné pour des couches pour adultes.
Ve ayrıca hakiki Soak'Ems reklamını göreceksiniz. Ki, Nelson, benim karakterimin yetişkin bezleri için çektiği reklamdır bu.
Ils veulent programmer un essayage des costumes pour la pub la semaine prochaine.
Önğmğzdeki haftaki reklam çekimleri için kostğm denemem var da.
Il y aussi la pub pour Soak'Em que Nelson a tournée en portant des couches
Ayrıca Nelson'ın yetişkin bezi giydiği Soak'Ems reklamı da yer almakta.
Et si ce n'est pas assez, il y a aussi la véritable pub Soak'Em que mon personnage Nelson a tourné pour les couches pour adultes.
Eğer bunlar da yeterli değilse, karakterim Nelson'ın yer aldığı Soak'Ems ( hepsini emer ) yetişkin bezi reklamı da yer alacak.
Surtout que je n'ai fait que quelques feuilletons et cette pub pour la pilule.
Hele de birkaç dizi bölümünde bir de doğum kontrol hapı reklamında oynamışken.
Je ne vais pas mettre ça dans la pub.
Onları da broşüre koymayacağım.
c'est ce qu'il faisait pour vivre avant de commencer dans le milieu de la pub.
Reklamcılığa girmeden önce böyle para kazanıyordu.
Il faut faire de la pub à la radio avec un jingle.
Hayır. Şarkı sözlü bir radyo reklamı lazım bize.
Peut-être depuis mon arrivée ici et le rôle de mon amie dans un spectacle et l'autre une pub nationale.
- Ne zamandan beri bunu istiyorsun? Belki New York'a taşındığımdan ve bir arkadaşım Broadway'da bir şovda diğeri ise ulusal bir reklamda iş bulduğundan beri.
Paul, si vous voyez mon nom sur cette pub, enterrez-la dans les bois.
Paul, eğer bunlardan birinin üzerinde adımın yazılı olduğunu görürsen, ormana götür ve göm.
Une pub sur deux était pour les problèmes d'érection.
Her reklamda sertleştirici haplar var.
- Bien sûr. - Il venait boire dans ce pub.
- Bu pubta kafayı çekermiş.
Je sais. A part dans la pub, c'est la première fois que je vois ce jeu fonctionner.
- Biliyorum, reklamlar haricinde bu oyun tahtasını ilk görüşüm.
Monsieur, certains de nous vont au pub, une sorte de petite fête.
Efendim, birkaçımız puba gideceğiz, bir tür kutlama için.
On revient après la coupure pub.
Birazdan döneceğiz.
Il y avait une pub pour "wicked" dessus.
Taksinin üstünde ahlaksız bir reklam vardı.
Okay. J'ai finalement traqué ce taxi dans lequel notre victime est monté... celui avec la pub "wicked" dessus.
Kurbanın bindiği taksiyi araştırdım.
Et dire que je pourrais être au pub.
Şimdi barda olmak vardı.
Vous fréquentez l'Olympen Pub?
Aranızdan Olypian Bar'a giden var mı?
Parce que... je sors avec elle au pub, samedi.
Çünkü... Çünkü cumartesi günü onunla ben çıkıyorum.
On va juste au pub.
Sadece bara gideceğiz ya.
Tu sors au pub avec une femme? !
Bir kadınla bara, içmeye mi gideceksin yani sen?
Je ne sais pas comment c'est arrivé, et bien sûr que ça m'inquiète, mais c'est avec moi qu'elle a accepté d'aller au pub, pas toi.
JP, üzgünüm, nasıl olduğunu bilmiyorum ve çok endişeleniyorum ama bara gitmeyi kabul ettiği erkek benim, sen değil.
On l'a fait pour le vicaire, on ne va pas recommencer au pub.
Bunu papaz için yaptık, barda boşalmaya gerek yok.
Tu vas à l'école de pâtisserie de la pub!
Broşürdeki pasta okuluna gideceksin!
Je pensais aller se balader, acheter le journal, déjeuner au pub.
Sadece düşünmüştüm ki yürürüz, notlar alırız, öğle yemeği yeriz falan.
Nouveau plan : on va au pub, avec ses viandes grillées très chères.
Tamam, yeni plan şu. Bar'a gidiyoruz ve pahalı etlerden yiyoruz.
Si on gardait le bébé et qu'on allait au pub?
Bir bebeğe sahip olup sonra da bar'a gidemez miyim?
Tu as peut-être vu la pub sur les bus?
Muhtemelen otobüslerin üzerindeki resmini görmüşsündür?
On travaille dans la pub.
Biz reklam işindeyiz.
Et si je vous emmenais tous au pub demain soir? C'est ma tournée.
Hepinizi yarın gece bar'a davet ediyorum.Ben ısmarlıyorum
Ma mère ne nous emmènerait jamais au pub.
Benim annem asla bizi bar'a götürmez.
Vous viendrez au pub, hein?
Bar'a geleceksiniz değil mi?
J'ai tourné dans une pub.
Bir reklamda oynadım.
Putain, on dirait une pub Head Shoulders.
Koyduğumun kar efektti.
Je n'ose pas aller au pub ce soir.
Bu gece bara gitmeye korkuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]