Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Pudding
Pudding Çeviri Türkçe
850 parallel translation
Dommage, j'aurais tant aimé manger encore une fois un pudding de Noël avant de mourir...
Ne talihsizlik! Hayatımda bir kez daha Noel pudingi yemek istemiştim.
- Du pudding au pain.
- Ekmek tatlısı.
Le pudding est ma spécialité et ma clientèle, des plus respectable.
Yorkshire pudingimiz çok ünlüdür.
Si ça ne tenait qu'à moi, chaque idiot qui souhaite "Joyeux Noël" serait bouilli avec son pudding et enterré avec un pieu de houx dans le cœur.
Elimden gelse ağzından Mutlu Noeller lafı çıkan her aptalı,... kendi aşında kaynatıp, kalbine saplanmış kutsal bir kazıkla gömerdim.
Noël, le pudding aux prunes, la dinde, c'est pour les enfants.
Noel, üzümlü tatlı ve hindiler bunlar çocuklara göre.
Tim, viens par ici sentir le pudding.
Arka tarafa gel Tim. Tatlının kokusunu al.
Et maintenant, le pudding.
Şimdi de tatlı.
- Je vais t'aider pour le pudding.
- Ben de tatlıya yardım edeyim anne.
Le pudding est là.
Tatlı orada.
Le pudding flambe.
Alevler çıkıyor.
Le pudding arrive.
Tatlı geliyor.
Tu crois que je veux sortir d'un foutu pudding?
Lanet olası bir pudingin içinden çıkmaya çalıştığımı mı sanıyorsun?
Je demanderai à ma femme de vous faire une tarte à la crème avec du pudding.
Benim hanım size, nefis bir hindistan cevizli kremalı pasta ve sosisli puding yapar.
Du bon rosbif avec du jus et du pudding... et aussi des oignons à la crême.
Güzel bir dilim biftek, tatlı ve... biraz da kremalı soğan.
On se bagarre sur la dose de sherry dans le pudding.
Alkollü pudingin içine ne kadar şeri katılacağı konusunda tartışıyorduk.
- Vous aimez le pudding?
- Alkollü puding sever misin?
- Du plum-pudding.
Leziz bir muhallebi.
Du plum-pudding.
Muhallebi.
Mon merveilleux petit plum-pudding...
Seni gidi küçük tatlı şey.
Je ferai du pudding au riz pour Apu. - Maintenant?
Apu'nun canı sütlaç çekmiş.
Mon déjeuner du jeudi a toujours été et restera de la soupe, de la sole grillée, du roast-beef, du feuilleté à la viande, des pommes de terre et du pudding.
Garson, benim Çarşamba öğle yemeğim her zaman öyle oldu ve her zaman da öyle kalacak, sıcak çorba, sahanda yumurta biftek, Yorkshire pudingi, fırında patates, süet tatlısı ve pekmez.
Mary, amène un peu de pudding.
Marie, içeri biraz yemek götür.
Cette même nuit, à la même heure, à Londres, une famille anglaise fait les honneurs du Christmas pudding au brigadier Théo Dumas, de la 1re division française libre.
Aynı gece, aynı saatlerde Londra'da... Onbaşı Théo Dumas bir İngiliz ailenin Yanında yılbaşı pudingini yiyordu,
Du rosbif, du pudding, un bon petit rouge...
Rosto, Yorkshire pudingi, güzel bir kırmızı şarap...
La veille de Noël, on leur sortait du gâteau de riz.
Bazıları Noel arifesinde pudding yapardı.
- C'est pas du pudding?
- Onun puding olduğunu sanıyordum.
"Steak braisé, carottes nouvelles, pommes de terre sautées et en purée, pudding à la vapeur, tarte aux pommes et crème anglaise."
"Et kavurma, havuç, lahana salatası... rosto, patates püresi... puding, elmalı turta ve muhallebi."
Ou pudding au tapioca.
Tapioka muhallebisi.
- Bof! Le pudding à l'arsenic.
- Özel buz arseniği.
Oui, je suis un petit pudding givré.
Evet, ben küçük aptal bir pudingim.
Mon plum-pudding!
Mideme, midemi bozmaya çalışacaklar. Yemeklerime, yemeklerime.
- Gryce-pudding.
- Baba Tatlısı Gryce.
Ton pudding.
İşte pudingin.
Pudding à la vanille?
Vanilyalı kek olur mu?
Tu es un gros pudding... farci de proverbes.
Sen atasözleriyle doldurulmuş şişman bir muhallebisin.
Ce serait comme poignarder quelqu'un... pour une cuillérée de riz au lait froid. Presque aussi indigeste que le pudding!
O zaman mesele, bir kaşık dolusu buz gibi pirinç lapası için birini bıçaklamaya benzerdi.
J'adore le pudding, Monsieur.
Pirinç lapasını pek severim.
"dit l'inspecteur Lebourdal, tout en digérant pensivement... " son morceau de pudding....
" Hepinizin de sebebi, şevki ve fırsatı vardı dedi Müfettiş Doppler, sakince kaşık dolusu pudingini yuttuktan sonra.
6 boîtes de plum-pudding.
Altı kutu bir kiloluk erik pudingi.
" Yorkshire pudding.
" Yorkshire pudingi.
Une bagarre à la cantine au sujet d'un pudding pas assez cuit.
Kantinde yeterince pişmediğini söylediğim bir puding yüzünden olmuştu.
- Du pudding aux raisins.
Ekmekli puding ve kuru üzüm. Getireyim.
C'est du pudding.
Bu puding.
Pas besoin du pudding pour savoir ça.
Bunu puding olmadan da anlardım.
le pudding, c'est parti!
Sütlaç bozulmuş!
Si vous ne mangez pas votre viande, vous n'aurez pas de pudding!
Etini bitirmezsen, muhallebi de yok!
Lemon Pudding.
Lemon Pudding. Son üç yarışını üçüncü olarak bitirdi.
Mon petit pudding givré.
Seni küçük aptal puding.
Un plum-pudding.
Belki seninle kaçabiliriz diye düşündüm.
- Mon pudding. Gagné à un pique-nique.
Panayırda kazandım.
Y a de la tourte au rat, du pudding au rat, du sorbet au rat ou... de la tarte aux fraises. De la tarte aux fraises?
Çilekli turta mı?