Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Péte
Péte Çeviri Türkçe
9,873 parallel translation
Et si je lui péte à la gueule?
Peki diğer seçenek?
Pete était garé devant leur maison toute la nuit.
Bütün gece evlerinin dışında Pete görevlendirildi.
Demandez à Pete ce que Mark a dit à Beth à propos de jeudi soir.
Perşembe gecesi Mark'ın Beth'e ne söylediğini Pete'e sor.
Je viens de poser à Pete la même question.
Aynı soruyu Pete'e sordum.
J'ai aussi parlé à Pete, et il a dû sortir Mark de Paul Coates, le prêtre, hier.
Ayrıca, Pete'le konuştum... Papaz olan Paul Coates'in dün işi varmış.
À partir de maintenant, tu ne dis rien devant Pete.
Şu andan itibaren, Pete'in önünde hiçbir şey söylemeyeceksin.
Pete a dit que tu as été arrêté.
Pete tutuklandığını söyledi.
J'ai juste... J'ai juste... J'ai juste pété les plombs.
Sadece Sadece Kızmıştım.
Norauto?
Pete'in tamirhanesi mi?
Cette arrestation l'a mis dans cet état, Pete.
Onu öyle tutuklamalari Pete.
Il y avait Pete Thorpe, Hashmi et un interprète qui écoutait tous les messages.
Pete Thorpe, Hashmi ve bir tercüman telsiz trafiğini takip ediyordu.
Attention, j'ai pété dehors, mais l'odeur me suit.
Ayık olun, millet. Kapıdan girerken osurdum ama etkisi hâlâ devam ediyor.
Maintenant, Pete va vous suivre pendant que vous vous rendez très, très loin de cette maison.
Şimdi, Pete sürerken sizi takip edecek. Bu evden çok uzakta.
Mais j'ai pété les plombs.
Ama kendimi kaybediverdim.
- Le test nous a pété à la gueule.
- Lanet deneme yüzümüze patlayacak.
J'ai pété les plombs. Dieu sait, mais...
Belki de aklımı kaçırdım, bilmiyorum.
Il a pété un cable contre moi.
Bunu bende unuttu.
Le plus malade, le plus frais, empereur de Rome, le grand Pete Gregory!
En fena, en havalı Roma imparatoru, Büyük Pete Gregory!
Le grand Pete Gregory!
Büyük Pete Gregory! Teşekkür ederim Florida.
Mais elle a pété au moins 80 fois et je n'ai pas rigolé une seule fois.
Karşımda en az seksen kez osurdu ama bir kez bile gülmedim.
- Il te dit de conclure, Pete.
- Onu hallet diyor, Pete.
Pete l'a attrapé, laissons Pete le monter.
Pete onu yakaladı. Bırakın Pete düzenlesin.
Pete peut s'occuper du compte, mais il en référera à Détroit où il est dit que les parts auront le droit de refuser.
Pete müşteriyi bağlayabilir ama bizim Detroit'teki adama rapor edicek Ekibin teklife reddetme hakkının olduğu bir yerde.
- Pete.
- ben Pete.
Pete?
Pete?
Un signe de Dieu, c'est ainsi que tu sais quand les choses sont contre toi.
Ve Tanrı'nın işi, Pete, Bu şekilde sana hile yapıldığını bilebilirsin.
J'ai mis les choses au point avec Pete.
pete'i direk ayarladım.
C'est Pete.
Hey, bu Pete.
- Et moi pour Pete.
Ben de Pete adına konuşacağım.
Pete, qu'a dit ton ami de Burger Chef?
Pete, Burger Chef'deki arkadaşın ne diyor?
J'ignore si tu as entendu les rumeurs, mais Pete Campbell nous a obtenu une présentation avec Burger Chef.
Söylentileri duyup duymadığınızı bilmiyorum ama Pete Campbell bize Burger Chef'e sunum yapma şansı ayarladı.
Ton cousin Pete. Tous ses enfants.
Kuzenin Pete ve tüm çocukları.
Il à vu une photo du strip-teaser Tess à choisit et a pété un plomb.
Tess'in seçtiği striptizcinin fotoğrafını gördü ve delirdi.
Je n'ai pas pété un plomb!
Ben delirmedim!
Adam a perdu le contrôle là-bas et quelqu'un a pété les plombs.
Adam kontrolü kaybetti ve birisi öldü.
Pete fait son grand retour, alors je passe vous voir.
Pete dışarıda insanlarla selamlaşıyor ben de aralarından sıyrılıp içeriye dalayım dedim.
185 m ², selon Pete. Pas tout à fait.
Pete 185 metre kare olduğunu söylüyor.
- Bonjour, Pete.
- Seni görmek güzel, Pete.
Bonjour, Pete.
Merhaba, Pete.
J'ai un oncle qui a pété une case... il a perdu la boule.
Kayışı koparan, birden deliren bir amcam vardı.
Il a pété une case un jour, vieux.
Evet. Her neyse, bir gün birden kafayı yedi işte dostum.
Puis il a pété les plombs.
Sonra da kafayı sıyırdı.
Oh là là, le mec chauve du 11e étage a pété dans l'ascenseur.
- Oh, Aman Tanrım. 12. kattaki kel adam asansörde bi anda osurdu...
Et il a pété un câble sans raison?
- Bir anda nedensiz mi küplere bindi?
Je préférais t'appeler en premier, parce que ton prochain appel sera de Pete Campbell.
Önce ikimiz konuşalım istedim çünkü birazdan Pete Campbell arayacak seni.
Pete a reçu un appel de Sunkist.
Pete'in dediğine göre Sunkist aradığında çıldırmış gibiymiş.
- Trouvez Pete.
- Pete'i bul.
En tout cas, Pete ne sera pas d'accord.
- Pete buna razı olmaz.
Pete est enceinte.
Pete bize gebe.
On est pété de tunes.
Lanet bir floş.
Pete, c'étais vraiment adorable de ta part de m'avoir coaché aujourd'hui, mais juste pour que tu le saches, mes meilleurs mouvement ne sont pas en skis.
Pete, bugün bana hocalık yapman çok hoştu. Ama bil diye söylüyorum, en iyi hamlelerim kayakta değildir.