Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Questions
Questions Çeviri Türkçe
26,161 parallel translation
Quelqu'un au FBI t'as parlé des questions que j'ai posées.
FBI'daki biri sorduğum sorularla ilgili size bilgi veriyor.
Je lui ai posé des questions à propos de ça, Mais elle n'a pas voulu me parler.
Ona bunu sordum ama pek konuşmak istemedi.
Nikolai Zukov pose des questions sur le relâchement de votre amie, la fille.
Nikolai Zukov kız arkadaşının salınmasıyla ilgili sorular soruyor.
Et je n'arrêterai pas de poser ces questions.
Bu soruları sormayı bırakmayacağım.
Elle a posé des questions vraiment intelligente sur l'enquête d'Unabomber.
Unabomber soruşturmasıyla ilgili çok zekice sorular sormuştu.
Même avec un outil si rudimentaire, Brian a été capable de cerner les schéma et d'interpréter les réponses de Huston à nos questions.
Çok basit aletlerle bile Brian düzeni çözmeyi başardı ve Huston'ın sorularımıza verdiği cevapları yorumladı.
June, on pose ces questions à tout ceux qui connaissaient Trent McBride.
June, bir bu soruları Trent McBride'ı tanıyan... herkese soruyoruz.
Jeremy se concentre sur des questions plus importantes.
Jeremy daha büyük meselelerle ilgileniyor.
Je vous appellerez si j'ai d'autres questions.
Başka sorum olursa ararım.
Si quelqu'un pose des questions sur les "évènements" des derniers jours, que direz-vous?
Son birkaç günde olan olayları biri sorduğunda, ne diyormuşuz?
Genre pas trop cher et qui pose pas trop de questions.
Böyle çok soru sormayan satın alınabilinir cinsten.
Je pourrais vous le demander aussi et enchaîner avec une série de questions concernant cet hideux uniforme.
Aynısını ben de sorabilirim ve ardından bir dizi soru gelebilir o korkunç üniforma hakkında.
Miss Shuster pourra répondre à toutes vos questions, et Miss Siegel, qui peut être contactée à l'adresse mail qui vous été fournie.
Bundan sonraki bütün sorularınıza, hoşgeldin paketlerinizde e-posta adresleri olan Bayan Shushter ve Bayan Siegel cevaplayabilir.
- Votre job c'est la science, pas les questions.
- Soru sormak senin işin değil. Bilime sadık kal.
Je ne veux pas de questions sur les intrus que j'ai dû abattre pour me défendre.
Kendi güvenliğim için vurmak zorunda kaldığım izinsiz girenler hakkında tuhaf sorular istemiyorum.
Des questions, commentaires, observations ou théories?
Sorusu, yorumu, gözlemi ya da teorisi olan var mı?
Si ceci est votre royaume, peut-être que vous pourriez répondre à quelques questions.
Annen mi? Burası senin diyarınsa belki birkaç soruyu cevaplandırabilirsin.
J'ai des questions. Je dois vous poser des questions sur Georgia en privée.
Georgia'yla ilgili özel olarak konuşmak istediğim şeyler var.
Quel genre de questions?
Ne gibi şeyler?
J'ai quelques questions à vous poser pour établir votre éligibilité aux indemnités d'invalidité.
İşçi Destek Ödeneği'ne uygunluğunuzu tespit etmek için bugün size birkaç sorum olacak.
Pourriez-vous répondre à ces questions?
Rica etsem, sadece sorulara cevap verir misiniz?
Concentrons-nous sur ces questions, merci.
Rica etsem sorulardan devam edersek, teşekkürler.
Merci de répondre aux questions.
Yalnızca soruya cevap verir misiniz lütfen.
Il me reste quelques questions.
Sadece birkaç soru daha yapacağım.
Daisy a des questions à te poser pour son exposé.
Daisy uyandı ve okul projesi için sana sormayı unuttu.
Soyez vous-même, répondez aux questions et détendez-vous.
Sadece kendin ol, soruları cevapla ve rahatla.
Vous avez des questions?
Sorun var mı?
Votre fille doit répondre à d'autres questions.
Korkarım kızınıza birkaç tane daha soru sormamız gerekiyor.
Nous terminerons nos questions ici, laissons-les mettre de l'ordre, et nous partirons.
Sorularımızı burada bitirdikten ve evde her şeyi hallettikten sonra gidebiliriz.
M. Stone, nous aimerions que vous veniez au poste pour vos poser quelques questions concernant Ivy Moxam.
Bay Stone, bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor. Size Ivy Moxam hakkında birkaç soru sormamız gerek.
Avec une seconde fille enlevée, des questions sont, inévitablement, posées à la police.
İkinci bir kızın da kaçırılmasıyla gözler hiç şüphesiz polislere çevrilmiş durumda.
On doit être prêts à poser des questions.
Soru sormaya hazırlıklı olmalıyız, Chris.
J'aurais dû posé des questions sur...
Sormam gerekirdi...
Je pense qu'elle en a assez de toutes ces questions.
Sanırım sorularımızdan bıktı usandı.
Je me dois d'être ici, pour vous poser ces questions.
Sana bu soruları sormak zorundayım.
Comment vous sentiriez-vous si on vous posait encore et encore des questions?
Sana ardı ardına sorular sorsaydım sen nasıl hissederdin?
J'avais à peine commencé à poser des questions au sujet du demi-frère.
Daha üvey erkek kardeş ile ilgili soruyu bitirmemiştim bile.
J'ai préparé des questions.
Sorularimi hazirladim.
J'ai juste deux questions pour toi...
İki sorum var :
Posez-moi quelques questions et réparez-moi puis renvoyez-moi.
Evet, birkaç soru sorup parçalarımı birleştirecek ve yoluma gönderecek biri.
Et il m'a posé des tas de questions sur toi et Abby.
Ve bana sen ve Abby hakkında bir sürü sordu sordu.
Parce que tu m'as dit que tu resterais avec moi peu importe ce qu'il se passe et quand tu me caches des choses comme ça, je me pose des questions.
Çünkü ne olursa olsun benimle kalacağını söyledin ve böyle şeyleri benden sakladığın zaman beni düşündürüyor.
J'aimerais lui poser des questions.
Ona bir kaç soru sormak istiyorum.
Peut-être pas mais je me souviens aussi de chaque réponse que j'ai écrite à un test de 104 questions.
Belki de öyle ama bunun yanında 104 soruluk testte işaretlediğim bütün yanıtları hatırlıyorum.
Vos questions sur les évènements qui nous ont menés ici aujourd'hui.
Hepimizi bir araya getiren, yaşanmış olaylar hakkında soracağınız sorular yüzünden.
À moins que vous n'ayez trop peur de répondre à mes questions.
Tabii sorularımı cevaplamaktan çok korkuyorsan başka.
Bien. Plus de questions.
Daha fazla sorum yok sayın yargıç.
Foutaises. Tu le sais aussi bien que moi, le 5e amendement ne s'applique pas aux questions personnelles.
Sen de benim kadar iyi biliyorsun kişisel sorularda susma hakkını kullanamaz.
Plus de questions.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
Pas d'autres questions, votre honneur.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.
♪ ♪ Plus de questions.
Başka sorum yok, Sayın Yargıç.