Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Queue
Queue Çeviri Türkçe
6,869 parallel translation
Comme quand tu ramasses des élastiques sur le trottoir. - Pour ta queue de cheval.
Kaldırımdan lastik toplaman gibi.
Celle avec la queue de cheval.
At kuyruklu olan!
J'essayais de préparer un beau repas, mais il s'avère que 700 $ de st jacques et la queue d'un homard sont plus lourd que ce qu'on pense.
Süslü püslü bir yemek hazırlamaya çalışıyordum ama 700 dolarlık deniz tarağı ters yüz oldu ve ıstakoz kuyruğu düşündüğünüzden daha ağırmış.
Qu'il y a-t-il avec sa queue?
Neden siki var peki?
Les gens font la queue pour vous remercier.
Evet, insanlar da teşekkür etmek için sıraya giriyordu zaten.
La queue serait déjà longue.
Duyduğuma göre şimdiden büyük bir sıra varmış
Je n'ai pas même pas parlé de ton assistante au conseil, et tu devrais m'en remercier parce que c'est grâce à moi qu'on ne te prend pas pour un homme qui réfléchit d'abord avec sa queue plutôt qu'avec son cerveau.
Kurula asistanından bahsetmedim bile. Ve bence bunun için bana teşekkür etmelisin. Çünkü seni, kafası yerine çüküyle düşünen bir adam olarak algılanmaktan kurtarıyorum.
Des petites oreilles, une petite queue blanche.
- Küçük kulaklar, pofuduk beyaz kuyruk.
Et une grosse queue qui sent encore le cul de ta mère.
Evet ve hala annenin götü gibi kokan bir de büyük sik.
On dirait un pinson à queue bleue.
Mavi kuyruklu ispinoza benziyor.
Il y avait la queue pour les toilettes, ça a duré des plombes.
- Tuvalet kuyrugu amma uzun sürdü.
Bien mieux que de faire la queue deux heures au planning familial.
Aile Planlamanin önünde iki saat beklemekten iyi oldugu kesin.
Les bons trucs, pas tous ces "tarlouze, tapette, SIDA de la queue".
iyi olan taraflarini tabii. ibnetor, AIDS'li yarak taraflarini degil.
Je suis ce que les gamins appellent "queue de limace".
Çocuklarım bana "İktidarsız." dedi.
Ma queue est suspendue à tes lèvres.
Çüküm her kelimene takılıyor.
- Beggs la grosse queue!
- Koca yarak Beggs!
Ouais, mais maintenant que ma queue a trempé, ça me semble juste pourri de me branler, tu vois?
Tamam ama artık sikimi ıslattığımdan beri otuzbir çekmek eziklik gibi geliyor.
Revenir à mon ancienne caserne la queue entre les jambes?
Kuyruğumu bacaklarıma kıstırmış eski yerime geri dönüyorum.
- Ouais, et on a appris une bonne leçon : n'importe qui peut branler une queue.
- Evet ve şunu öğrendik ; herkes çavuş tokatlıyor.
Plus la queue est âgée, plus l'oni est fort.
Kuyruk ne kadar eskiyse oni de o kadar güçlü oluyor.
J'avais cette queue de billard dans la main, et j'ai pété un plomb.
Elimde bilardo sopası vardı ve... ve vurdum.
Queue de cheval vient de dire que Darryl a appelé son boss à Martes.
Atkuyruklu olan diğerine Darryl'ın Martes'i sattığına dair bir şey söyledi.
Et puis, vous ne développez pas de queue pointue ni rien, donc ça va.
Ayrıca, kuyruk falan çıkarmıyorsunuz ya da sürpriz bir şey.
- la queue entre les jambes.
- Epey cesurdular.
Je suis sur le point de clouer une queue à cette ânesse, mec.
Vajiytanın bacağını kırıyorum dostum.
Je plongerais bien ma queue dans l'océan.
En kısa zamanda kuyruğumu çıkarıp okyanusa dalacağım.
Sauf pour la queue, bien sûr.
Kuyruk kısmı hariç tabii ki.
Si je lui dis, les choses vont devenir bizarres, on va s'éloigner jusqu'à ce qu'un jour on se rencontre dans la queue de l'épicerie à se dire bonjour poliment et... faire comme si on ne s'était jamais connue tout ce qu'il y a à savoir l'une sur l'autre.
Söylersem, bir şeyler garipleşecek, birbirimizden ayrı kalacağız ve bir gün markette karşılaştığımızda nazik bir şekilde selamlaşıp... eskiden birbirimiz hakkında bir şeyler bilmiyormuşuz gibi davranacağız.
Oui, balancer ma queue de cheval me manquera, mais vous savez, j'ai besoin de commencer ce truc de mannequin, secouer les choses.
Evet, kankAt kuyruğumla ortamları sallamayı özleyeceğim, Ama bir atılım gerçekletirmem gerek Bu modellik operasyonunda, Bir şeyleri değiştirmeliyim.
Aujourd'hui, Mercedes et moi étions dans la queue de la cantine quand une bataille du passé est arrivée, et nous nous sommmes encore sautés à la gorge de l'autre.
Mesela bugün Mercedes'le öğle yemeği sırasında beklerken eski bir çatışma geri geldi ve kendimizi yine birbirimizin boğazına sarılmış halde bulduk.
10 : 00 du matin, ils font la queue pour jouer aux machines à sous, pas de chaussure aux pieds.
Sabahın 10'unda kumar makinelerinde oynamak için sıraya giriyorlar. Ayaklarında ayakkabı yok.
Les Américains quittent l'Afghanistan la queue entre les jambes comme l'avaient fait les Russes.
Amerikalılar, Afganistan'dan çekiliyor, tıpkı Ruslar gibi.
Les clients font la queue en haut la main dans le froc.
Üst katta elleri siklerinde sıraya girmiş bir dolu müşteri var.
Tu me suceras la queue quand je voudrais?
- Ne zaman istersem sikimi yalayacak mısın?
Des cronuts. J'ai fait la queue 40mn pour ça.
Bunlar için internette 40 dakika geçirdim.
- Tu évites la queue quand tu as le niveau Prestige. - Oh. Oh.
Jetblue'yla uçtugunuz için tesekkür ederiz.
Et, si tu penses que ça peut aider, que tu m'a vu me changer une fois et que mon paquet te rappelle la queue musclée d'un jaguar.
Yardımcı olur diyorsan da bir kez üzerimi değiştirirken gördüğünü ve gördüğün şeyin kaslı jaguar kuyruğuna benzediğini söyle.
Et je l'utilise aussi pour éviter de faire la queue aux toilettes.
Ve ayrıca tuvalet kuyruğunu kesmek için de kullanıyorum onu.
Un serpent qui se mange la queue.
Kuyruğunu yiyen yılan şekli.
Ils font un sorbet à partir de la queue.
Kuyruğuyla dondurma yapacaklar.
On faisait la queue des heures, pour jouer une partie.
Bir oyun için saatlerce sırada beklemek zorunda kalırdık.
Cette queue s'allonge chaque jour.
Bu sıra her gün daha da uzuyor.
Sauf qu'à la fin de la journée, on ne glisse pas le long de la queue d'un dinosaure.
Tek farkı günü sonunda kaydığımız bir dinozor kuyruğu yok.
J'aime leur queue.
- Kuyruğu çok güzel.
Est-ce que c'est la queue d'une crevette?
Ordaki bir karides kuyruğu mu?
Je fais la queue pour Hunt.
Hazırlık yapıyordum.
Quoiqu'il en soit, vous faites la queue pour prendre une photo avec le lutin?
Arkadaşım Becca'ya çok benziyorsun. Leprikon ile fotoğraf çektirmek için sırada mısınız?
Nous faisons la queue depuis si longtemps que maintenant je dois vraiment faire pipi.
O kadar uzun zamandır sıradayiz ki şu anda gerçekten tuvaletim geldi.
Je veux dire, il n'y avait pas de queue.
Sıra falan yoktu.
Vous savez, si la queue d'un type était assez longue, elle pourrait atteindre une autre avec un B2S plus haut ou plus bas.
Herifin çükü yeterince uzunsa diğer herifinkine başka bir ÇVZ açısıyla ulaşabilir.
Il suffit de faire la queue, et de suivre le mouvement.
Sıraya girip her şeyi olduğu gibi kabul et yeter.