Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Riche
Riche Çeviri Türkçe
9,207 parallel translation
Pas comme une riche famille.
Casey Kasem'in ailesi gibi olmadık.
Est-ce qu'on voudrait être quelque part entre une riche famille et une famille qui fait la vaisselle dans la douche?
Casey Kasem'in ailesiyle bulaşıklarını elinde yıkayan aile arasında bir yerde mi olmak istiyorduk?
Nos t-shirts viennent d'être achetés par une riche morte.
Bütün tişörtlerimiz şu anda ölü ve zengin bir kadın tarafından satın alındı.
Prend leur sac et et se barre de là plus riche de 75 000 qu'à son arrivée.
Çantayı alır ve orayı silip süpürüp gider. Bankaya girdiğinden 75,000 daha zengin.
Je savais pas que t'étais riche.
Bana zengin olduğunu söylememiştin.
Un grand sage, le plus riche marchand au monde, et un diable assis tout deux sur un oreiller au milieu du salon d'un Yacht.
Bilge bir üstat, dünyanın en zengin tüccarı ve yakışıklı bir adam, lüks bir yatın salonunda aynı minderde oturmaktadırlar.
Et s'il était après ceux qui détiennent les un pour cent, ce séminaire serait un endroit riche en cibles.
Ve eğer zenginleri avlamak istiyorsa bu seminer onlarla dolu olacaktı.
Bien, Mlle Thorne est une fille très riche, mais je ne vois pas pourquoi elle sacrifierait tant pour aider David Clarke.
Bayan Thorne çok varlıklı bir hanım ama David Clarke için niye bunca zahmete girsin anlamıyorum.
C'est un environnement riche en cibles pour Vivre Libre d'Abord pour commencer leur guerre contre ces sociétés.
Şirketlere karşı savaş başlatmak için Önce Özgür Yaşa için resmen bulunmaz bir fırsat.
Tu sais je ne suis pas riche, donc si je pouvais ne plus avoir à te sortir de prison pour un temps?
Biliyorsun, maddi durumlar pek iyi değil. Bir süreliğine başka kaçma teşebbüsünde bulunmasan nasıl olur acaba?
Pourquoi est-ce que tu ne te dépêches pas de devenir riche, pour m'acheter une de de ces belles maisons?
Neden elini çabuk tutup, zenginleşip bana bu güzel evlerden almıyorsun?
Nous avons un patrimoine riche et chargé d'histoire.
Zengin ve çok katlı bir mirasımız var.
C'est la saison pour devenir riche.
Zengin olma sezonu.
Cal trouvait le plus riche du bar.
Cal bardaki en zengin adamı buluyordu.
Il est jeune, élégant, riche, puissant...
Kendisi genç, yakışıklı, zengin, güçlü...
Condé est protestant, certes, mais il est riche, et son frère est roi.
Condé bir Protestan, evet, ama aynı zamanda zengin, ve kardeşi de bir kral.
J'aime essayé de nouvelles choses. Si elle était si riche,
O kadar zenginse neden mücevherlerini sattı?
C'est celui avec la petite fille riche et gatée.
Şu şımarık zengin kızın yanındaki.
Pendant qu'Izzy jouait les grandes bouches, et se ventait de devenir riche bientôt, je me suis glissé dehors et je l'ai prise dans sa voiture.
Izzy çene çalmakla meşgulken nasıl zengin olacağıyla övünürken sıvıştım ve arabasından aldım.
et puis il est mort, donc sa mère a tout récupéré, mais elle était déjà super riche de toute manière, donc ça n'a fait aucune différence.
Sonra o da öldü. Para annesine kaldı ama kadın manyak zengindi zaten pek bir şey değişmedi.
" Vous serez riche.
" Zengin olacaksın.
Vous avez des choses pour un pauvre gros qui veut ressembler à un riche gros?
- Fakir şişman birini zengin şişman biri gibi gösterecek bir ürününüz var mı?
Il est riche?
Zengin mi?
Ou alors un gosse de riche européen, drogué et dont le père peut être extorqué si son petit navet de science-fiction n'est pas choisi à Sundance.
Veya... Avrupalı sosyetik bir kokainmansan ve küçük bütçeli bilimkurgu filmin Sundance festivaline kabul edilmeyince para sızdırabileceğin bir baban varsa.
Voici le petit-fils du 17e homme le plus riche de la Californie.
İşte Kaliforniya'nın en zengin 17. adamının torunu.
Si tu obtiens le divorce avec le riche, tu auras aussi une pension alimentaire.
Eğer zengin biriyle evliysen ve boşanırsan nafaka alabilirsin.
- Maman. Honnêtement, quel est le but de sortir avec une femme riche et brillante?
Ailesi de parası da iyi olan biriyle görüşmemin bir anlamı yok.
Pas bousculée... Juste la femme d'un homme riche qu'elle a toujours voulu être.
Kötü halde değil, daima olmak istediği zengin bir adamın eşi gibi.
Tu viens juste de me rendre très riche.
Az önce beni zengin bir kadın yaptın.
On a beau être riche, quand c'est la merde, y a rien à faire.
Çünkü ne kadar zengin olursan ol bir terslik hep oluyor. Bundan kendini sıyıramıyorsun.
Mon père dit que si on fait dans la drogue, vaut mieux devenir riche vite, car tu te fais toujours chopper à la fin.
Babam torbacılık yapan birisi hemen zengin olsa iyi olur diyor, çünkü sonunda yakalanıyorsun.
Ou bien en étant riche.
Zenginlikle.
Fille riche en danger!
Zengin kız tehlikede!
Un bouquet riche, sentant le fromage, proche du fromage...
Zengin bukeli, peynirsi...
C'est super riche en oméga-3.
- Tam bir omega-3 deposu.
- Un homme riche.
Zengin birini!
La Bolivie est un pays extrêmement riche.
DEMEYE ÇALIŞTIĞIM, BOLİVYA MUAZZAM ZENGİN BİR ÜLKE.
Mais tu sais, soir après soir, c'est dur de se persuader soi-même qu'en fin de compte, on vit une existence riche et excitante.
Ama geceler böyle geçtikçe, hayatı dolu dolu ve zengin yaşadığın hissine kendini inandıramıyorsun artık.
J'ai quitté l'armée et j'ai rejoint le plus riche d'entre eux.
Orduyu bırakıp içlerinden en zengin olan milyarderden paralı askerlik işi almıştım.
Elle a rencontré un millionnaire et, la crise aidant, elle a craqué et m'a remplacé par son riche vendeur de BD.
Servetini çizgi roman satarak oluşturan zengin bir adamla tanışmıştı. Böyle bir ekonomide, evliliklerin bozulması için yeterli bir sebeptir bu. Yerine, çizgi roman versiyonunun konulması gibi oldu tıpkı.
20 minutes avec un riche sénile, et voilà le travail.
Zengin bir ihtiyarla 20 dakika sana bunu getirecek.
Et le mieux, dans cet endroit, dans cette ville riche en ressources, ce sont les femmes.
Mallarla dolu bu şehrin en güzel yanı ise kadınlardı.
Vous seriez un homme riche.
- Varlıklı bir adam olurdun.
50 $ font de toi un homme riche?
Elli dolar. Zengin mi oldun yani?
Tu sais pourquoi t'es riche?
Neden zengin olduğunu biliyor musun?
Une obligation "riche"?
Bir tahvil "zenginse" nedir?
Il s'agit pas de toi et de tes discours de riche.
Bu seninle ve Yukarı Doğu Yakası'ndaki maun sabunluğunla ilgili değil.
- Il est riche?
- Zengin mi?
Je pourrais te rendre riche!
Keşke senin için daha fazlasını yapabilsem.
Prospère signifie "riche".
Varlıklı ; zengin demektir.
La musique existe là parce que la culture elle-même est déjà si riche. Ce n'est pas seulement le sud profond. La Nouvelle-Orléans, c'est le nord des Caraïbes.
Müzik burada var oluyor, çünkü burada başından beri oldukça zengin bir kültür var.