Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Romancé
Romancé Çeviri Türkçe
752 parallel translation
Voici le récit romancé des faits qui précédèrent l'apparition dans le ciel de cet avion vide.
İzleyeceğiniz film, geçen yılbaşı sabahında... bu uçağın görülmesi ve ardından gelişen... cinayetler serisinden esinlenilerek... yapılmıştır.
Vraiment? Je ne fais pas de romance.
Ben romantiklik yapmam.
Je ne fais pas de romance, et je ne joue pas à un jeu de rencontres.
Romantiklik yapmam ve flört oyunu oynamam. - Üzgünüm.
Loin du monde et ensemble ils commencèrent la romance retardée le leur foyer et vies communs et paisibles. F. N.
Dünyadan çok uzakta ve beraberce sıradan ve sakin hayatlarının uzun ve gecikmiş romantizmine başladılar.
Mesdames et Messieurs, vous avez assisté à la romance et au mariage de Polly Peachum.
Polly Peachum'un kur dönemi ve evliliğini seyrettiniz.
Je suis en pleine romance!
Tam burada tema müziği girer.
Le procureur se marie aujourd'hui La romance sera racontée après le procès
"BÖLGE BAŞSAVCISI BU GÜN EVLENİYOR" "DAVAYA AZ BİR SÜRE KALA ROMANTİZM KONUŞTU"
C'est presque comme... une romance, non?
Bu sanki... aşk gibi, değil mi? - Evet.
Comme on dit en français, la belle romance...
Fransızca'da söylediğimiz gibi. La belle romance.
Une chouette romance!
Harika bir aşk.
La romance.
Romantizm...
Honnêtement, je ne veux pas semer le trouble dans votre romance.
Açıkçası aşkınıza mani olmak istemem.
Si une femme vous aime comme vous vous aimez, ce sera la romance de l'Histoire.
Bir kadın seni, senin kendini sevdiğin kadar sevseydi, bu tarihi bir aşk olurdu.
C'était une romance style mai-novembre. Non, mars-décembre, même.
Bu bir mayıs-kasım aşkıydı Hatta mart-aralık.
Nous étions en pleine romance.
- Fazla bir şey yok. Ufak bir aşk rüyası.
Même dans Ie ciel, iI y a un air de romance.
Gökyüzü bile romantizmle doludur.
J'aimerais mieux jouer les culs-de-jatte et courir dans les rues en chantant la romance.
Sokaklarda dans edip, şarkı söyleyen bir sakatı oynamayı tercih ederim. Ya da körler hastanesinde oynarım.
Assieds-toi, Maurice. Je vais te susurrer ma romance.
Şöyle otur da Maurice, sana şarkıyı biraz mırıldanayım.
Tu n'es pas très courtois. Que la nuit est pleine de romance
Hiç nazik değilsin.
Une chanson qui donne des ailes Ou une danse qui se termine en romance C'est de l'art qui séduit le cœur
# Kanatlandıran bir şarkı... #... ya da biraz romantizm içeren bir dans... #... bunlar, yüreğe seslenen sanatlardır.
La lune, la musique, la romance. C'est très, très...
Ayışığı, müzik, romantik.
Maintenant, si on élimine la notion d'une romance entre vous... quel autre mobile vous vient à l'esprit pour ce qu'elle a fait?
şimdi, aranızda romantik ilişki olduğu düşüncesini bir kenara bırakırsak... O'nu bu davranışına ne sebep olmuştur?
Si vous voulez une vraie romance, les magazines en sont pleins.
Gerçek aşk arıyorsan bayan, dergilere bakabilirsin.
Il n'était pas question de romance.
Fakat aşık olmak planımın parçası değildi.
Elle est gaîté et romance
Romantik ve neşeli
Comment mélanger anatomie et romance?
Anatomiyle romantizmi nasıl bir araya getirebilirim?
L'heure de la douce romance.
Tatlı yalanlar saati.
Quelle adorable question. ll s'agit d'un mariage, pas d'une romance.
Çok ilginç bir soru Bay Foster. Bu bir evlilik, aşk oyunu değil.
Cette danse, c'est une romance...
Bu dans nedir? Romantizmdir.
C'est vous, la romance austro-hongroise?
- Bekle biraz. Bekle. - Şiir dinletin bu akşam mı?
Elle mettra rapidement fin à cette romance.
Kısa sürede ondan bıkar ve hevesi geçer.
Toutes les filles ont besoin d'amour et de romance.
Her genç kızın sevgiye ve romantizme ihtiyacı vardır.
Si tu veux qu'Eliza te lâche des sous, chantes-y une autre romance.
Sen iyi adamsın be. Ama Eliza'dan beş şilin istiyosan... iyi bi bahane bulman lazım.
Maintenant que nous avons introduit suspense, intrigue et romance, nous revoilà au moment magique.
Bayan Simpson, böylece bir esrar ve macera havası kurduk ve o büyülü dakikaya gelmiş bulunuyoruz.
Benson roi de la romance et du box-office
Lokanta Şarkıcısı Benson Yükselişte
- La romance est finie. - Que s'est-il passé?
- Artık işimiz kolay olmayacak.
C'était fantastique, car bientôt la romance de Julia serait la finie.
Harikaydı. Yakında Julia'nın Minik Kuş ile tanışıklığı bitecekti ne de olsa.
La seule chose dontje me contenterais, ce serait Ia romance.
Beni içeren tek şey romantizm.
Stechka va comme d'habitude, chanter cette romance, sur Ies saules.
Steshka yine bir söğüt ağacı hakkında şarkı söyleyecek.
EIisavéta MikhaïIovna chante cette romance incomparabIement mieux.
Elisaveta Mikhailovna çok daha romantik söylüyor.
quelle romance?
Hangi romantizm? Eski bir romantizm mi?
Si je comprends bien, notre romance sera brève.
Anlaşılan aşkımız oldukça kısa sürecek.
Romance...
Romantizm.
II y a de la romance dans l'air.
Sanırım havada aşk kokusu var.
Pour l'ambiance, la romance au clair de lune.
Bir sürü işe yarıyor. Ay ışığı sonatı gibi gibi.
- Cela s'appelle "Romance".
Aşk romanı deniyor.
Il s'agit de romance, d'amour y...
Bu bir aşk romanı...
Un monde de chevalerie et de combat, de romance et d'excitation.
Mertlik ve dövüşün, romantizm ve heyecanın dünyası.
Cette fois, il s'agit de la romance médiévale Ivanhoe.
Bu kez heyecanlı ortaçağ macera romanı Ivanhoe.
"Une brève romance," "Et sous la douche on va se rafraîchir"
" Biraz aşk, çabuk tarafından, sonra bir duş
Quelle romance.
Ne romantik bir hikâye.