Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Râte
Râte Çeviri Türkçe
40 parallel translation
Tu ne voudrais pas que je râte ma première séance, non?
İlk tedavimi kaçırmamı istemezsin, değil mi?
Dans un monde, le but de terrain râte d'un centimètre, dans l'autre, c'est bon. - Bulldogs ça craint!
Bir dünyada, gol az farkla kaçıyor diğerinde ise kaleyi buluyor.
Mais on râte le match.
Ama maçı kaçırıyoruz.
Si je râte ça pour elle, je ne me le pardonnerai jamais.
Bu durumu mahvedersem kendimi asla affetmeyeceğim.
Qu'est-ce que je râte?
Neyi gözden kaçırıyorum?
Jumpei Kayama, un misérable ancien soldat râté.
Jumpei Kayama, zavallı, haksızlığı uğramış eski bir asker.
Râté, c'est de sa faute.
Kaçırdın! Senin yüzünden.
Mauvais râté du canon droit.
- Kurşun kendi yolunu buldu.
Evidemment, vu que tu as râté les deux dernières.
Özellikle de son iki dersi kaçırdığın için...
Tu l'as râté. Je t'ai cherchée dans tout l'hôpital avec les fesses à l'air.
Arkası açık geceliğimle hastanede dolaşıp, her yerde seni aramamı kaçırdın.
Qu'est-ce que j'ai râté?
Ne kaçırdım?
J'y crois pas! Tu as tout râté!
Oh, tüm bu heyecanı kaçırdığına inanamıyorum.
Je suis le dernier averti, j'ai tout râté!
- Tek organizasyona geç kalıyorum ve herşeyi kaçırıyorum!
Pour une mauvaise journée, pour avoir râté une audition.
Kötü gün, işitme sorunu.
Je vois. Tu essayes de me faire sentir coupable pour avoir râté ta remise de diplôme?
Mezuniyetini kaçırdığım için, suçlu hissetmemi istiyorsun.
J'ai peut-être râté quelque chose.
Birşeyleri atlıyor olmalıyım.
Il a râté quelques unes des meilleures photos de famille
En iyi aile pozları mahvolmuş.
Ouais, tu as râté mon histoire de quand j'ai joué au Nanki-Poo au Mikado.
Evet, Mikado'da Nanki-Poo çaldığım hikayeyi kaçırdın.
Clay, t'as tout râté.
Oğlum muhabbeti kaçırdın.
C'est quand t'as râté le tir dans la 3e partie qu'on a perdu, looser.
- O kadar da büyük değilsin. - Bu akşam öyleyim.
J'ai râté Hillfield.
Evet. Hillfield'da karıştırmışım.
Chaque business où j'ai investi à râté.
Ne olursa olsun başladın bu işe mahkumsun.
Il a râté le film.
Tüm filmlerimi boşa harcamış.
Est ce que tu as râté un de tes soufflés?
Suflen mi kabarmadı?
De longues journées de travail, pas de paie, et à la fin, on te crie dessus : "tu as râté mon éducation!"
Bol mesai harcarsın, para alamazsın, sonunda da tek elde ettiğin "beni rezil ediyorsun" diye bağıran birileri olur.
Bien sûr, j'ai râté la fin..
tabii sonunu kaçırdım çünkü bir patlama yaşadım.
On peut appeler ça un putsch râté.
Buna başarısız bir "darbe" diyelim.
- Tu as râté le dîner, chérie.
- Yemeği kaçırdın.
Larry Hooper était un auteur râté de science-fiction du Colorado, recruté comme Jedi après que le Général Hopgood l'ait rencontré dans une soirée où on tord les petites cuillers.
Larry Hooper, Coloradolu başarısız bir bilim kurgu yazarıdır. General Hopgood ile bir kaşık bükme partisinde tanıştıktan sonra Jedi'liğe seçilir.
Il a râté le dernier match. Pourriez-vous lui parler?
Son maçı kaçırmıştı.
Ai-je râté un mémo?
Bilgi notunu kaçırdım mı, ne oldu?
Je sais que j'ai râté.
Biliyorum, elime yüzüme bulaştırdım.
Je pense que j'ai râté le meeting.
Toplantıyı kaçırdım sandım.
Oh, j'ai entendu que j'avais râté un drame.
Duydum, dramayı kaçırmışım.
Chérie, tu n'as rien râté.
- Hayatım, sen batırmadın.
Je me suis emballée, et j'ai râté.
Kendimi kaybettim ve sıçtım.
J'espère n'avoir trop rien râté.
Umarım çok şey kaçırmamışımdır.
Si davantage d'agents sont impliqués, les Panthères disparaîtront comme les autres fois où quelqu'un a tenté et râté de faire tomber les Panthères.
Eğer daha fazla ajan işin içine girerse... Panterler'i geçmişte alt etmeyi deneyenler ama başaramayanlar gibi oluruz. Ve ortadan yine kaybolurlar.
- J'ai râté quoi?
- Ne kaçırdım?
Tu t'inquiètes de votre baiser râté.
Öpücüğünün berbat olup olmadığını düşünüyorsun.