Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Satin
Satin Çeviri Türkçe
410 parallel translation
Elle t'achètera ta liberté, mais laisse-moi régler mon destin. "
BununIa özgürIügünü satin aIirsin ama beni birak, kendi kaderimi beIirIerim. "
Non, vous préférez décrotter vos semelles à mon couvre-lit en satin!
Onun yerine benim saten örtümü kullanmayı tercih edersin tabii!
Venez voir jouer ses muscles sous sa peau de satin...
İnsanın kanını fokur fokur kaynatır.
Vous deviez donner ma robe de satin gris à nettoyer.
Sana gri saten elbisemi temizleyiciye götürmeni söylemiştim.
Lci, c'est Satin. A Montmartre, c'est Lucille. A Montparnasse, Georgette ou Madelon.
Bu yörede Satin, Montmartre de Lucille Montparnasse'de ise, Georgette veya Madeleine.
On ne peut pas. Nous avons acheté toutes les terres avoisinantes.
Sessiz sedasiz etrafindaki bütün araziyi satin aldik.
Il les a achetées le jour suivant sa nomination au Sénat, utilisant les privilèges de sa fonction, pour son profit personel!
Senatoya atandiktan sonra bu araziyi satin almis... ve görevini kendi çikarlari için kullanmistir.
Achetez chaque minute de toutes les radios locales, qu'elles le salissent sans arrêt.
Radyolardaki bütün programlari satin al. Ve hepsini Smith'e karsi konustur.
Achète-le ou détruis-le!
Satin alin, ya da yikin.
Seraient de satin.
Saten olur
J'aimerais avoir 36 ans et être vêtue de satin noir et de perles.
Ah, keşke 36 yaşında bir kadın olsaydım siyah satenler içinde, boynunda inciler olan.
Et puis, promettez-moi de ne jamais porter de satin noir ou de perles et de ne jamais avoir 36 ans.
Bir şey daha. Lütfen bana asla siyah saten giyip inci kolye takmayacağına dair söz ver ya da 36 yaşında olmayacağına.
1 dollar comme ça en vaut 10!
Bunun bir dolari on dolarlik vaat satin alir.
Vouloir l'acheter!
Aptallik edip onu satin almaya kalkistin!
Louis XV, satin jaune et bordeaux.
XV. Louis, sarı ve bordo satenden yapılmış.
"Passent les jours, meurent les nuits. " Sur les soies de Chine, hiératique, Repose un chat mystérieux " Aux yeux de satin cernés d'or.
" Şafaklar birbirini izledi, ve gece yaşlandı, bu sırada Çin halısında parlak gözleri ve altın kaplı bedeniyle bu kedi uzanmaktaydı.
" Les femmes de Manhattan Sont vêtues de soie et de satin
Ya da öyle der arkadaşlar
Si tu te laves avec, après, la peau... on dirait du satin.
Eğer sütle banyo yaparsan cildin saten gibi görünür.
Je veux un cercueil blanc, tapissé de satin blanc ou rose foncé.
Tabutun dışı beyaz ve içi satenle kaplı olmalı beyaz veya pembe.
Sa chambre, toute en satin et en fanfreluches.
Odası. Saten ve tülle dolu.
Nous allons ouvrir les portes de Skull, vous inviter a venir manger et boire ce qu'il y a de meilleur qu'on puisse acheter.
Skull Çiftligi'nin kapilarini açip... paranin satin alabilecegi en iyi yiyecek ve içecekleri sunmak üzere... sizi davet edecegiz.
Je vais acheter ton ranch, ce soir.
Bu akºam senin çiftligini satin aliyorum.
Je fais une excellente affaire avec ce satin.
Teşekkür ederim. Bu ipeklerle kar edeceğim.
DANS TOUTE L'HISTOIRE DU MONDE, UNE SEULE CHOSE NE PEUT ÊTRE ACHETÉE...
DÜNYA TARİHİNDE PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI TEK BİR ŞEY VARDIR :
J'aime beaucoup ce satin blanc.
Pekala, bu beyaz saten.
Vous avez raison, ce satin est très joli.
Pekala... Pekala, bu saten güzel.
12 mètres de satin blanc, a 1, 20 dollar le mètre.
Onüç metre beyaz saten... Metresi 1.20 dolardan.
"Moins 1 8." "Pour raccommoder une robe de satin noire."
"Siyah saten elbisenin onarılması 18 dolar."
Nous pourrons en acheter au marché.
Yeni insanlar satin almak gerekecek.
Un grand lit recouvert de satin.
İkiz yatak, tabii ki. İpek çarşaflar.
Laissez tomber les draps de satin.
İpek çarşafları boş ver.
Draps de satin, bagues de diamants, suites nuptiales.
İpek çarşaflar, elmas yüzükler, balayı süitleri.
En satin blanc.
Beyaz saten dans ayakkabılarıydı.
Dites-lui, s'il vous plaît, de m'apporter cinq mètres de satin blanc et un voile.
Ve lütfen, beş metre beyaz saten getirmesini yazın tabii bir de duvak!
Où est mon satin blanc?
Beyaz saten kumaşım nerede?
En Crète, on ne trouve pas de beau satin.
Girit'te, kaliteli gerçek saten bulunmuyor.
Vingt mètres de satin blanc couvert de perles avec le soleil sur un sein et la lune sur l'autre en or pur.
İncilerle donatılmış 20 metrelik beyaz saten! Bir göğsü güneş diğeri ay... -... hem de som altından!
Doux comme du satin, une parfaite maîtrise des mots, spécialement conçus pour charmer les petites ingénues telles que vous, Mlle Simpson, et les laisser pantelantes.
Bu yabancının çok denenmiş, etkili bir konuşma tarzı var. Bu tarz özellikle de sizin gibi, fazla deneyimi olmayan genç hanımları tavlamak için geliştirilmiş, Bayan Simpson.
Elle me faisait penser à... du satin.
Bana şeyi hatιrlatιyordu... sateni.
- Du doux satin blanc.
- Yumuşak, beyaz sateni.
Des jolies filles En robe de satin bleu
Beyaz elbiseli kızlar Ve mavi saten şalları
De jolies filles En robe de satin bleu
Beyaz elbiseli kızlar Ve mavi saten şalları
En robe de satin bleu
Ve mavi saten şalları
L'ourlet coûte un dollar, mais la robe doit en valoir mille.
Kisaltmasi bir dolara, satin almasi belki bin dolara mal oldu.
A votre âge, ça a dû être très douloureux... mais l'argent peut tout acheter.
Senin yasinda çok aci vermistir ama para her seyi satin aliyor.
Nous construisons ici, dans cet état... l'une des meilleures universités que l'argent puisse créer... afin que nos jeunes garçons et filles, n'aient jamais à partir... comme mon fils l'a fait pour poursuivre leurs études.
Bu sehirde, paranin satin alabilecegi en iyi kolejlerden birini insa ediyoruz. Genç erkekler ve kizlar egitim almak için, oglum gibi buradan gitmek zorunda kalmasinlar diye.
- Satin gris?
Gri saten mi?
Elle avait une robe en satin, à volants.
Farbalalı beyaz saten bir gelinliği vardı.
Et un justaucorps en satin.
Modeli şöyle, yumuşacık tüllü etek ve kolsuz saten bir üst.
- Demain, tu auras une robe de satin et des bottines de soie!
Kader sizi karşıma çıkardı. Tanrı gibi geldiniz.
- Il a acheté La Pergola. - Ah oui?
Pergola'yi satin aldi.