Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Self
Self Çeviri Türkçe
499 parallel translation
- Oui? Roger Enright, le propriétaire, est un self-made-man.
Sahibi Roger Enright, şu her şeyini kendi kazanan adamlardan.
Il y a un ascenseur direct qui vous déposera au 2e devant mon bureau.
Diğer yerler kadar güvenlidir. Olive Street tarafında self-servis bir asansör var. İkinci kattaki şehir bürosuna gelin.
Ils appellent ça un self-service.
"Onur Sistemimiz" adını verdikleri şey.
Je perds mon self-control. - Je suis fou.
Kendi kontrolümü kaybettim.
Il arrête son service à 22 h.
Saat 22 : 00'den sonra self servis başlıyor.
Il est très intéressé par votre histoire de self-service de fleurs.
Fikrine yatırım yapabilir : ... self-servis bir çiçek tezgahı.
Pour le self-service, je dirai au sénateur qu'il peut faire une croix dessus.
Ne yazık. Senatör çiçeklere bayılır.
- Non, on se sert soi-même.
- Hayır, burası self servis.
Un self-service, quoi? C'est... c'est merveilleux!
Demek kendiniz kıyacaksınız.
J'ai jamais été à un mariage self-service.
Nereden bileyim? Hiç böyle tören görmedim.
je ne suis pas anglais mais on pourrait dire que je suis un self made man.
Zor yıllardı. İngilizce bilmem ama, bana "self-made man" derdiniz herhalde.
Je suis à la station-service.
Burası ekonomik self-servis istasyonu.
A la station-service.
Ekonomik self-servis istasyonu.
- Et pourquoi tu l'as invité à venir déjeuner avec nous demain au self du poste de police?
Yarın karakolda öğle yemeği yemek de nereden çıktı?
Je te présente la personne chargée de notre "self-service".
Sybil, beyefendiyle tanıştırayım... kendisi az önce burada self-servis bölümünü açtı.
Je vous conseille l'excellent self-service.
Buranın self-servisini öneririm. Mükemmel.
RECUPERATION DES BAGAGES
SELF SERVİS BAGAJ TESLİMİ
Je vais chercher le fusil.
- Orada self servis rafında. Diğerini ben getireceğim.
- oui un banal cas de self-défense.
- Meşru müdafaa durumu.
Vous vous souvenez écrivant dans votre journal :
It needs an act of self-destruction... an effort of the will.
J'aimerais m'excuser d'avoir perdu tout self-control.
Zıvanadan çıktığım için ikinizden de özür dilerim.
Cela nécessite un acte d'auto-destruction... un effort de volonté.
It needs an act of self-destruction... an effort of the will.
Arrestation... in-cul-pation... violation des règlements... vitesse... excessive... self-défense... et une kyrielle de tests... absolument insolubles.
Tutuklama... işlemleri... trafik suçları... aşırı süratli... araba kullanma... kendini savunma. Bir sürü sınavınız olacak... ve bunlardan geçmeniz lazım.
Self-control.
Kontrol her şeydir.
Je suis au Self - Longhorn...
Longhorn Restaurant'tayım.
Il est dans le self!
Durun! O içeride!
Alors qu'est-ce qu'il foutait dans le self?
Öyleyse kahrolası içeride ne işi var?
C'est un self-made-man.
Kendi kendini yetiştirmiş.
- Ce qui me préoccupe le plus pour l'instant, c'est ton manque de self-control.
Cevap vermeyeceğim! Kendini kontrol edememesi beni endişelendiriyor.
- On vous fait la totale, Harris?
- Tam servis mi self servis mi Harris? - Tam servis Tony.
Il a dans les 30 ou 40 ans. Il est physiquement fort, et il a le self-control d'un homme plus mûr.
30'lu yada 40'lı yaşlarda, daha yaşlı bir adamın kişisel kontrolüyle birleşmiş gerçek bir fiziksel güce sahip.
Sers-toi!
Self servis beyler.
J'aime le golf, il permet de développer l'adresse, le self - control et, bien sûr, la spiritualité.
Oyunun fizik, yetenek ve manevi yönleri ilgilendiriyor beni.
C'est un self-made man.
Kendini yetiştirdi.
Y a que de la vente directe.
Her şey artık self-servis olacak.
Libre service
Self Servis
Ton cône gargantuesque insulte le système du self-service. Bart, regarde.
Seç-al politikamızı berbat ediyor.
Le service organise des cours de self-défense.
Emniyette "kendini savunma" kursları yapıyorlar.
Certaines techniques vous aideraient à améliorer votre self-control.
Elbette, kendini kontrol edebilmen için bir sürü Vulkan tekniği de mevcut.
Le self-control dont vous faites preuve depuis des semaines est étonnant.
Haftalar geçemesine rağmen kendini kontrol edebilmene hayran kaldım.
Bon self-control.
Çok iradelisin.
Redevenu vous-même?
Back to your old self again?
C'est peut-être très bien pour Massimo Gargia ou un gars comme ça mais je préfère l'aspect plus traditionnel de ne pas mettre de briques dans le...
Bu fikir Will Self veya onun gibiler için iyi olabilir. Ama ben biraz daha geleneksel yaklaşıp salonun ortasına tuğla koymamayı tercih ediyorum.
Bart a enquêté sur la soi-disant salade de jambon servie hier au self.
Ve şimdi, Bart'ın dün öğlen okul kafeteryasındaki kokuşmuş jambonlu salata araştırması.
Si on veut aller au bout, gardons notre self-control.
- Yandık. Hadi, kendini kontrol et.
Notre self-control? De la part du type qui s'est tapé toutes les filles de la série, drôle.
Bu sözlerin, şovdaki her köle kızıyla ve ay prensesiyle yatan kişiden gelmesi çok komik.
C'est pas pour le self?
Yemek için değil mi?
SELF Je vais prendre le polpenlügen.
Plopenlugen'den alacağım.
- Self-défense de base.
- Standart akademi hareketiyle.
Tu fais preuve de self-control.
Kendini iyi tuttun.
En self-service?
Kendiniz mi kıyacaksınız?