Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Shine
Shine Çeviri Türkçe
175 parallel translation
On se tient la main, assis... en sifflant l'air de "Shine On Harvest Moon".
Oturuyoruz, elele tutuşuyoruz ıslıkla, Shine On Harvest Moon şarkısını çalıyorum.
J'ai vu Casey Giant sous les roues.
Shack'in Casey Shine'yi tekerleklerin altına fırlattığını gördüm.
Vous, allez à côté auditionner devant Mme Shine.
Yan odada Bayan Shime'ı gör. O da seni izlesin.
Shine!
Parlak şey!
"Miracle Shine", le shampooing miraculeux.
"Sihirli Pırıltı", sihirli şampuan.
"Miracle Shine", donnera à vos cheveux de la vigueur et du volume.
"Sihirli Pırıltı" saçlarınızın daha dolgun görünmesini sağlar.
Salut à toi, le baba!
"Shine on, you crazy diamond."
Je suis le pianiste de génie du film Shine.
Ben Shine filmindeki piyano dehasıyım.
Ils faisaient tout un baratin pour la chimie... et Bob Shine nous a présentés.
Kimya bölümü için bilgi vermeye gelmiş Bob Shine da bizi tanıştırdı.
/ / With the top let back and the sun shine shining / /
/ / With the top letback andthesunshineshining / /
/ / And the sun shine shining / /
- / / Andthesunshineshining / /
/ / We took each day and made it shine / /
/ / We took each day andmade itshine / /
Calme-toi, qu'est-ce qui t'est arrivé?
"Shine" daki adam gibisin. Neyin var senin?
- Le truc du "chat-chien" là?
- Şu "shoe-shine" şeyi mi?
Dan Shine.
Dan Shine.
Tu es comme l'idiot dans le film Shine.
Anlayamıyorum... Shine'daki şapşal gibisin.
"Shine on, you crazy diamonds".
Parlayın sizi çılgın elmaslar.
Lorsque je chante ça, "Shine On", alors, j'ai sans cesse Syd devant moi car cela parle de lui.
"Shine on" u ne zaman söylesem Syd hemen oracıktaymış gibi geliyor.
Il ne m'a pas reconnu tout de suite, il semblait regarder à travers moi et il avait, comme Roger le dit très justement, des trous noirs à la place des yeux.
İlk başta beni tanımadı. Boş gözlerle bana bakıyordu. Roger'ın da çok yerinde bir benzetmeyle tarif ettiği gibi gözlerinin yerinde kara delikler vardı adeta. * * Shine on You Crazy Diamond I-V
Ça s'est passé en arrivant une des sessions de "Shine On".
"Shine on" provalarından birine gelmiştim.
Envoye, shine-moi ça. Envoye, frotte. - Hé!
Haydi temizle durma parlat!
Le Dr Shine revoit les lames.
Doktor Shine inceliyormuş.
- Où est le Dr Shine? - Vous ne pouvez pas entrer.
Doktor Shine nerede?
Dr Shine? - Docteur Shine?
Doktor Shine.
- J'ai relu la lame avec le Dr Shine.
Doktor Shine'la gözden geçirdik.
- Passez plus de O-neg. - Contactez Shine.
Biraz daha 0 negatif kan asın.
- Dr Shine.
Doktor Shine.
- On va filmer Adrian Shine.
Şu Adrian Shine denilen adamı çekelim.
* We like to shine *
Parlaklığı seviyoruz.
Adieu les robes de "Baby, The Stars Shine Bright"...
Elveda, "BABY, THE STARS SHINE BRIGHT" ın elbiseleri.
Elle a pour nom : "Baby, The Stars Shine Bright".
Yani, "BABY, THE STARS SHINE BRIGHT" ın.
BABY, THE STARS SHINE BRIGHT
BABY, THE STARS SHINE BRIGHT
Shine on you crazy diamonds.
Hep parla deli pırlanta.
- Bronzé.
Shine.
Shed our skin, let the sun shine in.
Shed our skin, let the sun shine in.
Rise and shine.
Günaydın.
l'm gonna let it shine
Yanmasına izin vereceğim
Let it shine, let it shine, let it shine
Yanmasına izin vereceğim, yanmasına izin vereceğim
No, l'm gonna let it shine
Hayır, yanmasına izin vereceğim
# As long as the stars shine above. #
# Gökyüzünde yıldızlar patladıkça #
We got a light That we shine
İçimizde bir şey vardı güneş gibi parlayan.
Mardi, vous avez livré le Club Shine ce jour-là.
Salı, Salı günü Shine Klube yemek verdiniz.
Au Club Shine?
Shine Kulüp?
Dr Shine?
Doktor Shine.
Elle conduisait et s'est réveillée sur le toit, son anémie lui a fait perdre connaissance.
Shine'ı telefona bağlayın. Arabayı kendinin kullandığını söyledi. Uyandığında araba ters dönmüş.
Dr Shine sur la une.
Anemi yüzünden bayılmış olabilir, değil mi? Doktor Shine birinci hatta.
Je veux filmer Adrian Shine.
- Şimdi mi?
Je veux travailler.
Adrian Shine, evet.
On a filmé Adrian Shine, un naturaliste.
Verimli bir gün oldu.
Il vit juste au bord du lac.
Natüralist Adrian Shine ile, başladık... kendisi, kıyıda, gölün hemen yanında yaşıyor.
The moon it don t shine and the sun just don t call - Démarre, me fais pas ça.
Çalış, yapma bunu bana.