Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Shooter
Shooter Çeviri Türkçe
369 parallel translation
Bonjour, Tireur.
Merhaba Shooter.
Nous devrions nous offrir les services du Tireur pour l'occasion.
Bu hayırlı vesile için kâğıt dağıtıcımız olarak Shooter'ı görevlendirmeyi teklif edecektim.
Tu me l'as dit, Tireur.
Evet, anlatmıştın Shooter.
J'ai quelque chose, moi.
Ben boş değilim Shooter.
Je n'ai pas besoin de leçon.
Ders istemiyorum Shooter.
C'était l'idée de la femme du Tireur.
Shooter'ın karısı gitmek istedi.
Tu aimes t'énerver, Tireur?
Kızmak hoşuna gidiyor, değil mi Shooter?
Tu es mariée au Tireur.
Sen ve Shooter evlisiniz.
Tu voudrais vraiment passer le reste de ta vie avec le Tireur?
Hayatının kalanını Shooter'la geçirmek hoşuna gider miydi acaba?
Qu'est-ce qu'on attend, Tireur?
Ne bekliyoruz Shooter? Haydi. Başlayalım.
C'est bien ça, Tireur?
Doğru mu Shooter?
Ce bon vieux Tireur.
İhtiyar Shooter.
- Bonne nuit, Tireur.
- İyi akşamlar Shooter.
- Bonjour, Kid.
- Alo Kid. Ben Shooter.
- Ecoute...
- Bak Shooter...
Dis, Tireur, je voudrais savoir si ce jeune homme va me poser problème?
Shooter söylesene şu senin delikanlı beni zora sokar mı?
- Où est le Tireur?
- Shooter nerede?
Cette petite est mon bien le plus précieux au monde.
O küçük hatun benim için bütün dünyadan daha değerli Shooter.
A votre avis, qui va gagner?
Acaba sence ihtimal nedir Shooter?
Lancey Howard est un vieil homme.
Lancey Howard yaşlandı Shooter.
Le Kid n'aura pas besoin de beaucoup d'aide.
Kid'e fazla yardım gerekmeyecek Shooter.
Je suis désolé, Tireur, parce que je vais devoir vous rappeler que vous me devez de l'argent.
Ben de üzgünüm Shooter çünkü bana başka seçenek bırakmıyorsun : Elimde senin borç kayıtların var.
Vous voulez que je vous raconte une histoire sur la femme du Tireur, Melba?
Uykudan önce kısa bir hikâye ister misiniz? Shooter'ın karısı Melba hakkında.
Le Tireur va arriver.
Shooter birazdan gelir.
Ne me dites pas que le Tireur est votre meilleur ami.
Shooter'ın en eski ve en iyi dostu olduğunu söylemeye kalkma.
Quand est-ce que la partie aura lieu?
Shooter. Evet. Oyun ayarlandı mı?
- Tu as vu le Tireur?
- Shooter'ı gördün mü?
On se verra plus tard, Tireur.
Sonra görüşürüz Shooter.
Ce bon vieux Tireur, toujours honnête.
Sadık dürüst Shooter.
Tu seras là pour t'assurer qu'il gagne, n'est-ce pas, Tireur?
Yani, öyle olmasını sağla. Yapmaz mısın Shooter?
- Je suis en retard, Tireur.
- Kusura bakma geciktim Shooter.
Le Tireur, Lady Fingers et moi-même les avons amenées jusqu'ici.
Shooter, Lady Fingers ve ben onları doğrudan buraya taşıdık.
Le Tireur a passé un roi.
Shooter papazı oyundan çekti.
Il sait ce qu'il fait.
Shooter işini bilir.
Ça me rassure de voir un homme tel que le Tireur dans la fleur de l'âge et n'ayant toujours aucune assurance de ce que demain sera fait.
Bilirsin Melba, orta yaşına ermiş Shooter gibi bir adamın hâlâ gelecek haftaki maaş güvencesinin olmaması beni tedirgin ediyor.
- J'arrive, Tireur.
- Hemen geliyorum Shooter.
C'est pour vous, Tireur.
Senindir Shooter.
Distribue, Tireur.
Dağıt Shooter.
- De toi.
- Senden Shooter.
Je vais gagner cette partie, Tireur.
Ben bu oyunu kazanacağım Shooter.
Vous vous faites encore du souci pour le Tireur?
Hâlâ Shooter'ı mı düşünüyorsun?
Ils ont fait une pause pour se reposer et le Tireur m'a envoyée le réveiller.
Oyunda uyku molası verdiler. Shooter onu uyandırmam için gönderdi.
- J'ai réglé ça avec le Tireur.
- Shooter'a söylediklerim geçerli.
C'est le Tireur qui va distribuer à la reprise du jeu.
Oyun başladığında yine ihtiyar Shooter dağıtacak.
Qu'est-ce qui t'arrive?
Derdin nedir Shooter?
C'est moi qui vais shooter.
- Ben geçeyim mi efendim? - Bu takımda penaltıları ben atarım.
Je lui ai demandé : "Pourquoi commencer à se shooter, quand on sait ce que ça va donner?" II a dit : "Je préfère être junkie plutôt que rien du tout." Vous comprenez?
Ona, "Sonunun ne olduğunu bile bile, bir insan eroine neden başlar?" diye sorduğumda, bana, "Bir hiç olacağıma, keş olurum" dedi.
un shooter de médicament froid.
ilaçlı bir shot.
Ecoute, Demi-Portion, je pourrais te shooter ïici a...
Dinle, ufaklık, sana buradan bir tekme atarsam...
Alors, se shooter avec une substance stockée par le cerveau... qui agit sur le noyau de la cellule, ce n'est pas dangereux?
Test edilmemiş bir madde alıyorsunuz, bu beyne ulaşıyor ve... hücrelerin çekirdeğini etkiliyor ; sizce bunlar tehlikeli değil mi?
Wilbur "Shooter" Flatch, Norman Dale, notre entraîneur.
Wilbur "Vurucu" Flatch, bu Norman Dale, yeni antrenörümüz.