Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Siléncé
Siléncé Çeviri Türkçe
12,347 parallel translation
Silence, garçon.
Sessiz ol, oğlum.
Dr Maddy Larson, vous avez le droit de garder le silence.
- Dr. Maddy Larson, sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Silence.
Sakin ol.
Silence, insecte!
Sessiz ol, böcek!
Parler pour rien dire est pire que le silence.
Bocalama sessizlikten daha beterdir.
silence.
Sessizlik.
Silence.
Sessizlik.
Je savais donc que briser le silence signifiait la confrontation avec les Blancs de la ville.
Yani biliyordum ki, sessizliği bozmak orada yaşayan beyazlarla karşı karşıya gelmekti.
Monsieur, ils sont venus en silence.
Efendim.
Nathan James, nous passons en silence radio.
Nathan James, telsiz susmasına gidiyoruz.
Négatif équipe Vautour. Pas de silence radio.
Olumsuz akbaba, iletişimi kaybetmeyin.
Je répète, pas de silence radio.
Tekrar ediyorum ; iletişimi kaybetmeyin.
Silence radio pendant 30 minutes
30 dakika telsiz susması.
Durant ce voyage, il doit découvrir, seul et en silence, qui il est vraiment.
O yolculukta, dinginlik ve sessizlikte, gerçekte kim olduğunu, bulması gerek.
Silence.
Sessiz ol.
"Bonne nuit, toi vieille dame qui murmure le silence."
"İyi geceler fısıldayan yaşlı bayan"
Ne prends pas ce silence comme un "non".
Sessizliği bir hayır olarak algılama.
Silence.
Karar.
C'est silence radio.
Telsiz sessizliğindeler.
Silence, silence...
Şişt! Sus, sus bakayım.
Ça remplit le silence bizarre après avoir possiblement endommagé irrémédiablement une amitié par votre faute.
İlişki şovunu saatlerce dinlemek zorunda kalmanın en iyi yanı muhtemelen kendi ilişkimi onarılamaz bir şekilde bozduktan sonraki sessizliği bir şekilde doldurmasıdır.
Je déduis de ton silence brusque que soit tu as une petite attaque soit Sarah est entrée.
Aniden susmandan anladığım kadarıyla ya felç geçirdin ya da Sarah içeri girdi.
C'est la semaine prochaine quand il n'y a rien à part le silence.
Gelecek hafta geride sessizlikten başka bir şey kalmadığında gelecek.
Silence bizarre.
- Garip sessizlik.
Regarde ce que notre silence a rapporté.
Bak çenelerimizi kapalı tutmak bizi ne hale getirdi.
Silence radio et soudain il recommençait à m'envoyer des messages.
Sonra birden mail atmaya başladı.
Vous avez le droit de garder le silence.
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Les antennes relais de la ville sont cassés, d'où le silence de Sophia.
Büyük ihtimalle tüm şehirdeki vericilerin bozulması yüzündendir çünkü Sophia mesajıma daha cevap vermedi.
- Silence!
- Ben katil değilim.
Vous avez le droit de garder le silence
Sessiz kalma hakkına sah...
Vous avez le droit de garder le silence.
Sessiz kalma hakkına sahipsin.
- Silence, Jerome.
- Sessiz ol Jerome.
Maintenant le public est complètement passée sous silence, dans l'expectative. Le rideau se lève...
Şimdi müzik durdu perdeler havalandı.
Tu as le droit de garder le silence.
Susma hakkına sahipsin.
Detective Gordon, le silence!
Dedektif Gordon, sessiz olun! - Gordon!
Le silence me rend triste.
Sessizlik beni üzüyor.
Et si on allait dans un bar pour boire en silence?
Neden bir bara gidip sessizlik içinde bir şeyler içmiyoruz?
Alors, on boit en silence?
Sessizlik içinde içelim mi?
Le chant du silence
# Sessizce bir şarkı #
Peut-être un avertissement de garder silence, comme "boucle-la".
Peki ağızdaki çorap ne? Sessiz kalıp konuşmama için bir tür uyarı olabilir.
Silence dans la salle!
Mahkemede sessizlik!
Trancher la gorge est une manière symbolique de les réduire au silence.
Boğaz kesme kurbanları susturmanın sembolik bir şekli.
Silence, mon cher.
Kes sesini tatlım.
Silence.
Kes sesini.
Vous avez le droit de garder le silence.
Tutuklusun. Sessiz kalma ve cevap vermeme hakkına sahipsin
Vous restez assis dans un silence contemplatif?
Derin düşüncelerle dolu bir sessizlik içerisinde öylece oturuyor musunuz yoksa?
Mon génie remplit la pièce en ce moment même, essayant de trouver un moyen d'arriver à moi, mais je ne peux pas le laisser arriver parce que je n'arrive pas à trouver le silence parce qu'un idiot de résident n'arrête pas de me parler!
Dahice fikirlerim odanın içinde dolaşıp kendilerini bana göstermek için uygun bir yol arıyorlar ama bir türlü bulamıyorlar. Çünkü sessiz bir ortam sağlayamıyorum! Aptal bir asistan sürekli konuşup duruyor!
On peut rouler en silence pendant un moment?
Biraz sessiz gitsek sıkıntı olur mu?
Vous avez le droit de garder le silence.
Ya da sürahindeki buz parçaları erimeden işte!
Juge Knowles a tout fait pour me réduire au silence.
Judge Knowles görev sınırını aşarak beni susturdu.
M. Fleck, est-il vrai que Xenstar vous a offert une pension conséquente - en échange de votre silence?
Bay Fleck, Xenstar'ın sessiz kalmanız şartıyla size yüklü bir emekli maaşı verdiği doğru mu?