Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Sta
Sta Çeviri Türkçe
2,940 parallel translation
Il commence un nouveau capital en Mai.
Mayısta fon başlatacak.
J'aimerais parler de Rasta Monsta, et du manque de respect à la communauté que vous démontrez à chaque vente.
Bak, seninle Rasta Monsta'yı ve yaptığın her bir satışta Karayip topluluğuna gösterdiğin duyarsızlığı konuşmak istiyorum.
Il a eu quatre ans en mai.
- Mayısta dördüne girdi. İkizler burcu.
On a été emmenés en bus et placés dans la cellule du tribunal.
Cezaevinden çıkışta birlikte bekletildik. Yargıç önüne ilk çıkışımızdan önce de yan yana bekledik.
Il apparaît, au terme d'une quête héroïque... à celui qui est passé... de l'autre côté.
Ama sadece kahramanca bir arayışta olanlara görünüyor. Ve öteki tarafa ulaşanlara.
Je m'ouvre au terme
Kapanışta Açılırım
On se verra sur la piste.
Yarışta görüşürüz.
Elle fera la différence dans cette course.
Toprak bu yarışta dengeyi kurmak için düşünüldü.
À l'extérieur?
- Dışta mı?
Flash McQueen a raté sa course.
Şimşek McQuenn yarışta fena bocaladı.
Quelle place m'attribueriez-vous?
Beni bu yarışta nerede görüyorsunuz?
Je te récupère à la sortie. "
Çıkışta buluşalım.
On se souviendra de moi dans chaque regard, chaque odeur, chaque larme versée pour l'éternité.
Sonsuzluk için olan her bakışta, kokuda ve gözyaşında hatırlanacağım.
pour en faire un don anonyme à la fondation "Sauvez les océans".
Ve o zaman "Okyanusları Kurtaralım" kuruluşu adı altında bağışta bulundun.
Voulez-vous dire à votre employeur que mon père, le Dr Dalrymple, a promis de faire un don important à notre maison, vendredi? J'irai lui porter l'argent.
Patronuna babam Dr. Dalrymple'ın cuma günü bu eve büyük bir bağışta bulunacağını ve parayı ona kendim getireceğimi söyler misin?
Il ne manquera pas de faire une donation à la Fondation des veuves et orphelins.
Savaş Dulu ve Yetimleri Fonu'na cömert bir bağışta bulunacak.
Je l'ai eu entre les deux yeux.
İlk atışta işini bitirdim.
[Caractères spéciaux : apparence normale au premier coup d'œil ] [ Truc préféré : boule noire]
Tip : İlk bakışta aşırı normal görüntü Sevdiği şey ; Siyah top
- Rendez-vous a la fac.
- Olur. - Çıkışta buluşalım.
Difficile de les distinguer.
Ilk bakışta ayırt etmek zor, değil mi?
7 et 11 au premier jeté gagne.
İlk atışta 7 ve 11 kazanan numaralardır.
2, 3, 12 perdent au premier jeté.
2, 3 ve 12 ilk atışta kaybeder.
L'Union des fournisseurs de matériel médical vient de faire un généreux don pour la campagne de réélection du sénateur.
Tıbbî Sağlık Gereçleri Kurumu, Senatörün seçim kampanyasına büyük bir bağışta bulunmuş.
Viens à notre grande ouverture.
Büyük açılışta burada ol.
Mesdames et messieurs, Birch est encore debout sur sa planche.
Bayanlar ve Beyler, Malina Birch tekrar şahlandı yarışta.
Tu devrais pas commencer par : "Yeah, les enfants noirs."
Bence açılışta "Yaşasın, siyah çocuklar!" dememelisin.
Je crois que la première a suffi.
İlk atışta vurduğundan eminim.
Je savais qu'elle le remarquerait.
Sana ilk bakışta anlar demiştim.
Et si au lieu de nous engueuler inutilement, on répétait notre duo?
Boş yere tartışmak yerine, bağışta söyleyeceğimiz düeti prova etmeye ne dersin?
Poignard Rose, tu as échoué pour perturber la soirée des délaissés. Tu l'as financée en entier.
Pembe Hançer, "bir ihmal gecesini" mahvetmemekle kalmayıp bağışta bulundun.
En fait, tu étais le seul donateur.
Hatta tek bağışta bulunan sendin.
Ou quand il sort ou entre.
Ya da giriş veya çıkışta yakalamak.
Venez me parler après.
Çıkışta yanıma gel.
Quand on a commencé les recherches pour ce livre, on a vu qu'on n'était pas les seuls.
Bu kitabın kopyalarını aradığımızı duyurduğumuzda bu arayışta yalnız olmadığımızı öğrendik.
Etes-vous bonne au tir?
- Atışta ne kadar iyisin?
- Trois. Du 9 mm ou du calibre 380, à vue d'œil.
İlk bakışta 9 mm. veya 0.380 gibi görünüyordu.
Rien n'aidera Karen dans cette campagne.
O yarışta Karen'a yardımcı olamazdın.
Bien, je ne crois pas aux preum's et aux coups de foudre ou à l'amour ou aux meilleurs amis ou à faire des choses.
Hak iddia etmeye, ilk bakışta aşka, aşka, en iyi arkadaşlara ya da bir şeyler yapmaya inanmam.
C'est pas la Nascar.
- Yarışta mısın ki?
Je vais aller faire quelque chose de gentil.
Şimdi gidip kibarlık dolu bir davranışta bulunacağım.
Ouais, euh...
Çıkışta çekeyim demeyin.
150 millions de chiffre d'affaires, pas de fantaisie.
Sahtesi olmadan satışta 150 milyon dolar.
Parfois je sens que je suis destiné à bosser dans une boîte de pub, ou dans la vente.
Bazen Dandik bir reklam şirketinde çalışmak benim kaderim gibi geliyor. - Ya da satışta.
- C'est en solde, là.
Şu an satışta.
- Ça l'était pas quand je l'ai acheté!
Ben aldığımda satışta değildi ama!
Sun Quan ne pourra s'empêcher de prendre part à la bataille.
Bu kara kışta hangi din ne fark eder.
Je m'ouvre au terme
Kapanışta açılırım.
Majesté, la ressemblance est frappante.
Kumandan, ilk bakışta benzerlik çok çarpıcı.
Après la représentation, je traversais le parc jusqu'à ma voiture, et je chantonnais.
Çıkışta arabama doğru ilerlerken bir yandan da mırıldanıyordum.
Je sens ça très vite.
- Bir bakışta notunu veririm ben adamın.
Elle n'était même pas soldée. Regardez-moi ça.
Satışta bile değildi.