Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Standard
Standard Çeviri Türkçe
2,060 parallel translation
Je ne peux pas appliquer une autre justice pour les gens riches.
Zengin insanlar için farklı bir adalet standardı
C'est la procédure standard.
Bu standart uygulamadır.
99 % des gens sur Terre au physique standard, ne pourraient pas.
Vasat görünüşlü vatandaşların % 99'u bunu başaramıyor, Kaplumbağa.
Donc, on a l'approche... standard, celle-là.
Emniyet için bu var elimizde. Bu da benzer bir yaklaşım.
C'est quoi, la norme?
Endüstrinin standardı ne, bu arada?
Épilation pubienne standard.
Standart... kasık budama.
J'organise chaque mois une partie de poker à la demande d'un de... mes plus gros clients.
Bakın, bu pistte her ay düzenlenen bir poker oyununa ev sahipliği yapıyorum bazı yüksek standard müşterilerim için.
Le système de l'étalon-or était en vigueur.
Ve altın standardına uyuyorduk.
Nixon refusa de payer en or malgré l'étalon en vigueur, car les États-Unis n'avaient pas assez de stock.
Nixon bunu reddetti hatta bizi altın standardından çıkardı çünkü borcu altın olarak ödeyemeyeceğini biliyordu. O kadar altınımız yoktu.
Très rapidement, le pétrole est devenu la nouvelle référence.
Ve bunun ardından çabucak petrol standardına geçtik.
Le dollar est devenu la monnaie de référence du pétrole.
Böylece bir anda dolar altın standardından petrol standardına geçti.
Winthrow est le directeur du groupe "Standard Electronics".
Winthrow, Standard Elektronik'in Genel Müdürü.
C'est l'une des principales holdings, Winthrow est aux commandes.
Standard'a ait şirketlerden birisi. Yönetim kurulunda Winthrow da var.
Des hommes comme le Secrétaire à la Défense, Ellery Shipley, Des hommes comme le PDG de Standard Electronics, Jasper Winthrow.
Eski Savunma Bakanı Ellery Shipley ve Standard Elektronik Genel Müdürü Jasper Winthrow gibi.
Mettez la sécurité standard, équipe trois.
Standart güvenlik, 3. takım.
Nous avons les ressources et la technologie le permettant au minimum avec la possibilité d'élever les standards de vie si haut que les gens dans le future regarderont en arrière notre civilisation d'aujourd'hui et seront bouche bée de voir à quel point notre société était primitive et immature.
En azından bunu sağlayacak, ve hatta hayat standardını, gelecekteki insanlar dönüp baktıklarında, ne kadar ilkel hayatlar yaşadığımıza alık alık bakmalarına sebep olacak kadar bol kaynaklara sahibiz. Venüs projesinin amacı
Nous n'avons jamais donné aux scientifiques le problème de concevoir une société qui éliminerait les tâches fastidieuses et monotones, qui éliminerait les accidents de transport, qui permettrait aux gens d'accéder à une haut standard de vie.
Bilim adamlarına asla şöyle bir görev verilmedi ; Sıkıcı ve monoton işleri, ortadan kaldıracak, ulaşımdaki kazaları ortadan kaldıracak, insanlara yüksek yaşam standartları sağlayacak, yiyeceklerimizdeki zehirleri ortadan kaldıracak bize temiz ve verimli bir biçimde enerji sağlayacak kaynaklara sahip bir toplumu nasıl tasarlardınız?
Elle pourrait être utilisé pou améliorer la qualité de vie de tous.
Bu herkesin hayat standardını yükseltmek için kullanılabilir.
- Améliorez la vie du peuple!
- Halkın yaşam standardını artırmak!
On vous rappelle que notre émission est diffusée en partie grâce à Coca-Cola, "Délicieux et rafraîchissant", et à Standard Motor Gasoline.
Unutmayın ki programımızın size ulaşmasını "Nefis ve serinletici" Coca-Cola ile Standard Motor Gasoline sağlamaktadır.
- 10m sur 4, standard.
- 10 metreye 4 metre. Standart.
Ici le standard. Puis-je vous aider?
Santral size nasıl yardımcı olabilirim?
Vous avez une période de blocage standard.
- Satış yasağı ne kadar? - Standart, 180 gün.
Après avoir eu un aperçu de cette soirée... il est évident que l'hôtel casino de Tae Sung est loin d'être à la hauteur de votre réputation.
Bu geceki etkinliğe dikkat ettim de Tae Sung otel kumarhanesi, sizin uluslararası standardınıza uymuyor.
- Mon seul but, c'est d'améliorer la qualité de vie de la population de Passaic.
Bak sadece Passaic'ta yaşayanların hayat standardını yükseltmek istiyorum. Hepsi bu.
Je m'appelle Ray Harr / s du Standard d'Aiken.
- Ben Aiken Standard gazetesinden Ray Harris.
Les meilleurs doivent résister à une force de plus de 4-G dans une course standard.
İyi sürücüler normal bir yarışta 4G gücüne dayanabilmeleri gerekmektedir.
Doctrine standard quand j'étais môme.
Hadi ama, cocukken ogretilen standart doktrin bu...
Rotation standard.
Standart rotasyon.
L'appel est passé par le standard de la Maison Blanche.
Beyaz Saray santralından doğrudan bağlandı.
- Un plus un... - * Charlotte est demandée au standard!
Kasapta bir olay oldu.
C'est fait pour imiter un flux d'appel comme le standard du fournisseur.
Aramayı telefon idaresinden geliyormuş gibi gösterecek.
T'as une belle vie ici, Cheaver.
Hayat standardın yüksekmiş, Cheaver.
Mais on a des critères...
Ama bizim standardımız...
Le standard est surchargé.
Telefon santrali yoğundur.
Starbuck peine à aligner assez de Vipers pour former une CAP standard.
Normal devriye için Starbuck uçak çıkarmakta zorlanıyor.
Ce que la culture voit comme sexe standard et régulier.
Geleneksel seks. Kültürün standart kabul ettiği ya da düzenli seks.
Mais Brown est un soldat paresseux, il avait des résultats en dessous de la moyenne aux tests d'aptitude et il n'est pas qualifié pour un poste de spécialiste des ressources humaines.
Ama Brown tembel asker. Yetenek sınavından standardın altında puan aldı. İnsan kaynakları uzmanlığı için de yetersiz.
Dispositif de localisation standard.
Standart takip cihazı.
Non, ce n'était pas une vache standard.
Normal bir inek değildi.
Dès maintenant, grâce à notre système supérieur nous avons le plus haut niveau de vie du monde.
Şu anki üstün nitelikli düzenimiz bile bizlere, dünyadaki en yüksek yaşam standardını sağlıyor.
Un Creutzfeldt-Jakob standard tue en plusieurs mois mais cette souche tue plus rapidement.
Standart CJD bir kaç ay içinde öldürür, bu yapı daha çabuk öldürür.
Je me suis promis, et surtout, j'ai promis au monde, de ne jamais sortir une version qui ne satisfasse pas nos critères de ouah.
Kendi kendime hatta dünyaya bir söz verdim yeni sürümünü çıkartmayacağım dedim "Vay be" dedirtecek en yüksek standardı yakalamak için.
Lisez plutôt le Standard.
Neden The Standard'ı denemiyorsun?
Veck, six types en formation standard, comme prévu.
Veck, senin de dediğin gibi, standart birlikte altı adam var.
Ce n'est pas le matériel standard.
Standart malzeme değil.
Il est 3h45 à l'Est. Je parle pas du fuseau horaire standard, mais du fuseau horaire d'Eddie le Ouf.
Şimdi E.S.T'de saat 3 : 45 ve ben standart doğu saatinden bahsetmiyorum.
Et la vidéo, une procédure standard.
Görüntü almanın sıradan bir işlem olduğunu söyledim.
- Un EEI.
- Standard olmayan patlayıcılar.
En prenant une laisse standard de 1m20, celui qui a traîné la victime, mesure au plus 1m63.
Bir tasma kayışı 120 cm. ise kurbanı sürükleyen, en fazla 1.65 santimmiş.
Sur un clavier standard, il y a plus de 3000 mots qu'on peut taper de la seule main gauche.
Standart bir klavyede, sadece sol elle tuşlara bakmadan 3000'in üzerinde kelime yazılabilir.