Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Starbucks
Starbucks Çeviri Türkçe
454 parallel translation
On est comme les Ingalls. Nous aussi on aimerait bien que la crise s'arrête.
"Sibirya`da bir Starbucks" lafı duyuyorum.
Pour une raison ou une autre, j'étais parmi les 50 invités à un dîner auquel le président Bush et la première dame allaient assister.
Tamam, şimdi sizi sarhoş bir milyarderin Sibirya`daki Starbucks maceralarına götürüyoruz. Affedersiniz.
Nous étions étrangement parvenus à échanger nos avis.
Kahvemizin fiyatı zaten bir milyar dolar. Burası Starbucks.
Où est mon café finement moulu du Kenya?
- Starbucks'tan aldığım Kenya kahvesi nerede?
Ce matin, c'était une caissière.
Sabah da Starbucks'taki kasiyere bağırdın...
Je t'ai servi un expresso.
Sana bir espresso servisi yaptım Starbucks'ta. Espresso.
"Boutique de Disques de Dave le Dingue." C'est un Starbucks maintenant, Larry.
"Çılgın Dave'in Kayıt Stüdyosu." Orası şu an Starbucks, Larry.
Non, c'est un Starbucks, aussi.
Hayır, orası da Starbucks.
J'en ai marre qu'on vienne me voir pour un diagnostic chez Starbucks.
Starbucks kuyruğunda milletin teşhis koymamı istemesinden bıktım.
Il y a un bistro sympa près d'ici.
Üç blok aşağıda Starbucks var.
Starbucks.
Starbucks.
L'intérêt des Starbucks... est de permettre aux indécis chroniques... de prendre six décisions rien que pour s'acheter un café.
Kahvehanelerin amacı karar veremeyenlerin bir kahve almak için altı karar vermesini sağlamaktır.
Dans 5 min, la boutique devient un Starbucks.
- Kulağımı deldirmek istiyorum. Biran önce yaptırsan iyi olur çocuk.
Allez chez Starbucks.
Starbucks'a gitmeni istiyoruz.
Allez chez Starbucks, je veux que vous preniez du cafe.
Starbucks'a git, ve biraz kahve getir.
Allez chez Starbucks et prenez du cafe.
Starbucks'a git ve kahve getir.
La planète Starbucks.
Starbucks Gezegeni.
Denfer, il y a plusieurs années... nous avons investit dans une petite compagnie de café basée à Seattle Aujourd'hui, Starbucks propose du café de première qualité... à un prix abordable.
Seattle-merkezli bir kahve şirketine yatırım yaptık. Bugün Starbucks birinci kalite kahve sunuyor... ulaşılabilir fiyatlara.
Dé-licieux! Si nous consacrons nos ressources... sur Starbucks et non sur un empire diabolique... nous pouvons multiplier nos bénéfices par cinq.
Lezzetli! Eğer kaynaklarımızı... Kötülük imparatorluklarından Starbucks'a yönlendirirsek...
Les cafés devenaient des parkings à poussettes.
Starbucks resmen çocuk arabası otoparkı olur.
Joué par le gars qui a demandé à son collègue du Starbucks s'il avait 2 mamelons pour 10 cents?
Baş rollerinde de iş arkadaşlarının iki meme ucunu görmek için 10 cent verecek biri mi var?
J'en ai vu trois garées devant un café aujourd'hui.
Bugün Starbucks dışında bunlardan 3 tane gördüm.
Bon, je vais aller me prendre un café mangue quelque part.
Tamam, Starbucks'a gidip bir Mango Grande alacağım.
Plus deux scones aux myrtilles avec granulés... et votre spécial maison.
Üzerinde şeker serpili iki yabanmersinli kek bir de Starbucks derleme CD.
- On s'est rencontrés au Starbucks.
Starbucks'ta tanıştık.
Pas dans le même.
Aynı Starbucks'ta değildik.
On s'est aperçus dans deux Starbucks situés l'un en face de l'autre, et Hamilton a eu le courage de traverser un jour... et de m'aborder.
Caddenin iki yanındaki farklı Starbucks'larda birbirimizi görüyorduk. Bir gün Hamilton cesaretini topladı, karşıya geçip bana yaklaştı.
Je t'avais déjà vue à la fac de droit. Je savais qu'un jour, je serais dans un Starbucks, et que tu serais dans l'autre.
Bazen ben bir Starbucks'ta, sen diğerinde oluyordun.
Je me suis dit que je devrais aller à ce Starbucks, et que tu serais dans l'autre.
Bir dahaki hafta sonu diğerine gidiyordum, bu sefer sen öbüründe oluyordun. Şimdi kulağa aptalca geliyor.
On va parfois au Starbucks, le week-end, on prend un catalogue L. L. Bean.
Bazen hafta sonları Starbucks'a gideriz. Yanımıza L.L. Bean katalogunu alırız.
" Alex s'est fait virer du café.
" Xander Starbucks'tan kovuldu.
Je suis allé au Starbucks, ils l'ont pas.
Starbucks'a gittim, orada yoktu.
- Non, on va boire un café.
- Hayır, Starbucks'a gidiyoruz.
Exactement comme les franchises Starbucks, mais en version sexy.
Tıpkı Starbucks şubesi gibi, ama seksi.
Grace, je dois toujours te consoler chaque fois que la dame du Starbucks me donne un supplément mousse.
Grace, Starbucks'daki Kadın Kahveme her ekstra köpük koyduğunda seni intihardan döndürüyorum.
Et les promoteurs immobiliers... veulent le racheter pour 3 millions. Le monde entier va devenir Gap et Starbucks, pas vrai?
Bir çok şirket burası için ona 3 milyon dolar vermeye hazır.
Ouais, parce que je gagne $ 8.00 de l'heure chez Starbucks.
Evet, çünkü Starbucks'ta saati $ 8'a çalışıyorum.
Je vais à Starbucks prendre un café.
Starbucks'a gidip kahve alacağım.
- Starbucks?
- Starbucks mı?
Adora, si on me demande, je suis à Starbucks.
Adora, eğer birisi beni sorarsa, Starbucks'a gidiyorum!
Moi et mon pote Phil, on a trouvé ton scénar chez Starbucks.
Ben ve dostum Phil az önce senaryonu Starbucks'ta bulduk.
- Cafés.
- Starbucks'ta.
J'avais envie d'aller boire un café.
Starbucks'a gidecektim.
Mes petites et précieuses madeleines avec un Mocha de chez Starbucks.
Starbucks'ın çikolata soslu kahvesine batırılmış deniz kabuğu şeklindeki kurabiyeler.
Bel endroit, en effet, mais, uh, pas de Starbucks.
Harika bir yer ama hiç şehir ışığı yok.
Pourquoi on irait pas au café, se boire un cappuccino, et on ferait la causette?
Baksana, niye bir Starbucks'a gidip kapuçino içerek dedikodu yapmıyoruz?
Max, Han a dit non, et nous avons besoin de cette machine à cappuccino pour notre magasin si on veut un jour rivaliser avec le Starbucks au coin de la rue ou l'autre coin, ou l'autre coin.
Max, Han hayır diyor. Eğer köşedeki Starbucks'la yarışacaksak kapuçino makinesine kendi dükkânımız için ihtiyacımız var. Ya da öbür köşedekiyle yarışacaksak...
Mais on avait la même machine quand je travaillais à Starbucks.
Ama Starbucks'ta çalışırken aynı makineden bizde de vardı.
Non, je ne vais pas travailler pour Starbucks.
Hayır, Starbucks'ta çalışmayacağım.
C'était au Starbucks.
Starbucks.
Il est plein aux as.
Bütün dünya Gap ve Starbucks'la dolacak ha? - Zenginmiş.