English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Supreme

Supreme Çeviri Türkçe

124 parallel translation
Ils avaient atteint de reels sommets... mais alors qu'ils etaient a la veille d'une decouverte supreme... qui aurait couronne toute leur histoire... cette race semi-divine disparut en une nuit.
Ulaştıkları yükseklikleri. Ama sonra, görünüşe göre tüm tarihlerini zirveye çıkaracak çok büyük bir başarının eşiğindeyken bu mükemmel ırk bir gecede yok olmuş.
La société Supreme Optical And Medical Supply l'a confirmé.
Supreme Optical and Medical Supply Company, caddenin üç blok aşağısında. Onu teyit ettiler.
COUR SUPREME DE MANHATTAN JEUDI 1 4 JUIN
MANHATTAN YÜKSEK MAHKEMESİ 14 HAZİRAN PERŞEMBE
La Cour Suprême ne s'abaissera jamais à donner raison à Flynt.
Supreme Court, Flynt lehine karar vermeyecektir.
Laissez-moi vous aider, George Washington, je vous en prie.
Janey olmaz. O erkeklerle Supreme Court hazırlayacak.
- Une Cutlass Supreme blanche.
- Beyaz Cutlass Supreme.
Oui, j'entends les Supremes.
Arkadan Supreme sesi geliyor.
"Soul Man Suprême" Sam Fryer.
"Soul Man Supreme" Sam Fryer.
Ce n'était pas l'amour supreme.
Onlarınki çağın aşkı değildi.
COUR SUPREME MARDI 21 SEPTEMBRE
YARGITAY DURUŞMA BÖLÜM 16 21 EYLÜL SALI
COUR SUPREME
Yargıtay.
COUR SUPREME MERCREDI 29 SEPTEMBRE
Yargıtay Mahkeme Salonu 67 29 Eylül Çarşamba
- "Cour suprême de merde"...
Hehehe. Pansy-ass supreme court.
COUR SUPREME VENDREDI 7 AVRIL
Yargıtay, Mahkeme Salonu 80, 7 Nisan Cuma
COUR SUPREME JEUDI 7 OCTOBRE Affaire numéro 99467.
Yargıtay, Mahkeme Salonu 43, 7 Ekim Perşembe 99467 numaralı duruşma.
COUR SUPREME LUNDI 7 FEVRIER
Yargıtay, Mahkeme Salonu 55, 7 Şubat Pazartesi
COUR SUPREME JEUDI 10 FEVRIER
Yargıtay, Mahkeme Salonu 41, 10 Şubat Perşembe
COUR SUPREME, ANNONCE DE LA SENTENCE, VENDREDI 11 FEVRIER
Yargıtay, Hüküm Verme Duruşması 11 Şubat Cuma
COUR SUPREME MARDI 25 AVRIL
Yargıtay, Mahkeme Salonu 20, 25 Nisan Salı - Av.
COUR SUPREME MERCREDI 26 AVRIL
Yargıtay, Mahkeme Salonu 20, 26 Nisan Çarşamba
COUR SUPREME AUDIENCE DE DEPOSITION
Yargıtay, Mahkeme Salonu 31 İfade Duruşması, 21 Şubat Pazartesi
Alors je nomme Supreme Allah et Poet pour les remplacer au conseil.
Bu yüzden Supreme Allah ve Şair'i mütevelli ilan ediyorum.
Mais Supreme et moi on parlait juste.
Ama Supreme ile sadece konusuyorduk.
Je m'appelle Supreme Allah.
Benim ismim Supreme Allah.
Supreme et moi on s'est mis d'accord.
Benimle Supreme arasinda bir anlasma var.
Kevin Ketchum, alias Supreme Allah.
Kevin Ketchum, diğer adıyla Supreme Allah ;
Mon vrai nom c'est Supreme Allah.
Gerçek ismim Supreme Allah.
- Supreme Allah.
- Supreme Allah.
C'est quoi comme nom, Supreme Allah?
Supreme Allah'da nasıl bir isim?
Supreme Allah, tu te dis musulman.
Supreme Allah, kendine Müslüman diyorsun.
Supreme Allah, c'est quoi son problème à Mondo Browne?
Supreme Allah, Mondo Browne'ın nesi var böyle?
On a trouvé ça sous l'oreiller de Supreme.
Supreme'in yastığının altında bunu bulduk.
Monsieur, malgré mon respect de la hiérarchie à Submarine Suprême et l'admiration que je vous porte, je suis au regret de devoir à nouveau me retirer du monde du sandwich parce qu'en fait, je suis animateur.
Beyefendi, Submarine Supreme " deki yetkinize saygı duyuyorum, güçlü konumunuzu takdir ediyorum, ama üzülerek sandviç sektöründen yine ayrılmak zorunda kalacağım, çünkü ben aslında bir çizgi filmciyim.
N'est-ce pas une sensation supreme? . Gratter votre semelle avec une fourchette.
Çatalla ayakkabının altını kazımak ne kadar harika bir duygu, değil mi?
Augustus, je veux que tu fasses dire à Omar White à l'hôpital qu'il doit achever Supreme Allah.
Augustus, senden Omar White'dan söz almanı istiyorum, hastanede Supreme Allah'ın işini bitirsin.
Va dire à Emerald City que Supreme Allah n'a pas fini.
Emerald City'deki herkese Supreme Allah'ın bitmediğini söyle.
Dis-leur qu'il va revenir et en pleine forme.
Supreme Allah'ın geri döneceğini, daha güçlü olacağını söyle.
- ll se fait appeler Supreme Allah. - C'est ça.
Kendisine Supreme Allah diyor.
Si c'était pas pour Supreme Allah, tu serais pas dans ce fauteuil.
Eğer Supreme Allah olmasaydı, tekerlekli sandalyede olmayacaktın.
Non, c'est une partie de plaisir.
Hayır Supreme, turistik gezi gibi.
J'te le dis, Supreme sait qu'on a buté Shemin et Browne
Sana söylüyorum Supreme Allah Shemin ve Browne'ı bizim öldürdüğümüzü
Eh, Supreme, mon pote.
Supreme, eski dostum.
Pourquoi tu veux tellement voir Supreme Allah quitter ce monde?
Neden dünyayı Supreme Allah'sız görmek konusunda bu kadar heveslisin?
Saviez-vous que Supreme Allah était en prison pour avoir tué le frère de Daniels?
Supreme Allah'ın, Daniel'lerin kardeşini vurduğu için hapiste olduğunu biliyor muydun?
On t'a vu fraterniser avec Supreme Allah.
Supreme Allah'la ortaklık yaparken görüldün.
Supreme.
Supreme.
APRÈS TOUT, C'EST VOUS LE CHEF SUPRÊME DES FORCES ARMÉES.
Herşeye rağmen, ordunun en üst düzey komutanı sizsiniz.
SALUT, REYNE ASOHYXYA, MAYTRESSE SUPRÊME DE L'UINYVERS!
Selam, Kraliçe Asfeksi, Kainatın En Yüce Kadını.
SALUT, REYNE ASOHYXYA, MAYTRESSE SUPRÊME DE L'UNYVERS!
Selam, Kraliçe Asfeksi, Kainatın En Yüce Kadını.
- UN AMOUR SUPRÊME - JOHN COLTRANE
John Coltrane
Mais dans L'Heure Suprême, l'amour nie la mort elle-même. L'HEURE SUPRÊME FRANK BORZAGE, 1927
İki filmde de Janet Gaynor oynamıştır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]