Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Surprisé
Surprisé Çeviri Türkçe
17,720 parallel translation
quelle surprise!
Ne büyük sürpriz.
On dit que la surprise réduit la douleur.
Sürpriz olursa daha az acı verdiğini söylerler.
Tu me prendras plus par surprise.
Artık bana sinsice yaklaşamayacaksın.
Je suis surprise, car j'ignorais que tu avais un enfant.
Buna şaşırdım çünkü bir çocuğunun olduğunu bilmiyordum.
Surprise!
Sürpriz!
- Oui, belle surprise.
- Evet, güzel bir sürpriz.
J'ai une surprise pour vous. Vous serez vraiment heureuses.
Hepinize sizi çok heyecanlandıracağını düşündüğüm bir sürprizim var.
Michelle, quelle surprise.
Michelle, bu ne sürpriz.
Alors, surprise!
Yani sürpriz!
Je suis surprise que ça n'ai pas eu lieu plus tôt... - mais je suis vraiment désolée.
Aslında daha önce olmadığına şaşırıyorum ama çok üzgünüm.
Une semaine dans un paradis tropical... avec deux bons vivants, et surprise, encore frangins?
Bir haftalık tropikal cennet tatili... hem de eğlenmeyi bilen, okumuş, kültürlü iki kardeşle.
Vous seriez surprise comme ils sont stupides.
O kadar aptallar ki, şaşarsınız.
Je sais que tu veux vraiment y aller... alors j'avais pris ces billets pour te faire une surprise.
Çok istediğini biliyordum... o yüzden sana sürpriz yapmak istedim.
Surprise.
Sürpriz.
Vous allez être surprise.
Öğreteyim size.
Gideon Grey. Quelle surprise!
Gideon Gri, kimleri görüyorum.
Te faire une surprise.
Sana sürpriz olsun diye.
Clark l'avait fait envoyer ici pour te faire une surprise.
Clark bunu buraya yollatmıştı, sana sürpriz yapabilmek için.
Vous avez eu l'air surprise.
Şaşırmış göründüğünüzü, söylemeliyim.
Vous n'étiez pas trop surprise, j'espère.
Umarım çok şaşırmamışsınızdır.
- Mr. DeCourcy, quelle surprise!
Mr. DeCourcy, sizi görmek ne büyük süpriz.
Quelle bonne surprise!
Ne büyük süpriz.
Surprise, surprise, surprise.
Sürpriz, Sürpriz, Sürpriz.
J'ai entendu dire qu'elle en a eu marre d'attendre, elle a perdu la foi, elle a souhaité partir, et surprise, l'œil l'a permis.
Bekleyip durmaktan çok sıkılmış. Umudunu kaybetmiş ve bir çıkış yolu istemiş Göz de bunu ona vermiş.
Hé! Si tu veux un conseil pour tes techniques de surprise.
Şaşırtma tekniğinle ilgili ufak bir ipucu vereyim...
l'élément de surprise.
Tüm etkili, şaşırtıcı malzemelerden yoksun.
Une surprise pour tout le monde.
Herkes çok şaşırdı.
Bon, on a une petite surprise.
Güzel bir sürprizimiz var.
Il y avait une petite surprise.
Bir sürpriz oldu.
La vie est un combat, avec de jolies petites surprises qui vous donnent envie de continuer, malgré toutes les emmerdes, jusqu'à la jolie petite surprise d'après.
Hayat güzel sürprizlerle dolu bir mücadele. Bütün o pisliğe rağmen insan ayakta kalmak, bir sonraki sürprize kavuşmak istiyor.
J'espérais autre chose du test de confirmation, surprise!
İkinci testin farklı çıkacağımı umuyordu, ama sonra... Sürpriz.
Surprise!
Sürpriz.
J'ai régler l'autopilot pour qu'il retourne chez notre cher voisin avec une surprise en prime lorsqu'il passera la barrière holographique.
Otopilotu dostumuza gitmesi için ayarladım. Yanında kamuflaj duvarı için de küçük bir sürpriz var.
C'est une surprise.
Bir sürpriz.
Si vous avez bien révisé, vous n'aurez pas de surprise.
Eğer ödevlerinizi yaptıysanız bir sürpriz yaşamazsınız.
- Ecoute, je suis une surprise pour vous.
- Senin için bir süprizim var
J'ai une surprise pour toi, fiston.
Sana bir sürprizim var, oğlum.
Surprise!
Şimdi, bir süper sürprizimiz var.
J'en ai conclu qu'il connaissait son agresseur. Et qu'il avait été pris par surprise.
Bu beni onun saldırganını bildiğine, ve ona sürpriz olduğuna inandırdı.
Quelle surprise!
Bunun geldiğini görmedim.
C'est très bien. Je suis pas surprise du tout.
Sorun değil, şaşırtmadı.
Ouais, je sais que t'es pas surprise. Tu sais ce qui est pas très bien?
Ben şaşırtmadığını biliyorum ama sen buradaki sorunu bilmiyorsun.
La visite surprise du secrétaire de la défense, Donald Rumsfeld.
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi.
Tu n'aimes pas ma surprise?
Sürprizimi sevmediniz mi?
Pour aller où? - Surprise!
Sürpriz.
En voilà une surprise...
İşte şimdi şaşırtıcı.
Quelle surprise!
Morse?
L'Assemblée nordique a été totalement surprise.
İskandinav kovanı hazırlıksız yakalandı.
Pour Kamla, la surprise du retour de son fils était "comme un coup de tonnerre", et le bonheur dans son c ur était "aussi profond que l'océan".
Kamla oğlunun dönüşüne yıldırım çarpmış gibi şaşırdığını ve mutluluğunun bir okyanus kadar derin olduğunu söyledi.
Ça doit être une vraie surprise.
Büyük bir süpriz olmalı.
Ces procédures des tribunaux sont classifiées, ce qui signifie, surprise...
Ve bu mahkeme işlemleri gizlidir ki, bunun anlamı...