Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Suspect
Suspect Çeviri Türkçe
10,565 parallel translation
Nous utilisons un nanopore technique de séquence, on place le capteur d'ADN et on devrait savoir si le suspect est Zoric dans 6.2 secondes.
Nanopor sıralama yöntemini kullanıyoruz DNA'yı ayrıştırmaya hazırladıktan sonra 6.2 saniye içinde şüpheli Zoric mi değil mi anlamamız lazım.
Gardez une distance entre votre suspect et vous.
Kendinle şüpheli arasında biraz mesafe bırak.
Votre suspect vient du 21 éme siècle Anne Bonny.
Şüpheliniz 21. yüzyılın Anne Bonny'si.
Tu as un suspect?
Şüpheliniz var mı?
Notre suspect a disparu.
Şüphelimiz kayıp durumda.
Il a pu penser qu'un os brisé était plus suspect qu'un os manquant.
Belki de kırık bir dil kemiğinin hiç bulunamamasından daha şüphe çekeceğini düşünmüştür.
Ce n'est pas inhabituel qu'un inspecteur se méfie d'un suspect.
Bir polis dedektifinin şüpheliye karşı ağzı sıkı olması olağandır.
- Ok, alors on a quoi? - Un suspect.
- Tamam, elimizde ne var?
Vous ne pensiez tout de même pas que vous pourriez avoir le premier suspect comme dans "21 Jump Street"?
Baş şüphelimize "Liseli Polisler" filmindeki gibi yaklaşmadınız değil mi?
Tout de même, Dr Lillstrom est un suspect.
Bu arada, Dr. Lillstrom bir şüpheli.
Je dirais à la sécurité d'ouvrir un œil pour n'importe quoi de suspect, mais c'est calme.
Güvenliğe şüpheli durumlara karşı gözlerini açık tutmalarını söylerim ama burası oldukça sakin.
Entourez le suspect!
Şüphelinin etrafını sarın!
C'est un peu suspect.
- Bak bu biraz şüpheli bir durum.
Ça ne semblerait pas suspect si quelqu'un les observe, mais... ça déclencherait la caméra.
İzleyen varsa, şüpheli görünmez ama... Ama demiryolu kameralarını çalıştırır.
Il était en dehors des radars jusqu'en 2013 quand il est devenu suspect dans un double homicide à Bali.
O sırada Bali'deki bir çifte cinayette olası şüpheli olmuş.
Brian ne nous a pas juste donné une pièce de l'arme du crime, il nous a aussi donné un suspect.
Brian bize cinayet silahını vermekle kalmadı, bir şüpheli de göstermiş oldu.
Tu as trouvé un suspect.
Şüphelini bulmuşsun.
Chacun d'eux pourrait être notre suspect.
Oradaki herkes, şüpheli olabilir yani.
C'est le même endroit où notre suspect, Charles Oakman, travaillait.
Burası şüphelimiz Charles Oakman'nında çalıştığı yerdi.
Ce n'est pas un suspect?
O adam şupheli değil mi?
- Mais il pourrait être un suspect.
- Ama bir şupheli olabilir.
Le suspect a dû prendre Bahni par le bras et peu probable qu'il aurait risqué de la blesser en public.
Şupheli muhtemelen Bahni'ye sarılıp yurudu ve umumi yerde ona zarar verecek riske girmezdi.
La police m'a informé qu'ils avaient un suspect en garde à vue.
Polis bir şüpheliyi gözaltına aldığını söyledi.
La présence du suspect ici pourrait provoquer plus de violence.
Şüphelinin burada olması şiddet eylemlerini arttırabilir.
C'est du genre affaires, mais décontracté ça dit, "Je ne suis pas un suspect."
İş kadını gibi ama ben şüpheli değilim diye de haykırıyor bir yandan.
L'époux est toujours notre suspect numéro 1.
- Eşi hâlâ ana şüpheli.
Le suspect est l'agent spécial Elizabeth Keen.
Şüphelinin adı Ajan Elizabeth Keen.
Les agents sur place nous ont aussi transmis un disque dur qu'ils ont trouvé dans l'appartement du suspect.
Ayrıca olay yerindeki ajanlar.. .. şüphelinin dairesinde bir sabit disk buldular.
Très bien, nous avons une nouvelle mission... Trouver où notre suspect pourrait vendre une Rolls-Royce haut de gamme.
Pekala, yenib ir görevimiz var... şüphelimizin lüks Rolls-Royce'unu nerede satabileceğini öğreneceğiz.
Son nom est Tyler Kaheaku, et il est suspect pour le meurtre de votre mari.
Kim ki? Tamam, adı Tyler Kaheaku, kendisi kocanızın cinayetindeki şüpheli.
Donc le suspect a un lieu secondaire sécurisé où les retenir captifs.
Yani şüpheli onları esir tuttuğu ikinci bir mekana sahip.
Tous deux ont croisé le suspect, il veut leur faire payer.
İkisi tarafından aldatıldı ve bedelini ödetiyor.
Si la vengeance est le mobile du suspect, il pourrait déjà être mort.
Şüphelinin amacı intikamsa çoktan ölmüş olabilir.
Ça témoigne de la confiance du suspect.
Şüpheli kendine güveniyor.
Le mobile du suspect peut être lié au travail, pas personnel.
Belki şüphelinin motivasyonu kişisel değil işle alakalıdır.
Le suspect a pu utiliser un taser.
Şüpheli bir şok tabancası kullanıyor olabilir.
Le suspect connaissait donc leur emploi du temps.
Şüpheli programlarını biliyor olmalı.
Le fait que le suspect intensifie son mode de torture pourrait signifier sa frustration.
Şüpheli işkenceyi arttırdığına göre sinirleniyor olabilir.
Ils ont pu fermer les yeux sur un truc affectant le suspect.
Kurbanlar şüpheliyi etkileyen bir şeyi görmezden geldi.
Ce suspect voulait que Steve anticipe et soit témoin de sa torture.
Şüpheli Steven'ın kendi işkencesini bekleyip görmesini istedi.
Le suspect n'a pas enlevé Steven ici.
Şüpheli Steven'ı buradan kaçırmamış.
Le suspect a dû l'intercepter entre ici et le travail.
O halde şüpheli eviyle işi arasında onu durdurmuş olmalı.
Pensez-y, le suspect attend, attaque la victime à une intersection puis repart dans leur voiture.
Bir düşünün, şüpheli saklanmış bekliyor. Kavşakta dururken saldırıyor ve arabalarıyla gidiyor.
Il est mort avant que le suspect en ait fini.
Şüpheli işini bitiremeden öldü.
Le suspect qu'on recherche est un inquisiteur sadique, donc faire souffrir l'excite sexuellement et mentalement afin de soutirer des infos.
Aradığımız şüpheli sadist bir engizitör, yani bilgi almak adına acı verip cinsel ve duygusal açıdan tahrik oluyor.
Le suspect jouit du fait que ses victimes résistent.
Kurbanların direnmesi şüpheliye zevk veriyor.
Ce suspect exerce un pouvoir et contrôle sur ses victimes, leur rendant impuissants jusqu'à ce qu'il ait ce qu'il attend d'eux.
Şüpheli kurbanlara güç uygulayıp onları kontrol ediyor, onları istediğini alana dek tamamen çaresiz hale getiriyor.
Vu la quantité de travail et l'effort qu'il met dans la torture de ses victimes, une raison personnelle doit pousser le suspect à agir.
Kurbanlarına işkence etmek için harcadığı çabaya bakarsak şüpheliyi bu işe iten derin bir kişisel sebep olmalı.
Nous avons aucun moyen de communication avec le suspect?
- Faille bağlantı kurduk mu?
Tu as trouvé un suspect?
- Hiç şüpheli buldun mu?
Le croque mort est un suspect, Bones.
Şüphelimiz cenazeci Bones.