Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Sû
Sû Çeviri Türkçe
321,930 parallel translation
Il va sûrement troncher sa nouvelle copine.
Muhtemelen şu yeni kız arkadaşına çakmaya gidiyordur, değil mi?
Et il y a ce couple asiatique avant nous.
Ayrıca şu Uzak Doğulu çift bizden önde.
Ensuite, applique la règle des trois T :
İkinci olarak, şu andan itibaren üç Y'den vazgeçme.
Je suis locataire.
Şu anda kirada oturuyorum.
On a dressé une liste de célébrités. Tu vois?
Şu ünlü listelerinden yaptık.
- De l'eau?
- Sadece su içsem olur mu?
Faut rester hydraté.
Bolca su mu içiyorsun?
Il couche peut-être avec une femme en ce moment.
Belki şu anda Tanya diye bir kadınla yatıyor.
Chef Jeff est dans les locaux!
Şef Jeff şu anda burada!
- L'enfoiré.
- Şu puşta bak.
Il m'a révélé une info inédite et intéressante dont je dois parler maintenant, Jeff.
İlginç haberler verdi. Şu anda bunları belirtmem gerekiyor Jeff.
Dégage ce clown de là, Raven.
Şu palyaçoyu buradan defet Raven.
Elle... Tu y crois, à ces conneries?
Şu siktiğimin olayına inanabiliyor musun?
Je suis mal à l'aise, là.
Şu anda çok gerildim.
J'ai su que vous étiez revenu.
Şehire geri döndüğünü duydum.
Aujourd'hui, je me représente moi.
Şu an, kendimi temsil ediyorum.
Repas et eau vous seront distribués dès que vous aurez été reçus.
İşleminiz tamamlandığında yiyecek ve su karneleriniz dağıtılacak.
Kattegat a beaucoup changé en quelques années, elle est grande et florissante et, à l'évidence, c'est la plus prospère des places commerciales de Norvège.
Kattegat son birkaç yılda çok değişti. Büyüdü ve gelişti. Her bakımdan şu anda Norveç'in en büyük ve en zengin ticaret merkezi.
Je n'ai bu que de l'eau, pendant que toi, tu buvais du vin.
Ben sadece su içiyordum oysa sen şarap içiyordun.
Si j'avais su, je n'aurais pas été si grossier.
Bilseydim kabalık etmezdim.
Rien d'autre ne compte, femme.
Şu an başka hiçbir şeyin önemi yok kadın.
Mais le point est... Vous m'avez dit vous attendre et me marier quand je deviens très... Important.
Ama mesele şu ki bana benimle evlenmek için bekleyeceğini söylemiştin eğer ben çok önemli biri olursam.
Je vais m'inscrire sur Tweeter.
Şu Twitter denen şeye üye oldum.
Tu peux écrire ce que tu penses, comme : "J'aime les pizzas" ou "Je mange une pizza" ou même "Les pizzas, c'est trop bon."
İstediğini "pizzayı seviyorum" ya da "şu an pizza alıyorum" hatta "pizza harikadır." şeklinde paylaşabiliyorsun.
Speedy, t'as un truc assez puissant pour fermer ça?
Speedy, şu şeyi kapatmak için yüksek bir şeyin var mı?
Contrôle ce truc, Beetle, ou je le ferai à ta place.
Kontrol altına al şu şeyi, böcek yoksa ben senin yerine alırım.
Au moins, essaie de faire comme si tu tenais ton parasite, Beetle!
Hiç değilse şu şeyi kontrol altına almaya çalışıyor gibi davranıyorsun, böcek.
J'essaie juste d'éviter Changellin.
Sadece şu yeşil fasülyeden kaçmaya çalışıyordum.
Consuela, donne-moi ce gâteau!
Consuela, ver bana şu pastayı!
Arrête de te tracasser, Mayhem.
Bırak şu endişeni, Mayhem.
Regardez qui voilà.
Bak sen şu cehenneme fırlattığıma.
Mais je suis pas en danger.
Ama şu an tehlikede değilim. Hatta hiç.
On est pas là pour le moment.
Şu an evde değiliz.
Starfire ne nous écoute pas, mec, elle est en train de se coiffer.
Starfire'ın bunu dinlemesi imkansız, adamım, o kesin şu an saçlarını tarıyordur.
Si j'avais su, je t'aurais aussi pris un café.
Burada olduğunu bilmiyordum. Sana kahve getirirdim.
- Mais maintenant, c'est constant.
- Ama şu an sürekli var gibi.
Je viens de comprendre!
Şimdi anlıyorum. Şu an anladım!
La réussite, les belles maisons dans lesquelles vous vivez, les meubles design qui remplissent ces maisons, le travail que font vos parents pour payer tout ça, ce sont des décisions du passé qui dictent votre présent.
Yaşadığınız güzel evlerin, o evlerdeki tasarımcı mobilyaların, bütün bunları ödemek için ailelerinizin yaptığı işlerin o başarısı, bunlar geçmişte alınan kararların şu an yaptıklarınızı belirlemesidir.
Pas d'assurance-vie, de plan de retraite, il vit, libre, dans le présent.
Hayat sigortası poliçesi yok, emeklilik planı yok, şu an engelsiz bir şekilde yaşıyor.
Elle va dans un centre de développement personnel.
O şu kişisel dönüşüm merkezine gidiyor.
Où en es-tu au niveau logement, pour l'instant?
Şu anki barınma durumun nedir?
Je suis ce qu'on appelle... en transit, pour le moment.
Sanırım şu an "evden eve geziyorum" dediğiniz durumdayım.
Ils ont tous l'air très confortables.
Şu an hepsi bana rahat görünüyor.
- T'es dans un état lamentable.
- Şu hâline bak. Bok gibisin dostum.
J'ai vraiment pas la tête à faire ça.
Bak, şu an gerçekten de havamda değilim.
Mais j'ai dû m'absenter un moment, alors, si vous pouviez me donner son numéro...
Ama olay şu ki bir anlığına dışarı çıkmıştım, bu yüzden bana onun numarasını verebilirseniz...
Je suis en train de casser la baraque, Rosa.
Şu an gerçekten ortalığın tozunu attırıyorum Rosa.
Trop de personnes laissent des événements du passé nuire à ce qu'ils font dans le présent.
Gerçek şu ki bir çoğumuz geçmişte yaşanan olayların şu an yaptıklarımızı gölgelemesine izin veririz.
Je voulais pas continuer à t'appeler, mais je suis vraiment bourré, là.
Seni bu şekilde arayıp durmak istemiyorum ama şu an gerçekten çok sarhoşum.
Je suis vraiment bourré.
Şu an gerçekten çok sarhoşum.
- Il est au terrain de golf Penmar.
- Evet. Şu an Penmar'da.