Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Tane
Tane Çeviri Türkçe
61,424 parallel translation
Oh, en voilà un autre.
Bir tane daha geldi.
Tu vas en avoir une.
Bir tane alacaksın.
J'ai quelques SMS ici.
Birkaç tane mesaj gelmiş.
Mais nous avons quelques pistes.
Ama yine de bir kaç tane ipucumuz var.
Vous pouvez en avoir deux.
-... serbest bırakacaksın. - İki tane.
Soyons mignon et mélangez-en un autre, d'accord?
Cici çocuk ol ve bir tane daha hazırla.
Une seule.
Sadece bir tane.
Il y a six pièces pour sept.
Yediniz için toplam altı tane para var.
L'écran contient 64 zéros et uns.
Bu ekranda 64 tane sıfır ve bir var.
Deux!
İki tane!
Il y en a deux dans cette zone... Là et là.
Bölgede iki tane var... şura ve şura.
Il m'en prépare un chaque matin.
Bana her sabah bir tane yapıyor.
Tu en as vu deux.
- Fasa fiso. Zaten İki tane izledin.
Et j'ai une fusée éclairante dans ma boîte à gants. Attention!
- Torpido gözümde bir tane yol fişeği var.
J'en ai une dans ma boîte à gants.
Torpidomda bir tane olacaktı.
La vache, je vois double?
Vay anasını, iki tane mi o?
Pourquoi tu n'irais pas devant, avec Tim. Quand vous trouvez un beau sapin, vous revenez ici, et Ralph et moi allons manger.
Bak ne diyeceğim Gergin Genco, Tim'le ikiniz ağaç aramaya gidin güzel bir tane bulduğunuzda dönersiniz, biz de Ralph'la bir şeyler atıştıralım.
Si tu en veux un autre, je serai content d'en commander un quand on rentrera.
Başka bir masa istersen döndüğümüzde seve seve yeni bir tane satın alırım.
J'ai vu les trois gars que nous connaissons se préparer, et les deux qui viennent d'arriver.
- Bildiğimiz üçünün hazırlandığını gördüm ve iki tane de şimdi ortaya çıktı.
La semaine dernière, j'avais deux petites amies sublimes dont j'étais dingue.
Bir hafta önce ne güzel iki tane kız arkadaşım vardı.
Ça n'a rien donné.
Bir tane bile bulamadık.
Il y en a un juste derrière vous.
Tam ayaklarının arkasında bir tane var da ondan.
Une à chaque cheville, et une au milieu.
Hey bileğine birer tane, bir tane de ortaya.
Mme Rodriguez veut une centaine de ballons.
Bayan Rodriguez yüz tane balon şişirilmesini istedi.
Il n'y a qu'un seul bon prof par niveau.
Bak, her sene sadece bir tane iyi öğretmen olur.
D'accord, donc trois choses.
- Evet. Peki, üç tane daha söyle.
Alors on va devoir en faire un.
O zaman bir tane yapmak zorundayız.
Tu sais combien de tuyaux sont arrivés depuis l'escapade d'Eva Salinas?
Eva Salinas'ın aptallığından sonra kaç tane ihbar geldi biliyor musun?
Je t'en paye un autre?
Bir tane daha ısmarlayabilir miyim?
Mais il ne suffit pas.
Ama bir tane yeterli değil.
Avez-vous pas? Dans toutes mes années, jamais.
Onca yıldır tek bir tane bile.
Nous en avons un.
Hey! Elimizde bir tane var.
Tout le monde en a un.
- Ou, adamım. - Evet. Herkese bir tane var.
Moi aussi j'en ai un.
Bir tane de ben aldım.
Hamer et ses hommes vont cribler de plus de 130 balles leur voiture à 9 heures.
Hamer ve adamları Bonnie ve Clyde'ın arabasına 130 tane kurşun sıkmışlardı, sabah 9'da.
J'aimerais en trouver un pour ma... jolie... copine.
Ben de bir tane almak isterim... bebek yüzlüme.
Et combien de Melissa as-tu trouvé?
- Peki. Kaç tane Melissa buldun peki?
Attendez, j'ai déjà vu une de ces voitures.
Durun biraz, bu arabalardan bir tane daha önce de görmüştüm.
La première ébauche a été établie par le Congrès en 1789. Il reste 14 copies originales écrites à la main.
Aslen 1789'da Kongre tarafından taslağı çıkarıldı ve şimdi 14 tane el yazması kopyası bulunuyor.
Mais pourquoi quatre parachutes?
Ama neden dört tane paraşüt?
Ils ne frappent jamais seuls.
Bir tane varsa bir sürü vardır.
À quoi bon amener d'autres...?
Bir tane daha getirmenin ne yararı...
Écoutez, si on n'en a pas un à ce moment précis, nous pourrions avoir une urgence qui pourrait vous faire fermer!
Rica ediyorum, eğer hemen bir tane daha bulamazsak sizi sonsuza dek kapatacak bir zaruret ile karşılaşabiliriz.
Envoyez une 2e part.
İki tane olsun.
Combien de créatures enflammées sortent de roches?
- Taştan çıktı! Taştan çıkan kaç tane dört bacaklı alevli yaratık var?
J'ai accepté un Chasseur de Trolls humain et le petit grassouillet qui le soutient.
Bir tane Trol Avcısı insanı kabul ettim tombul olanın da destek için kalmasına izin verdim.
Et imagine si t'avais six yeux.
Evet. Bir de altı tane gözün olduğunu düşün.
J'ai bu dix boissons énergisantes. Je tiendrai le coup!
Tam on tane enerji içeceği içtim, bütün gece dayanabilirim.
Et il ne peut y en avoir qu'un.
Ve sadece bir tane olabilir.
- Mille pirouettes...
- Bin tane dönüş.
Deux.
İki tane var.