Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Tapas
Tapas Çeviri Türkçe
160 parallel translation
"Quand le vin est tiré, il faut le boire!"
Anlamı, tapasını açtığın şarabı, bitirmek zorundasın.
Millionnaire tue sa femme avec un bouchon de champagne.
Playboy, eşini şampanya tapasıyla öldürdü.
C'est l'alimentation en énergie.
Bu da bir EPS güç tapası.
Un détonateur.
Dinamit tapası.
Je servais la pizza la plus chaude...
Çünkü çok iyi acı tapas yaparım.
- S'il y a un bouton.
- Dinamit tapası olabilir.
Vous désirez autre chose à boire ou à grignoter? Mini-pizzas, crevettes, tapas?
Beyler, biraz daha içecek alır mısınız... ya da atıştıracak birşeyler- - mini pizzalar, karides cipsi, ya da fajita?
Ce robinet à bière date du début du siècle et semble n'avoir jamais été lavé.
Bu beyefendinin bira tapasının geçmişi yüzyılın başlarına kadar uzanıyor ve açıkçası hiç yıkanmamış gibi duruyor.
Tapas et sangria?
Tapas ve Sangria mı?
J'ai lu un article sur les tapas dans le magazine d'Oprah,
"O", Oprah'ın dergisinde piknikte tapas ( İspanyol yemeği ) hakkında bi'şey okumuştum,
- Je t'ai dit que je faisais des tapas.
- Sana tapas yaptığımı söylemiştim.
Des tapas dans le parc...
Parkta tapas.
Je veux aussi vous inviter à une petite fête post-hopper.
Ve ayrıca silo sonrası bir tapas partisi düzenliyorum.
Le bouchon et la bombe portent des marques dont l'orientation et l'étendue font penser à des pinces-étau.
Bombanın tapasında alet izleri var. İzlerin yönüne ve dağılımına bakılırsa pense ya da İngiliz anahtarı olabilir.
La chaleur de lamorce brûle les empreintes.
Ateşleme tapasının ısısı izleri yakmış.
Sauf que celle-ci nest pas passée par le canon.
Bu doğru, yalnız bu mermi namludan geçmediği için kullanılmamış. Ateşleme tapası muhtemelen nem yüzünden çalışmadı.
Je le sais parce que lhumidité a endommagé lamorce.
Bunu bilme nedenim de,.. ... rutubetin ateşleme tapasının çalışmamasına sebep olması.
J'adore les tapas qu'ils y font.
İndirim vakitlerine bayıIırım.
Ou un verre de Chardonnay dans un bar à tapas.
Yada senin dediğin gibi, bir Tapas Bar'da yudumladığın bir bardak Chardonny.
Cependant, il y a eu un petit quiproquo, car Barbara pensait qu'il l'emmenait manger des tapas dans le West-End.
Nasılsa işler karıştı. Babara onun kendisini bir ispanyol barına götürdüğünü sandı.
De plus, Glenn, le benjamin de Gail, travaille dans le bâtiment. Lors de son dernier job, des protections de détonateurs ont disparu.
Sadece bu değil, Gail'in küçük kardeşi Glenn inşaat işinde çalışıyor ve son işinde, şirkette iki düzine dinamit tapası kaybolmuş.
Et j'ai réalisé que "tapas" sonne pareil que "topless".
Sonra farkettim ki "Üsler" kelimesi "Üstsüz" e çok benziyor.
D'abord des chips et un apéritif, puis des assiettes de saucisse, des tapas, quatre salades, des olives et des petites portions de fruits de mer.
Önce cips, çerez gibi şeylerle midelerini doldurup sonra soğuk, sonra da sıcak et veriyoruz. Ayrıca dört dörtlük salata zeytinyağlı ve kıyılmış deniz mahsulü.
Tapas et mauvais vin espagnol, si ça te dis.
İspanyol mezeleriyle kötü İspanyol şarabı içmeye gideceğiz.
Avec l'intonation et tout. Dans un resto à tapas, il aime pas partager.
Oluşan çekime ve tüm hepsine rağmen bir tapas restoranında, paylaşmayı sevmiyor.
C'est quoi tapas?
"Tapas" da ne demek?
Tu sais, des tapas,
Bilirsin, "tapas"...
- Les tapas? Ils savent?
- Tapas yüzünden mi?
On m'a parlé de tapas avariées.
Kötü tapas yüzünden olduğunu duydum.
- Des tapas.
İspanyol mezesi!
- J'adore les tapas.
İspanyol mezelerine bayılırım.
Tu attaches la cuillère.
Üzerine tapasını.
Il y a des traces de fulminate de mercure, d'azoture de sodium et de tetryl sur les bouteilles.
Maddenin üstünde civa fülminatı, sodyum azit ve tetril izleri vardı. - Dinamit tapası.
Il y a des tapas à la cuisine?
Tapas mutfakta mı?
T'es un tapas avec une moustache... avec des doigts en frites... des spaghettis comme cheveux... des yeux comme des boules de chewing-gum... des jambes comme du réglisse...
Sen bıyıklı bir taquito'ya benziyorsun... patates kızartması parmaklar... spagetti saç... sakızdan gözbebekleri... meyankökü bacaklar...
J'ai envie de tapas. Ça te dit?
Tapas yemeğe ne dersin?
Le resto de tapas du centre.
- Merkezdeki tapas barından.
On servira des tapas et des sushis.
Tapa ve suşi servis edeceğiz.
C'est un détonateur.
Bu bir dinamit tapası ( ateşleyici ).
Tu n'as jamais été capable de ne pas nous ignorer... comme tu ne peux pas ignorer les bars à tapas ou la lutte pour nains.
Bizi görmezden gelmek senin karşı koyamadığın bir şey, kendin pişir kendin ye yeri gibi yada deve güreşi
Oh, des tapas.
Tapas, ha?
On dit "tapas".
Burası Tapas.
Je pensais tapas, mais pourquoi pas un grec.
Tapas * düşünüyordum. Ama Yunanca konuşabilirim.
Oh, on m'a parlé d'un resto à tapas qui est dans la zone blanche.
Biri bana beyaz bölgede bulunan ufak bir mekândan bahsetmişti.
Tapas et ambiance. "
Şapka ve Keyif Sapları. "
Donc, il peut y avoir des tapas...
Sanırım Tapas * olacak... * ç.n : İspanyol mutfağına özgü meze ve hafif yiyecekler
Du flamenco, des tapas... - Y muchas cosas.
Yo, flamenko ve Tapas olacak... ve daha pek çok şey.
"Flamenco, tapas y muchas cosas", un nom génial.
"Flamenko, Tapas ve daha pek çok şey". Harika isim!
Viens voir ce qui arrive aux animaux sans foyer.
Tamam, ama içimdeki ayının kıç tapasıyla sorunu olduğunu söylemeliyim. Yeter.
- Xylocaïne et cale-dent.
ısırma tapası Biraz daha uyuşturucu sprey, Charlie.
T'as quoi, comme tapas?
Çerezlik ne var?