Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Tente
Tente Çeviri Türkçe
11,316 parallel translation
M. Stewart, on tente notre chance.
Bay Stewart, - biz zarı atacağız. - Ah.
Je vais te montrer ta tente.
Sana çadırını göstereyim.
Je tente tous les jours d'oublier ce moment.
Her gün o anımı silmeye çalışıyorum.
Je tente de me pardonner.
Kendimi affetmeye çalışıyorum.
Je tente d'oublier.
Unutmaya çalışıyorum.
C'est la tente d'Arthur.
Arthur'un çadırı.
On tente de déménager une nouvelle espèce de dragon. Je pensais qu'on s'en sortirait, mais on a besoin de toi.
Yeni bir tür ejderhanın yerini değiştirmeye çalışıyoruz ve bu işle başa çıkabiliriz sanmıştım ama yardımın gerçekten işimize yarayabilir.
S'il meurt, aucun de nous ne le trouvera, pas avant qu'un autre assassin tente de l'utiliser contre toi.
Eğer Lucien ölürse onu hiçbirimiz bulamayız ta ki başka bir suikastçı sana karşı kullanmayı deneyene kadar.
SETI, NORAD, et chaque télé sur cette planète Tente de montrer à cette créature ce que l'humanité a...
SETI, NORAD ve dünyadaki her yayıncı bu varlığa, insanlığın neleri olduğunu göstermeye çalışıyor.
Il tente de se battre contre la voiture, mais la voiture semble l'emporter.
Araba ile savaşmaya çalışıyor, ancak araba üstün durumda gibi.
- Je tente ma chance.
- Bu riski göze alacağım.
Nous étions inquiets que During tente quelque chose Ă la derniĂ ¨ re minute il n'a pas été trĂ ¨ s coopératif dans le passé.
Düring'in son anda bir şeyler çevireceğinden endişelendik. Geçmişte pek işbirliği yapan biri değildi.
Oui, j'ai une tente.
Evet, çadırım vardı.
Mais peu importe combien je tente ou comment dur je me pousse, Je continue à courir dans le même problème.
Ne kadar çok denersem deneyeyim ne kadar çok kendimi zorlarsam zorlayayım sürekli aynı sorunla uğraşıp duruyorum.
A moins que tu veuilles redécorer ta jolie tente avec son cerveau, je te suggère de poser ton arme.
Çadırını onun beyni ile dekore etmek istemiyorsan. Silahını bırakmanı öneririm.
Tente d'être lesbienne en 1900.
1900'lerde gey olmayı dene bir de.
Je parlais du plan où on tente de capturer un hérétique puissant qui préférerait notre mort.
Hayır. Ölmemizi isteyen güçlü bir asiyi yakalamaya çalışacağımız planı diyorum. Kolay.
Quoi, tu ne trouverais pas ça étrange que je tente de contacter ma fiancée morte depuis des mois?
Yani sen aylardır ölü olan nişanlımla konuşmaya çalışmamın garip olduğunu düşünmeyecektin?
Je tente de trouver comment m'introduire dans ma satanée maison.
- Kendi evime nasıl gireceğimi düşünüyorum sadece.
Avez-vous jamais entendu l'histoire de l'homme qui tente de tuer le vampire au cours d'une partie de billard?
Eğer duymadım mı adam hikayesi O havuzun bir oyun sırasında vampiri öldürmeye çalışır?
Je tente d'échapper, mais à la place, Je finis par tuer la personne que je l'aime le plus.
Ben kaçmaya çalışıyorum, ama bunun yerine, Ben insanı öldürme sonuna kadar Ben en çok seviyorum.
Ça me tente bien, un peu de Ti Qu Bien Cho.
Sanırım biraz da "Ben Çıtır Çıtır Yerim Seni Ho" sipariş edeceğim.
Elle tente de te piéger. Mais c'est ma sœur.
- Seni kandırmaya çalışıyor.
J'étais bénévole à la tente des technologies.
Teknoloji çadırında gönüllü oldum.
Je vais tenté de trouver ma place la mienne.
Ben de sadece kendime ait yerler bulacağım.
On a tenté notre chance, et ça n'a pas marché.
Şansımızı denedik ve işimize yaramadı.
Les capacités en sommeil d'Hewitt ont dû être activées lorsque nous avons tenté la fusion.
Hewitt'in pasif yetenekleri birleşme denememizde tetiklenmiş olmalı.
Je vous offre la vengeance sur un ennemi juré qui a tenté de mettre fin à votre vie.
Bir zamanlar seni öldürmeye çalışan düşmanından intikam alma fırsatı veriyorum.
Dites-moi ce que vous avez tenté de passer en fraude. Un artefact.
- Gümrükten ne kaçırmaya çalıştın?
Bien tenté.
İyi denemeydi, kardo.
J'ai tenté de contacter mon officier traitant en Mère Russie, mais je n'y arrive pas et... j'ignore si j'y arriverai.
Komaya girmeden önce bir KGB casusuydum. Anavatan Rusya'daki kontağıma ulaşmaya çalışıyorum ama olmuyor, ve ulaşabilecek miyim bilmiyorum.
Elle a tenté de voler une élection.
Bir seçimi çalmaya çalıştı.
Bien tenté.
- İyi denemeydi.
L'homme qui a tenté de te tuer bosse pour les renseignements russes.
Seni öldürmeye çalışan adam Rus İstihbaratı için çalışıyordu.
Bien tenté, Allison.
İyi deneme Allison.
On a tenté d'extraire de l'ADN mais...
DNA'sını çıkarmaya çalıştık ama...
Puis elle a essayé de tuer un membre de ma famille de sang-froid et a tenté de l'incinérer amour de ma vie.
Sonra da soğukkanlılıkla ailemden birini öldürmeye çalıştı sonra da hayatımın aşkını yakıp kül etmeye çalıştı.
Tenté par un coma éveillé?
Hiç gözünüz açık uyudunuz mu?
Tu as tenté.
Bir kumar oynadın.
Et j'ai tenté de lui faire du bouche à bouche.
Sunî teneffüs yapmaya çalıştım.
Le Prince Héritier est un nouvel homme depuis qu'on a tenté de l'assassiner
Suikast girişiminden bu yana Veliaht Prens değişti.
Quelqu'un a tenté de s'approcher, vous mettant mal à l'aise?
Yakınlaşmaya çalışan ve rahatsızlık veren biri var mıydı?
Mais c'est de la folie. Dana a tenté...
- Ama delilik bu.
Selon M. Adkins, Isaac a tenté de le tuer hier soir.
Bay Adkins'e göre Isaac dün gece onu öldürmeye çalışmış.
Son propre garde du corps a tenté de le tuer?
Kendi koruması mı öldürmeye çalışmış?
Au monastère, on a tenté de comprendre ce qui s'était passé.
Manastırdayken neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
Situés sur le flanc droit, on a tenté de trouver un compromis avec les troupes internes pacifiquement, mais cela a commencé à dégénérer sur le flanc gauche.
Sağ kanatta Özel Birlikler'le barışçıl bir uzlaşma yolu bulmaya çalışıyorduk. Sol kanatta kargaşa çıktı.
J'ai tenté de les dissuader d'y aller, car ils auraient pu y laisser la vie.
Bunu yapmamaları için onları ikna etmeye çalıştım çünkü öldürülebilirlerdi.
Je sais aussi que tu vas être tenté de l'aider à éviter la justice.
Biliyorum. Ayrıca adaletten kaçmasına yardım etmen için ikna edileceksin.
Je t'ai écrit des lettres et tenté d'appeler.
Sana mektuplar yazdım. Aramaya çalıştım.
Ils ont tenté de cramer le lieu, mais les flics les ont attrapés.
Mekanı yakmaya çalışmışlar ama polis onları yakalamış.