Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Timing
Timing Çeviri Türkçe
1,440 parallel translation
Bon timing, non?
Zamanlaması süper, değil mi?
Ça explique le timing de l'appel du tueur.
Katilin seni neden o saatte aradığı anlaşıldı.
Beau timing.
- Zamanlaması iyiydi.
Super timing.
Mükemmel zamanlama.
Timing parfait.
Mükemmel zamanlama.
Timing parfait.
- Hayır!
Mauvais timing ou mauvais goût?
Kötü zamanlama mı, yoksa kötü bir zevk mi? MODE TEKLEDİ!
Je sais que le timing de Serena n'a pas été bon, mais elle m'a pratiquement élevé toutes ces années.
Serena'nın zamanlaması kötüydü, farkındayım ama bunca sene boyunca hep benim yanımdaydı.
Le timing correspond.
Zamanlama uyuyor.
- Le timing correspond.
- Zamanlama uyuyor.
Mon timing est parfait.
Hey, zamanlamam mükemmel!
- Et le timing était impec.
- Söylememi o istedi. - Zamanlaması da kusursuzdu.
Écoute, le timing est parfait.
- Zamanlama bizim için mükemmel.
avec un timing parfait nous frapperonsNsur leur flanc sans prévenir.
Ve sonra, kusursuz zamanlamayla, yandan uyarı bile vermeden vuracağız.
super! Quel timing.
Ne zamanlama ama.
Son timing est un peu suspect.
Zamanlaması beni şüphelendirdi.
Je sais que mon timing est... nul. Alors merci.
Bak, dostum, şu anda zamanlamamın berbat olduğunu biliyorum, o yüzden teşekkürler.
Niveau technique, c'est pas ça, mais le timing est bon.
Hareket pek iyi değildi ama zamanlama güzeldi.
'parce que l'on ma diagnostiqué un anévrisme, et ce serait vraiment le mauvais timing pour se séparer.
Çünkü az önce beynimde anevrizma olduğu teşhisi kondu Zamanlaman çok kötü demek olur bu.
Timing parfait. T'en es sûr?
İki hafta baldızımın yanında Lancaster'da olacaklar.
T'es vraiment le roi du timing, toi.
Zamanlaman müthiş.
Super timing, abruti.
İyi zamanlama kese kağıdı.
Bon timing.
Kusursuz zamanlama.
Mais il y a eu quelques confusions sur le timing.
Ama zamanlamayla ilgili bazı karışıklıklar oldu.
T'es sûr du timing du groupe électrogène?
- Jeneratör konusunda emin misin? - Evet.
Excellent timing.
Gerçekten çok zekice. Zekice bir zamanlama.
Il déjeune à 12 : 00 au même endroit tous les jours. Et celui qui a dressé la liste de ses fréquentations a fait du bon boulot, mais j'y ai ajouté un timing.
Her gün 12'de aynı yerde yemek yiyor sık gittiği yerleri ve bunları ne zaman yaptığını bir liste şeklinde hazırladım.
Parfait timing.
- İyi zamanlama.
Écoute, je suis un peu serrée niveau timing, je pourrais avoir besoin de ton aide.
Vaktim iyice azaldı. Yardımına ihtiyacım olabilir.
Je n'aime pas le timing de tout ça.
Bu işin zamanlaması hoşuma gitmedi.
Il faut être précis dans notre timing.
Zamanlamamız tam olmalı.
Je n'aime pas ce timing.
Bunun zamanlaması hoşuma gitmedi.
Oui je sais le timing n'est pas bon, mais je pensais, tu sais, qu'elle joue dans ce sport le Roller Derby.
Zamanlamanın kötü olduğunu biliyorum ama bunu düşündüm. Bu paten karşılaşmasından pek rahatsız olmadım.
- Il faut penser au timing!
Zamanlaman önemli!
Question de timing.
Zamanlama sorunu.
Vous ne pouviez pas mieux choisir question timing.
Güzel. Gelmek için daha iyi bir zaman seçemezdin.
Nickel, le timing.
Mükemmel zamanlama.
Oui, le timing ne me plaît pas.
-... zamanlar olduğunu biliyorum... - Haklısın. Bunun zamanlamasını hiç sevmedim.
- Dr Rasgotra, parfait timing.
Doktor Rasgotra mükemmel zamanlama.
Dr Rasgotra, parfait timing.
Dr Rasgotra. Mükemmel zamanlama.
Timing parfait.
Harika zamanlama.
On a un drôle de timing tous les deux... la vie et la mort.
Bu bizim için garip bir zamanlama yani hayat ve ölüm.
Je parlais de notre timing.
Zamanlamamızdan bahsediyordum.
Je trouve votre timing suspect.
Zamanlaman bana şüpheli geliyor.
Excellent timing.
Tam vaktinde geldin.
- Un timing parfait.
- Biraz fazla mükemmel.
- Le timing.
Evet.
Timing parfait.
Zamanlaması bir harika.
$ $ $ timing et puis je t'ai rencontré, et c'était mieux que tout ce que je pouvais immaginer.
Tahmin ettiğim her şeyden çok daha harikasın.
Le timing?
Zamanlama derken?
Excellent timing.
İyi zamanlamaydı.