English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Traducteur

Traducteur Çeviri Türkçe

407 parallel translation
L'interprète anglais, Hyndrich Stick, son traducteur personnel, lisait, semble-t-il, un texte préparé.
Hynkel'in özel tercümanı olan İngiliz gazeteci Hanry Stitch, tam konuşma metninin gelmesini bekliyor.
Et avec le traducteur du bureau.
Ve ofisteki çevirmen.
Voyez-vous l'appareil traducteur au-dessus de vous?
Sizinle başınızın üstündeki çeviri cihazı aracılığıyla konuşuyoruz.
Ces casques cachent un appareil traducteur.
Miğferin içinde bir çeviri cihazı var.
Le traducteur électronique a donné... - des résultats étonnants.
Üniversitenin geliştirdiği çeviri cihazı kullanıldı ve sonuçlar şaşırtıcı.
- Traducteur!
- Çevirisi lütfen.
Je suis Buck, le traducteur.
Ben Buck, çevirmenim.
Son traducteur traduira les miens... mais je veux vous demander quelque chose.
Onun da dediklerimi çeviren bir tercümanı olacaktır... ve senden ekstra birşey istiyorum.
Je suis le traducteur du maréchal Nevsky.
Ben de çevirmen Mareşal Nevsky.
Comment êtes-vous devenu traducteur, Buck?
Tercüman olmaya nasıl karar verdin Buck?
Préparez-vous pour transmission sous-marine. Amenez un traducteur.
Sualtı iletişimine hazırlan ve buraya bir tercüman yolla.
Qu'est-ce qui ne va pas? Le traducteur n'arrive pas à saisir le dialogue. La syntaxe ne s'aligne pas.
Enterprise'daki boru tesisatlarında renk kodu ve bir çeşit nomenklatür vardı.
Le traducteur universel de la navette.
Evrensel tercüman mekikte.
Ordinateur traducteur.
Çevirici bilgisayar.
Branchez le traducteur du vaisseau sur la fréquence de communication.
Geminin çeviricisini iletişim kanalına bağla.
- il a un traducteur intégré.
- İçinde yekpare lisan kutusu da var.
J'ajuste mon traducteur.
Bekleyin, lisan kutumu ayarlayayım.
J'ajuste mon traducteur.
Lisan kutumu ayarlasam, iyi olacak.
Ouvrez toutes les fréquences et branchez le traducteur universel.
Teğmen, tüm kanalları açın. Evrensel çeviri bilgisayarına bağlan.
Je préfère travailler sans traducteur, si vous pouvez supporter mon anglais.
Kötü İngilizceme aldırmazsanız çevirmen kullanmak istemiyorum.
Luke, dis à ton oncle d'acheter un traducteur de Bocce.
Amcana söyle, çevirmen bulursa Bocce dilini bilen birini alsın.
Je cherche un traducteur du langage binaire des évaporateurs.
Bana nem buharlaştırıcılarının dilinden anlayacak bir droid lazım.
Il est l'ami et le traducteur du poète anglais John Donne.
... ve bir yazı adamı olarak İngiliz şair John Donne'ın yakın arkadaşı ve tercümanıydı.
Souvent, dans ces grands hôtels, on rencontre des étrangères qui ont besoin d'un traducteur ou d'un guide.
Bu büyük otellerde insan sık sık tercümana ya da bir rehbere ihtiyaç duyabilecek yabancı kadınlara rastlar.
Comme traducteur ou guide?
Çevirmen mi, rehber olarak mı?
Et ce travail que vous faisiez pour les Rheiman, c'était comme traducteur ou comme chauffeur?
Şimdi, Rheiman'lar için yaptığınız iş, çevirmenlik miydi, şoförlük müydü?
On ne peut pas faire venir un traducteur, nom de Dieu?
Bir tane çevirmen alamaz mıydık, tanrı aşkına?
On a besoin d'un traducteur pour lui dire qu'on a besoin d'un traducteur.
Ona bunu söylemek için de bir çevirmen lazım Bir çevirmene ihtiyacımız var.
Mais je suis un bon traducteur et j'améliore même l'original.
Ama iyi bir tercümanımdır ve orjinalini dahi geliştiriyorum.
Chers spectateurs le traducteur... ignorant le polonais le film va se poursuivre en anglais.
ANLATICI : Baylar bayanlar. Anlaşılır olması için filmin kalan kısmında Polonya'ca konuşmayacağız.
Si vous permettez, je me servirai de vos instruments, j'emprunterai un réveil et je fabriquerai un traducteur.
Tek gereken medikal teçhizat ile saatin alarmını kullanarak bize bir tercüman yapmak.
- Le traducteur de grec!
- İste.
C'était notre meilleur traducteur de grec.
En iyi Yunanca çevirmenimizdi.
Dans ce cas, n'est-ce pas lui qui aurait pu tuer le traducteur?
Öyleyse, çevirmeni o öldürmüş olamaz mı?
Où l'érudit traducteur... a-t-il rencontré son anonyme meurtrier?
Şimdi, bilge Yunanca çevirmeni ölümünün bilinmeyen yazarıyla nerede karşılaştı?
- Quelle était l'écritoire du traducteur? - Celle-ci.
- Yunanca çevirmenin masası hangisiydi?
Traducteur?
Çevirmene!
Puis, rongé par le remords, il erra... au désespoir dans le cimetière, où il rencontra le traducteur de grec.
Sonra vicdan azabıyla kahrolup ağlayarak, umutsuzca mezarlıkta dolaşmaya başladı. Orada Yunanca çevirmenine rastladı.
Si j'ai bien déchiffré les instructions du traducteur de grec...
Yunanca çevirmeninin tarifini doğru deşifre ettiysem...
Le traducteur universel va transmettre un message.
Bana Atılgan'ın çocuklarının buraya göre nerede bulunduklarını göster.
Maintenant guerre contre vous. Le traducteur est déconnecté.
Harry, ya bunu hep birlikte yaparız, ya da plan hiçbir işe yaramaz.
M.Burke, un homme de l'ambassade américaine, un homme du ministère de l'Intérieur et traducteur.
Mr. Burke Amerikan elçiliğinden bir adam İçişleri Bakanlığından bir adam ve bir tercüman.
On pourrait modifier le traducteur universel pour rendre possible le dialogue entre eux et nous.
Evrensel tercümanı... onlarla iletişime geçecek şekilde geliştirebiliriz.
Traducteur universel, s'il vous plaît.
Evrensel tercümanı ayarlayın.
Imaginez un traducteur qui a engrangé tout le savoir sur une langue donnée et qui dispose d'une mémoire illimitée qu'on peut à tout moment mettre à l'épreuve!
Bir tercüman düşünün bir dil hakkında her şeyi bilen, bütün sözcükleri sınırsız hafızasında istediği zaman kullanabilen biri.
La prochaine fois, emmène un traducteur!
Oraya bir çevirmenle gitmelisin sana ne dediklerini söyleyebilir.
Entrez vos observations dans le traducteur universel.
Gözlemlerinizi evrensel tercümana girin.
Vous gagneriez plus, comme traducteur.
Bu kadar dil biliyorsan, daha iyi bir iş bulamaz mısın?
Essayez encore le traducteur.
İşe yarayınca, hepsi, " Fikrimiz müthişti.
Traducteur branché.
Çeviri bilgisayarına bağlandı.
peut être ce traducteur.
Sadece 0 ve 1 arasındaki farkı algılayabilen bir cihaz sadece problemler çözmeyebilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]