Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Trás
Trás Çeviri Türkçe
1,112 parallel translation
Hackett, je vous offre une coupe.
Hackett, sana bir saç traşı ısmarlayayım.
ici.
Traş makinesi.
C'est l'after-shave de monsieur Seguin, c'est rigolo.
Bay Seguin'in traş kolonyasını çok tuhaf buluyorum.
Vous avez vu la coiffure de mon fils? .
Oğlumun traşı için sizden hesap sormaya geldim.
savon à barbe, lames de rasoir.
Traş kremleri, jiletler...
Allez vous raser.
Gidin, traş olun.
Rasé comme un bon à rien, cheveux raccourcis avec un coupe-ongles.
Ağdayla traş oldum. Saçımı tırnak makası ile kestim.
Lave-toi la figure!
Yüzünü yıka, arada traş ol.
C'est moi-même qui t'ai rasé. Je m'en souviens très bien.
Saçını ben kendim traş etmiştim.
Je veux construire votre cercueil et je suis venu prendre vos mesures.
Senin tabutun tahtalarını traş ettim, şimdi ölçümleri yapmaya geldim.
T'aurais pu au moins te raser.
Bari traş olsaydın.
Si j'avais pu te raser!
Keşke, seni traş etmeye vaktim olsaydı.
Rase lui-même ses moujiks.
Köylülerin sakallarını traş ediyor.
Tu t'es coupé en te rasant?
Traş olurken mi kestin?
Je voulais t'acheter quelque chose, mais je savais pas ce qui te plairait.
Sana kravat iğnesi veya traş losyonu alacaktım ama hangisini seversin bilemedim.
Et l'after-shave Beast rendra les femmes animales.
Ve Beast traş losyonu kadınları hayvana dönüştürecek.
Je me suis rasé la boule! Fous-moi la paix! Ecoute...
Başımı traş edip Oraya o adamlarla konuşmaya gidiyorum.
La boule à zéro, c'est bonnard pour la baston!
Onlar saçlarını bu yüzden traş ediyor Kavga ederken gözlerini alamazsın
Ils t'ont tondu, Turkey?
Bunun başı Hindi traşımı?
Ouais... ils l'ont tondu.
- Evet o başını traş etti
Si mon chien avait ta gueule en peau de fesse, je lui tondrais le cul, et il marcherait à reculons.
Biliyorsun Joey, Senin gibi yüze sahip olan köpek olsaydı kıçını traş eder ve geri yürümeyi öğrenirdi.
On va commencer par vous couper les tifs.
Başınızı traş ederek başlatmayı düşündüm.
Rasez-vous plutôt le crâne.
Üzerinde kalsın. - Neden sadece başımızı traş etmiyorsun.
J'ai déjà quelque chose cet après-midi.
Traş olacağım. Bu akşam bir işim var.
Ils se rasent même pas!
Tras bile olmuyorlar.
Cette viande a besoin d'être rasée.
Bu eti traş etmeli biraz.
Si j'y faisait ça, je ne pourrais jamais plus me raser sans me cracher dessus, dans la glace!
Onu bırakırsam, aynada yüzüme tükürmeden traş olamam!
Vous êtes-vous rasé?
Traş oldun mu?
Assez tergiversé!
Kesin traşı!
C'est en me rasant.
- Bilmiyor musun? - Traş olurken yüzümü kestim.
Je me sens froid comme une lame de rasoir
Traş bıçağı kadar soğuğum!
Je me lève à 4 h 30, pour me raser.
4.30'da kalkıp, iyice traş olmam lazım.
Coolidge, vous vous rasez avec une hache?
Selam, Coolidge, baltayla traşı denedin mi?
Ce truc est comme une lame de rasoir d'à peu près 5cm de long et il y en a un tous les 5cm
Man : Bu şeyler traş bıçağı gibi- - iki inç uzunluğunda ve ve her biride iki inç uzunluğunda.
Phonoscript, 14 %.
Bu arada, Smith, bazı nedenlerden dolayı traş bıçaklarımı bitirmek zorunda kaldım.
Je reviens de chez le coiffeur où on m'a mis de l'après-rasage.
Çarpıcı bir traş losyonu sürdüler.
- Vous vous êtes rasé, ce matin?
- Bu sabah traş oldunuz mu?
T'as pris du poids, tu dois te raser et tu es trop grand.
Kilo almışsın, traş olmalısın ve çok uzunsun.
On l'a tondu, mais ses cheveux repoussent radioactifs.
O yüzden kafasını traş etmişler şimdi de saçı yanık şekilde uzamaya başlamış.
Vous n'avez pas assez de poil au menton!
Daha traş olacak yaşa bile gelmedin.
- Avec un rasoir électrique?
- Elektrikli traş makinesiyle mi?
J'ai peur de ne pas me reconnaître dans la glace quand je me rase le matin.
Sabah, traş olurken aynadaki adamı tanıyamamaktan korkuyorum.
Phonoscript, 14 %. D'ailleurs, Smith, il semble que je sois à cours de lames de rasoir.
Konuşyaz % 14. Bu arada, Smith, bazı nedenlerden dolayı traş bıçaklarımı bitirmek zorunda kaldım.
Je fais ton cou.
Boynunu traş ediyorum.
Vous n'êtes là ni pour vous faire raser, ni pour vous faire couper les cheveux? C'est vrai.
Sen de kabul edersin ki orada traş olmak ya da saçını kestirmek için oturmuyorsun.
Demande-lui de se raser de plus près, avant de l'embrasser.
Ona iyi geceler öpücüğü vermeden önce traş olsan iyi edersin.
Tu veux te raser?
Traş olmak ister misin?
Je vous rasais.
Sizi traş ediyordum.
L'homme qui m'a appris à me raser, les femmes... à raser les femmes.
O bana traş olmayı öğretti,
Bien sûr que je lui ai parlé.
Kadınları da, traş etmeyi de.
J'ai utilisé quelques litres d'aprés-rasage.
Oo. Evet, traş losyonundan üstüme bir kaç galon döktüm, çok fazla mı olmuş?