Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Tusk
Tusk Çeviri Türkçe
200 parallel translation
Brin Tusk. Et Marat Kobar.
Brin Tusk... ve Marat Kobar...
Tusk.
Nancy.
Ravie de vous rencontrer, Tusk.
Tusk.
Hé, les mecs, c'est Tusk.
Pekala. Çocuklar arayan Tusk.
En payant Tusk pour ta protection, ça n'arriverait pas.
Tusk'a korunmak için para ödersin ve bunlar olmaz.
Non, je ne paie pas Tusk.
Hayır, Tusk'a ödeme yapmayacağım.
C'est pas le territoire de Tusk.
Orası Tusk'ın bölgesi değil.
Qu'est-ce que Tusk a dit?
Tusk ne dedi?
Tusk veut envoyer une fille de l'hôtel à Starkov.
Tusk, Starkov'a bir kız göndermek istiyor.
Tu vois? C'est pour ça que Tusk est qui il est.
İşte bunu anlatmaya çalışıyorum.
Cet homme qui serait intéressé, pourquoi il s'appelle Tusk?
Bu adama neden Tusk ( Fildişi ) dediklerini merak ediyorsundur?
Mais Tusk avait une meilleure idée.
Ama Tusk'ın daha iyi bir fikri var.
Gun, je dois parler à Tusk.
Tusk ile konuşmam gerekiyor.
Tusk m'en donnera 60.
Tusk bana altmış verir.
Ou bien on fait une proposition à Tusk.
Yoksa Tusk ile anlaşma yaparız.
Je sais. Mais appelez Tusk et dites-lui que Shiv est là avec le haricot.
Tusk'ı ara ona Shiv'in geldiğini ve yanında meretin olduğunu söyle.
Mais appelez à la maison et dites à Tusk que M. Plutonium, ce type, là, frappe à sa porte.
Pekala, evi ara ve Tusk'a Bay Plütonyum şu adam, kapının önünde de.
Alors, que faisais-tu à prendre un paquet dans la voiture de Tusk?
Neden Tusk'ın arabasından bir şey aldın?
Non, c'est de la Walrus Tusk.
Hayır.
Il veut prendre Raymond Tusk.
Raymond Tusk'ı istiyor.
Je pense que Raymond Tusk est une idée excitante et audacieuse.
Bence Raymond Tusk, heyecan verici, gözüpek bir fikir.
Plus que vous voulez en savoir sur Raymond Tusk... Les compagnies qu'il contrôle, ses contributions politiques.
Raymond Alan Tusk hakkında bilmek istemeyeceğin kadar çok bilgi... kontrolü altındaki şirketler, politik bağışlar.
Tusk peut s'habiller comme il veut mais je représente la Maison Blanche.
Tusk istiyorsa günlük giyinebilir, ama ben Beyaz Saray'ı temsil ediyorum.
Et demandez à Walter Doyle d'enquêter sur Tusk.
Walter Doyle, Tusk'ı araştırsın.
- Mme Tusk?
- Bayan Tusk?
- M. Tusk, je suis...
- Bay Tusk, ben... - İlk isimlerimizi kullanalım.
Le Président vous a dit que Tusk et lui ne se connaissaient pas?
Başkan size birbirlerini tanımadıklarını söylemişti değil mi?
Raymond Tusk.
Raymond Tusk.
Vraiment, vous n'aviez pas idée que le Président et Tusk étaient proches?
Gerçekten de Başkan ve Tusk'ın yakın olduğunu bilmiyor muydun?
Il veut vous voir vendredi pour avoir votre rapport sur Tusk.
Tusk üzerine raporunu almak için Salı görüşmek istiyor.
Forcer la main à Tusk.
Tusk'ı zorlamak için.
Tusk comprend la différence entre pouvoir et argent.
Tusk güç ve para arasındaki farkı biliyor.
- Raymond Tusk.
- Raymond Tusk.
Mais Tusk veut bloquer cette orientation ou la renverser.
Ama Tusk bu süreci geciktirmek ya da tersine çevirmek istiyor.
- Que désirez-vous? - Tusk n'acceptera pas le poste. si il pense que ses sociétés sont en jeu.
- Tusk, hisselerinin riske gireceğini düşünürse, adaylığı kabul etmez.
Le président doit annoncer la nomination de Tusk vendredi, il ne nous reste donc pas beaucoup de temps.
Başkan Tusk'ı Cuma günü açıklayacak, yani fazla zamanımız yok.
Je lui ai juste demandé s'il pensait toujours à Tusk?
Hala Tusk'ı isteyip istemediğini sordum.
Vous, moi, tout le monde connait Raymond Tusk.
Siz, ben, herkes Raymond Tusk'ı tanır.
Si vous pensez sérieusement à Tusk, vous devriez le recevoir en grande pompe.
Tusk hakkında niyetiniz ciddiyse, ona bir ziyafet verin.
Remy, le Président va nommer Tusk dans moins d'une semaine.
Başkan Tusk'ı bir hafta ya da daha kısa süre içinde aday gösterecek.
Avez-vous alors parlé à vos investisseurs de Raymond Tusk?
Yatırımcılarına Raymond Tusk'tan da söz ettin mi?
Pourquoi leur aurais-je parlé de Tusk?
Onlara neden Tusk'tan söz edecekmişim?
Si Tusk peut influencer le président, vous allez voir que l'administration va avoir tendance à soutenir de plus en plus l'énergie nucléaire au détriment du gaz naturel.
Eğer Tusk, Başkan'ın sağ kolu olursa, yönetimin desteğini doğalgazdan nükleer enerjiye kaydırdığını göreceksin.
Il dit que vous ne lui avez pas parlé de Tusk.
Tusk'tan bahsetmediğini söyledi.
Tusk atterrit à 7 h 30, et vient directement à la Maison Blanche pour diner avec le Président.
Tusk 7 : 30'da iniyor ve sonra Başkan'la akşam yemeği için doğrudan Beyaz Saray'a geliyor.
Ça doit rester en dehors des registres, comme le diner avec Tusk.
Bu da Tusk'la akşam yemeği gibi kayıt dışı kalmalı.
Tusk est passé à l'action.
Tusk bir oyun oynuyor.
Je dois rencontrer Tusk avant qu'il ne voit le Président ce soir.
Başkan'la görüşmeden önce, bu gece Tusk'ı görmeliyim.
Tusk sera avec le président, s'il n'y est pas déjà.
Tusk, Başkan'la buluşacak, tabii çoktan buluşmadıysa.
Qu'est-ce que vous faites?
Seninle tanışmak güzel Tusk.
Il réfléchit.
Tusk'ı Tusk yapan bu. Düşünmesi.