English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Tée

Tée Çeviri Türkçe

1,075 parallel translation
Donne-moi ce tee-shirt.
Ver bana tişört.
- J'aime ton tee-shirt. - Merci.
- Stiles, güzel tişört.
Très drole. Où est-il?
- Ha-ha, tee-hee.
C'est parce que tu as cent tee-shirts, là-dedans.
Çünkü içinde yüz tane tişörtün var.
Débarrasse-toi de quelques tee-shirts.
Bazılarını atabiliriz.
Tout ce que t'as à faire, c'est la mettre sur le tee et la faire voler.
Ve tüm yapman gereken yükseğe vurmak ve uçmasını sağlamak.
Tee-shirt.
Tişört.
Pour quelques crédits de plus, nous fournissons tee-shirts, photos de vous en croisière, et même...
Az parayla T-Shirt alabilirsiniz, tatil yerinizden fotoğraflar ve mektuplar bile...
Est-ce que vous réalisez que les types que j'ai rencontrés au début en Anatomie 1A sont maintenant sur le premier tee à Silver Lake?
Anatomy 1A'da tanıştığım adamların şu an Silver Lake'de golf oynadıklarını biliyor musun?
Toutes ces bosses seront aplanies avant que vous ne placiez la balle sur le tee.
Tüm bu tümsekler siz başlamadan düzeltilecek..
Loo ten tant!
Tee eğ men!
- Loo ten tant!
- Tee eğ men!
Loo ten tant.
Tee eğ men!
Loo ten tant! Loo ten tant!
Tee-eğ-men!
Vous m'achetez un tee-shirt?
O... bir ahmak. Tişört almak ister misin?
- Ça le dit sur son tee-shirt.
Tişörtünde öyle yazıyor.
Bref, je m'approche du tee, et je réussis un superbe drive au milieu du green.
Güzel bir düzlüğe çıktım ve ve kum üzerinden çok güzel bir vuruş yaptım.
Mon chou, j'ai mon tee-shirt qui me pique.
Hey yavrum, tişörtüm beni kaşındırıyor.
Je peux avoir mon tee-shirt?
Tişörtümü geri alabilir miyim?
Je suis chez un étranger en Tee-shirt et en pyjamas.
Tişörtüm ve pijamamla yabancı bir adamın evindeyim.
Pas un rire, pas un gloussement, pas un ricanement.
Gülümsemedi bile, Küçük bir kahkaha bile, tee-hee bile yapmadı.
Je devrais le mettre sur un tee-shirt! Ça éviterait les questions.
Sence bunu bir tişörte mi bastırmalıyım?
Ils ont trouvé un tee.
Jerry, ayaklığı ( golfte topu koymak için ) buldular.
- Un tee de golf, au pressing.
- Kurutemizliyicide golf ayaklığı buldular.
Ils ont trouvé un tee et il avait joué au golf.
Ayaklığı buldular. Ve o gün golf oynamıştı.
On n'emporte pas de tee au pressing!
Hiç kimse kuru temizliyiciye ayaklıkla gitmez.
Mon tee-shirt a rétréci.
- Güvenliği çağırmama ne dersin?
Mon tee-shirt a rétréci.
Rachel, Tişörtüm büzülmüş.
- Vous seriez pas sur mon tee-shirt?
Tişörtümün üzerine mi yattınız?
T'es pas le Messie, t'es le polar de la semaine! Une tronche sur un tee-shirt, au mieux!
Olsan olsan, haftanın filmi... ya da tişörtlerde baskı olursun.
Se trémousser dans un tee-shirt mouillé!
Kendini ıslak bir t-shirt'le sergiliyorsun.
J'aime bien ton tee-shirt.
Ama sadece kafası, kalbi değil.
On échange nos tee-shirts, le tien me plaît bien... le mien... mon tee-shirt de Sandino.
Lânet olsun. Ama hiç şansın yok küçük adam. Tişörtümü mü istiyorsun?
Happy Gilmore s'approche du tee au 72e tournoi de Cleveland.
Happy Gilmore 72. Cleveland Classic turnuvasında başlama vuruşunu yapacak.
La chambre de mon frère Tee Pee est envahie de...
Kardeşimin odasını su bastı.
- Salut Tee Pee.
- Selam, Tee Pee.
- Tee Pee, tu la fermes.
- Tee Pee, kapa çeneni!
Mon frère aîné, qui n'a qu'une jambe, et mon jeune frère Tee Pee.
Büyük ağabeyimi, tek bacaklı olan, ve erkek kardeşimi, Tee Pee.
Un tee-shirt "J'ai vogué avec walt", ça vous dirait?
"Walt'la denize çıktık" tişörtüne ne dersin?
En liaison avec ceci, la prime pour la capture, l'arrestation, et l'enfermement d'un homme nu, en tee-shirt... reste stable à environ 367 dollars et 50 cents.
İlgili başka bir haber de, tişörtlü çıplak bir adamı yakalamanın zaptetmenin ya da yetkililere teslim etmenin ödülü değişmeyerek $ 367.50 olarak kaldı.
C'est mon tee-shirt favori.
Bu benim en sevdiğim Jersey formamdı.
T'as des pectoraux d'enfer. C'est dur à voir sous le tee-shirt.
Biliyormusun, gerçekten güçlü kasların var, ama tişörtün altından belli olmuyor.
DROGUÉ, LAISSÉ POUR MORT À MEXICO. ET JE N'AI EU QUE CE TEE-SHIRT RIDICULE.
MEKSİKA'DA UYUŞTURULUP ÖLÜME TERK EDİLMİŞTİM, VE ÜZERİMDE BİR TEK BU SALAK TİŞÖRT VARDI.
Je n'ai que des tee-shirts!
Ben yazlık kıyafet getirmiştim.
Dépêche-toi, on a que deux heures avant le tee!
Hadi ama, Ray. Sadece iki saat zamanımız var.
Et le tee-shirt que tu mets pour dormir?
Ve o uyurken giydiğin tişört?
Tu sais combien je l'adore, ce tee-shirt.
O tişörtü ne kadar sevdiğimi biliyorsun.
J'adore ce tee-shirt.
Bu tişörtü seviyorum!
Si ça ne te dérange pas, je vais prendre mes affaires... et aller me relaxer... dans mon tee-shirt préféré.
Müsade edersen, eşyalarımın kalanını alıp en sevdiğim tişörtle rahatlayacağım...
Au Népal, les gens du village m'appellent Kin-tan-tee.
Nepal'de köylüler bana şöyle derdi :
Kin-tan-tee...
Kin Tan Ti,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]