English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Uganda

Uganda Çeviri Türkçe

128 parallel translation
Y aura-t-il une fumée blanche pour des papes, fils de paysans du Ghana ou de l'Ouganda, ou fils de saisonniers indiens morts de la peste dans le Gange, pour des papes fils de pêcheurs jaunes, morts de froid en Terre de feu?
beyaz duman çıkacak mı, Ghana'lı yada Uganda'lı bir çiftçinin oğlu papa olarak secildiği zaman, yada hintli bir göçmen işçisinin oğlu, babası Ganges nehrinde kara vebadan öldüğü, yada bir sarı balıkçının oğlu, ateşli toprağında soğukluktan öldüğü.
L'Ouganda?
Uganda?
L'Ouganda a accepté de garder Limbani pour lui puis a refusé de le lui rendre.
Uganda, önce Limbani'yi elinde tutmayı kabul etti. Ama daha sonra, iade etmeyi reddetti.
Dans l'Ouganda, avec un potentat.
Uganda'da. Bir hükümdarla birlikte.
Le Nil Blanc, jaillissant près du lac Victoria... et rejoignant le Nord à travers l'Ouganda, et le Nil Bleu, qui descend... des hautes terres d'Éthiopie.
Victoria Gölü yakınlarından doğan ve Uganda'nın kuzeyi boyunca başı çeken Beyaz Nil ve Etyopya'nın dağlık bölgelerinden inen Mavi Nil.
On est à la rétrospective Portabella à Berlin, on rend visite à ses vieux amis en Ouganda, à Sarajevo, à Montréal.
Berlin'de Portabella sergisine gidiyorduk... Uganda, Sarajevo, Montréal'deki eski arkadaşlarını ziyaret ediyorduk.
Par tous les gros Bouddahs!
Uganda'nın içli köftesi aşkına!
Ces dernières semaines, les autorités religieuses ougandaises ont déclaré que le phénomène des "Ougandais volants"
Son birkaç haftadır Uganda hükümeti uçan Uganda söylentilerini yalanlıyor...
L'Ouganda connaît un déficit de 40 millions de dollars dû à la vague de froid qui s'est abattue sur le pays.
Uganda'nın ısı değişimlerinin etkilerini araştırmak için 40 milyon dolar gerekiyor.
Saints Martyrs de l'Ouganda, 1881.
Uganda şehitleri, 1881?
La plupart n'ont connu que la guerre avec l'Ouganda.
Çoğu Uganda ile yapılan savaşı bilmiyor.
En 1990, depuis sa base en Ouganda, le FPR lança contre le régime hutu une offensive qui fut stoppée grâce à l'aide des armées française et belge.
1990'da, RYK, Uganda'daki merkezlerinden Hutu rejimine karşı, Fransız ve Belçika askeri yardımı ile durdurulan bir taarruza geçti.
Ouganda!
Uganda.
Ce sera comme ça en Ouganda, maintenant.
Uganda'da artık böyle olacak.
Voulez-vous rendre service à l'Ouganda?
- Uganda'ya hizmet etmek istiyor musun?
Et maintenant, je suis... le président de l'Ouganda.
Şimdi buradayım, Uganda'nın Başkan'ıyım.
Un symbole de l'avenir de l'Ouganda.
Uganda'nın geleceğinin sembolü.
L'Ouganda m'aime parce que je suis loyal
Uganda beni seviyor, çünkü ben sadığım
Tu as promis de m'aider à construire un nouvel Ouganda.
Yeni Uganda'yı inşa etmeye yardım edeceğine söz vermiştin.
Ça n'a rien à voir avec l'Ouganda. Rien?
- Bunun Uganda'yla hiç ilgisi yok.
L'Ouganda t'étreint.
Uganda seni kucaklıyor.
Violation des droits de l'homme et mauvaise gestion économique, la situation en Ouganda s'est dégradée ces derniers mois.
İnsan hakları ihlalleri ve kötü yönetim iddiaları arasında, Uganda'daki durum son aylarda gittikçe kötüleşti.
Le gouvernement britannique a trahi l'Ouganda.
Britanya hükümeti, Uganda'ya verdiği sözleri tutmadı.
Vous essayez d'aider votre peuple, je comprends, mais le pays n'est pas prêt.
Halkınıza yardım etmek istiyorsunuz, bunu anlıyorum, ama Uganda hazır değil.
Et garder la presse ougandaise.
Bundan sonra sadece Uganda basını olacak.
Cherchez en Ouganda les personnes disparues.
Uganda'da kayıp insanları arayın.
Pendant qu'ils meurent de faim à cause des grèves et des manifestations, les Ougandais mangent du bœuf et conduisent de grosses voitures.
Çünkü onlar grevler ve protestolar arasında açlık çekerlerken, Uganda halkı et yiyor ve büyük arabalar kullanıyorlar.
Le monde a les yeux tournés vers l'Ouganda.
Bugün tüm dünyanın gözü Uganda'da.
Mais cette partie de la forêt ougandaise est spéciale.
Uganda'daki bir ormanda özel bir şey var.
On travaillait en Ouganda à cause de la crise du SIDA...
Uganda'da AIDS kriziyle ilgili bir sürü iş yapıyorduk...
- Ca va. J'ai passé une grande partie de l'année à aider les gens en Ouganda.
Yılın büyük bölümünü Uganda'daki insanlarla geçirdim.
Nous avons été pris d'assaut Voyageuse, expert informatique par l'armée en Ouganda et kidnappés.
Uganda'da askerler tutukladı, aslında esir alındık.
Votre ami Boris est sur un vol vers l'Ouganda, où il aura sa nouvelle affectation.
Arkadaşınız Boris şu anda yeni görev yeri olan Uganda'ya giden bir uçakta.
Voici le Zaïre, le Burundi, la Tanzanie, et l'Ouganda.
Burası Zaire, Burundi, Tanzanya, Uganda.
Il ya 3 ans, l'armée rebelle a envahi l'Ouganda et a lancé une guerre civile.
3 yıl önce RDL ordusu, Uganda'dan istilaya başladı ve iç savaş çıktı.
Il était enfant soldat en Ouganda.
Uganda'da çocuk savaşçıydı.
Mon invité est Apollo Bukenya, un étudiant de Hearst qui s'est miraculeusement enfuit de la LRA * en Ouganda.
Misafirim, Apollo Bukenya. Uganda'da LRA'nın elinden kaçmayı mucize eseri başarmış Hearst öğrencisi.
C'est une lettre disant à Kizza de saisir l'opportunité de quitter l'Ouganda pour l'Amérique. La guerre les a séparés.
Uganda'dan Amerika'ya sığınabilmesi için bir teklif mektubu.
La liste de course que je t'ai montré a été imprimée dans ma ville natale. Ce Kizza a simplement falsifié ça.
Bahsettiğim alışveriş listesi Uganda'daki kasaba gazetesi tarafından basıldı.
Il y a cette organisation, "Enfants Invisibles", qui envoie des volontaires en Ouganda pour aider à protéger les enfants.
"Invisible Children" diye bir vakıf var. Oradaki çocukları korumak için Uganda'ya gönüllü gönderiyorlar.
Mademoiselle Mars, si ça n'avait été pour la guerre, je n'aurais jamais quitté l'Ouganda.
- Bayan Mars savaş çıkmasaydı Uganda'yı asla terk etmezdim.
Tu expédies ta merde depuis l'Ouganda, et ils ajoutent l'héroïne turque à Istanbul.
Süprüntünü Uganda'dan gemiyle yolluyorsun. Sonra İstanbul'da Türk eroini ekliyorlar.
Sûrement les affaires qu'Amin les a laissés sortir d'Ouganda.
Belki de Amin'in Uganda dan çıkarmalarına izin vermediği eşyalardır.
Il y a eu une ville de zombies en Ouganda, et bien sûr, j'étais à court de munitions à la tombée de la nuit.
Uganda'da, zombilerin olduğu bir kasaba vardı ve tabi ki tam da gece çökerken benim cephanem bitti.
À servi avec honneur de 1996 à 2001, puis a rejoint un bon nombre d'organisations mercenaires, surtout en Ouganda.
1996'dan 2001'e kadar üstün hizmette bulundun ve o zamandan beri özellikle Uganda'da olmak üzere bir kaç yerde paralı askerlik yaptın.
Désolé, monsieur, je suis né en Ouganda, j'ai étudié à Pondichéry... donc je suis un peu lent en Hindi.
Üzgünüm, efendim, ben Uganda'da doğmuşum, Pondiçeri'de eğitim aldım. Hintçem biraz yavaştır.
Ils ne veulent pas de nous en Ouganda? Cool, OK?
Bizi Uganda'da istemiyorlarsa, sorun değil, tamam mı?
- Non, c'est pas fini!
Uganda'nın içli köftesi aşkına!
L'Ouganda...
Uganda.
Les troupes françaises sont intervenues.
1990'da Tutsiler'in liderliğindeki farklı etnik gruplardan oluşan bir asiler ordusu Uganda üzerinden istilaya geçti.
Espagne, via l'Ouganda.
Köklerimde Uganda tarafından İspanyolluk da var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]