English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Variety

Variety Çeviri Türkçe

84 parallel translation
Si je la cherchais, j'irais voir au Variety Music-hall.
Onu bulmak isteseydim, gece kulübüne giderdim.
Tu as lu Variety?
Bugün Varyete'yi okudun mu?
J'ai lu que vous alliez remonter sur scène.
- Sayılır. Variety'de okumuştum galiba, bir şova katılacakmışsınız.
Une interview pour "variety"...
Bu da çok önemli. Ben Variety dergisindenim.
Je vous téléphonerai à votre journal.
Seni yarın Variety'den ararım ve randevulaşırız.
C'est "Variety"...
Bu sıradan bir gazete değil.
le journal des spectacles.
Bu Variety, tiyatro gazetesi.
Un remplacement de dernière minute pour Variety Showcase.
Bir varyetede kısa şov yapacakmış.
J'ai vu à la télé que ce soir, le petit magicien - passe à Variety Showcase.
Yalnız, bu akşam televizyonda o küçük sihirbaz bir şova çıkacakmış.
Je veux décrocher un boulot à Variety Showcase.
Bu sayede çok ünlübir şov kızı olacağım.
Le Président Nixon en Californie, a envoyé un télégramme à une émission de variétés.
San Clemente'de başkan Nixon,'Artists'Variety show'da okunması için bir telgraf gönderdi
J'ai fait publier une pleine page de publicité dans Variety.
Variety'de tam sayfa ilan verdim.
Tu as vu le Variety?
Variety'i izledin mi?
Peut-être même dans Downbeat ou Variety,
Ölçümün ilk vuruşunu veya çeşitliliği simgeleyen bir şey belki. Güzel fikir.
J'ouvre l'œil... et je lis tous les journaux corporatifs.
Hep tetikteyim. Back Stage, Show Business ve Variety okuyorum.
Oui, tu n'as pas lu Variety, ma chère?
Evet, cuma günü çıkan "Variety" dergisi, canım.
Si tu ne m'avais pas envoyée "Variety", je n'aurai jamais su qu'il allait le faire sans moi!
"Variety" dergisini göndermesen, bensiz yoluna devam ettiğinden haberim olmayacaktı.
"Sensationnel-Du Tonnerre", d'après Variety.
- "Boffo socko", gösterisine göre.
Variety.
Variety.
Tu as lu le truc sur lui dans Variety? La double page? - Deux pages.
Geçen hafta Variety'deki giydiği şeyi gördün mü?
Ils parlent de lui... d'elle... de "ça", dans Variety.
Adam... Kadın... Variety'e çıkmış.
Variety en a parlé avant que j'aie les droits.
Kahrolası Variety ben hakları satın almadan önce hikayeyi yayınlamış.
J'ai vu ton nom ni dans "Hollywood Reporter" ni dans "Variety".
Adını hiç duymadım ve buradaki hiçbir dergide görmedim.
Je vais regarder dans les annonces.
Variety'i dergisine bakacağım.
Variety me traite de paria.
Adımı değiştirecekler.
J'étais avec les gars de Variety.
Variety ile konuşuyordum.
Oh mince! Qu'il soit notifié que quand ma demande pour Harvard est arrivée je regardais "The Brady Bunch Variety Hour"
Harvard başvurum geldiğinde, Brady Bunch Variety Hour'u seyrediyorduk.
Variety m'avait rebaptisé : "Le Mark Twain du prolétariat."
Variety bana memur sınıfının Mark Twain'i demişti.
Le Variety annonce : "Ce film est un succès!"
Variety Dergisi "Tam 12'den" diyor!
Vous ne lisez pas Variety, M.Meyer?
Variety'i okumuyor musunuz, Bay Meyer?
VARIETY
- Bakalım.
- T'as pris le Variety?
Bitti. - Kritikleri aldın mı?
C'est le magazine Variety.
Sadece Variety dergisi.
J'ai lu Variety.
Variety'deki şu yazıyı okudum.
"Variety." Ils n'ont pas aimé.
Bu da değil.
Je crois que "Variety" va publier l'article sur "Aquaman" demain.
Sanırım Variety, Aquaman duyurusunu yarın yapacak.
Entre ça et "Aquaman", on est sûrs de faire la couverture de "Variety".
Bu ve Aquaman, bizi kesin Variety'nin kapağına çıkartır.
Appelle Shauna Roberts, qu'elle prépare un article pour le Variety de demain, OK?
Shauna Roberts ile bir randevu ayarla.
Lèves toi et attrapes un "Variety."
Kalk ve bir Variety al.
Ca dit quoi dans le "Variety"?
- Ne yazıyor Variety'de?
C'est pas vrai. "Variety"'c'est comme un journal de collège.
- Variety bir lise gazetesi gibidir.
C'est en couverture de "Variety". Elle lit pas "Variety".
- Variety'nin kapağındaydı.
T'as rien pu faire pour moi.
- Beni Variety'den uzak tutamazsın!
Ok, d'abord, Variety s'est trompé.
Tamam, bak, öncelikle çeşitlilik yanlış yöne gitti, tamam mı?
Je trouve ça beaucoup. Entre eux et la pub qu'ils ont passée dans Variety, cela a beaucoup aidé à convaincre les producteurs de me reprendre... de me... de me réinviter.
Ama onlar ve Variety'ye verdikleri reklam arasında, oldukça eminim ki, yapımcıları beni geri almaya ikna etmek ve beni davet ettirmek arasındaki tüm o yolu kapattı.
Dis à "Variety" qu'ils peuvent me lécher les couilles, mais démerde-toi.
Variety'e g.tümü yiyebileceklerini söyle ama bu işi temizle.
Département publicité du "Daily Variety".
"Daily Variety" ilan müdürlüğü, size yardımcı olabilir miyim? Selam.
Par pitié, dis-moi que ce n'est pas toi, l'idiot qui a appelé Variety
Bana "Variety"'yi arayıp
Va chez Variety. Demande Jackie Stone.
"Variety" Dergisine git.Jackie Stone'u sor.
Vous ne vous rappelez rien? - Non. - Les circonstances?
- Variety'ye göre yaşayan en büyük hatunum.
Le Variety de jeudi dernier?
Geçen Perşembe'nin Programı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]