Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Village
Village Çeviri Türkçe
9,510 parallel translation
J'aperçois un village juste devant.
Bir köy gördüm.
Nous voilà donc... la mère, et la fille... qui essaient de regagner leur village d'origine situé très loin.
Biz de buradayız... anne, ve kızı olarak asıl köyümüze dönmeye çalışıyoruz.
J'ai 22 ans environ, et j'arrives au Sud de la France et il y a ce petit village.
22 yaşında falandım Fransa'nın güneyinde küçük bir köy vardı işte.
Est-ce que tu te rappelles quand je t'ai écris à la fin de mon service militaire et que j'étais dans un petit village et il y avait un magnifique petit hôtel avec la meilleure nourriture et vin que j'ai jamais connu?
Vazifeye gittikten sonra sana mektup yazmıştım, hatırlıyor musun? Küçük bir köydeydim hani, Yves'te. Şimdiye kadar yediğim en güzel yemekleri ve şarabı veren bir pansiyon vardı?
Mon village de Noël a besoin de 75 000 watts.
Benim noel köyüme yetmiş beş bin vatlık elektrik lazım.
Si c'est à propos du village, ce matin, je ne vous ai pas demandé car la situation est toujours tendue.
Bu sabah köyde olanlar hakkında konuşacaksan, sana söylemedim çünkü olaylar hala çok taze ve sinirler gergin.
Reynaud est de retour au village avec une fille.
Reynaud köydeki bir kızla kaldı.
Désacralisé sur la place du village.
Şehir meydanında onu küçük düşürdün.
Non, elle était trop occupée à être la salope du village.
Hayır, annem milletin bisikleti olmakla meşguldü.
Il y a un magasin au village qui vend de très beaux bijoux pour cheveux.
Köyde saç tokaları satan güzel bir dükkan vardı.
Je revenais à la cour depuis le village, comme je disais, quand j'ai remarqué que mes chevaux avaient besoin d'une pause.
Evet, dediğim gibi.. Saraya geri dönüyordum, ve atlarımın dinlemesi gerektiğini fark ettim.
Je vous l'ai dit, je rentrais du village.
Söyledim sana, saraya geri dönüyordum.
"Pour élever un enfant, il faut tous les Village People."
"Çocuk yetiştirmek için Village People * gerekir."
♬ Dans un village sur une île
Japon gülleri açıyor ~ - Ne kadar?
En empalant un village, j'en sauve 10 de plus.
Bir köyü kazığa oturtuyorsam, on katını saçıyordum.
Le prix à payer quand on a la plus belle maison du village.
Kasabadaki en iyi evde yaşamanın sürprizi galiba.
Ils avaient dit qu'on habitait trop loin du village?
Ama "birini ağırlamak için kasabaya çok uzaksınız" dediler.
On l'a trouvé dans un village déserté.
Onu terk edilmiş bir kasabada bulduk.
Il utilise une partie de nos terres pour que les réfugiés bâtissent un nouveau village.
Arazimizin bir kısmını yeni bir köy yapsınlar diye sığınmacılara veriyor.
Dieu, quand je ferme les yeux, je vois la saison des pluies dans mon village.
Tanrım, gözlerimi kapattığımda köyüme yağmur mevsiminin geldiğini görüyorum.
- Qui c'est? - Des réfugiés du village.
- Köyden sığınmacılar efendim.
Le FLP et le CRN ont pris leur village il y a trois jours.
Dediklerine göre PLF ve NRC köylerini 3 gün önce ele geçirmiş.
Eh bien, rendons-leur leur village.
- Köylerini geri verelim o halde.
Envoyez-le au nord au prochain village, puis au village suivant.
Kuzeydeki köye gönderin. Sonra bir diğer köye.
Tu retourneras dans ton village, et ta famille prendra ses distances avec toi.
Köyünüze giderseniz aileniz sizinle iş birliği yapmaz.
- - i- - dans mon village Ils ont pris ma fille, Powaqa.
Benim köy ve onlar kızım, Powaqa aldı.
En communiquant avec les gens du village.
Köydeki insanlarla haberleşerek.
En Afrique, il y a des femmes enceintes qui allaitent la moitié de leur village.
Afrika'daki hamile kadınlar, tüm köyün yarısını memelerinden besliyor.
À l'époque, ce n'était qu'un village paisible de pêcheurs avec une colline au bout de la rue Principale.
O zamanlar, ana caddenin sonunda bir tepesi olan durgun bir balıkçı köyünden başka bir şey değildi.
Son peloton a été envoyé pour défendre Malabang, un village aux Philippines.
Müfrezesi Filipinler'de Malabang diye bir köye güvenliği sağlamak üzere gönderildi.
La maison où l'on va se trouve dans le village où ma mère a grandi.
Şey... Gideceğimiz ev, annemin büyüdüğü ufak bir kasabada.
Ça s'appelle Village du soleil, comme s'ils allaient se faire bronzer.
Eğer adı "Village Du Soleil" ise ki Fransızca'da "Güneşte" demek
Si ça prend un village...
Başka bir yere gitmem gerekiyorsa başka bir yere giderim.
Je veux un autre village, car celui-ci est nul!
Yeter ki burdan kurtulayım!
Si il faut un village pour élever un enfant,... il faut un village pour le maltraiter.
"Bütün köy, bir çocuğu yetiştirebildiği gibi pekâlâ ona tecavüz de edebilir."
Fini. Je vais au village.
Köye geri dönüyorum.
Tristesse, c'est le village des nuages!
Üzüntü, bak, bulut kent!
C'est le village des nuages.
Burası bulut kent.
Allons au village de Kusum immédiatement... avant qu'ils ne se marient.
Kardeşi Delhi'de yaşıyor. Diğer bütün ailesi Jhajjar'da yaşıyor.
J'ai atterri dans un village appelé Norton, au Kansas.
Norton adlı küçük bir yerde sona erdi, Yolu üzerinde Kansas.
Je me plais beaucoup dans ce village.
Bu köyü gerçekten çok sevdim.
Celui du village.
Köydeki asker.
Je viens du village Ambuli.
Ambuli köyünden geliyorum.
Il y a de quoi terrasser tout un village.
Bu kadarı küçük bir köyü yere sermek için yeterli olmalı.
C'était censé terrasser un village.
Küçük bir köyü yere serecek kadar çok sanıyordum!
Avec le chef du village?
Köy muhtarı ile birlikte mi yedin?
et je vivais à East Village.
ve Doğu Köyü'ne yürüyordum.
Et j'en était venu a espérer que tu ne reviendrais jamais dans ce village pourri.
Ama sonunda bu lanet yere geri dönmemeni umarken buldum kendimi.
J'ai invité tout le village.
Bütün köyü davet ettim.
Je viens d'un village très pauvre.
Ben fakir bir köyden geldim.
Myrtle, le village n'oubliera jamais.
Myrtle.