English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Vénéz

Vénéz Çeviri Türkçe

43,079 parallel translation
Allé! Vous venez?
- Var mısınız hadi?
Venez par là.
Gelin bakalım buraya.
Venez ici!
Siz gidip evi arayın.
Est-ce que vous venez juste de m'appeler inspecteur?
- Detektif mi dedin? İşe tekrar mı alındım?
Si vous venez pour une nouvelle analyse...
Eğer başka bir maç için buradaysan...
Si vous ne venez pas, je n'y vais pas.
Sen gelmezsen ben de gitmem.
Takehaya, vous venez de prendre le sang de cet homme.
Takehaya, adamın kanını daha yeni aldınız.
Venez!
Gel bakalım aşağı!
Venez!
Gel bakalım aşağı! Dostum.
Venez!
Gel bakalım aşağı.
Venez avec moi.
- Benimle gelin.
Venez, je ne peux pas vous payez double si vous ne faites pas le travail.
Gidelim, işi beceremezseniz iki katını falan ödemem size.
pas de lien à ce niveau, mais d'où venez-vous?
- Buradan da bir şey çıkmadı. Nerelisiniz?
Venez donc à son interrogatoire quand la police le trouvera.
Polis onu bulunca oturup onu sorgulamakta serbestsin.
Nous espérons que vous êtes officiellement pris maintenant et je continuerai de le faire. Venez, asseyez-vous.
Böylece her şeyden haberin oldu, zamanla bilgilendirmeye de devam edeceğim.
Allez, mesdames, venez-là.
Pekala, hanımlar, toplanın.
Venez à l'hôtel, on prendra un verre.
Otele gel. Benimle bir kadeh iç.
Ne venez pas dire que je ne vous ai pas prévenue.
Seni uyarmadığımı söyleyemezsin, Virginia.
Venez avec nous.
- Bizimle gelmen gerekli.
Je sais. Venez avec nous.
- Biliyorum, lütfen bizimle gel.
Allez venez.
Tamam hadi çocuklar.
- Pourquoi vous ne divorcez pas et retournez ensuite d'où vous venez?
- Neden onunla boşanmayı kabul etmiyorsun ve sonra tekrar kendi deliğine çekilebilirsin?
Vous venez souvent ici?
Ne sıklıkla buraya geliyorsun?
Je ne lui dirais jamais ça. Mais vous venez de le faire.
Ben ona asla böyle bir şey söylemem ama sen söyledin.
Venez avec moi, Bonnie.
Benimle yürü Bonnie.
Vous venez d'en avoir 10!
Daha yeni 10 günlük izinden döndünüz!
Vous venez de dire que c'était une idée géniale.
Sen de harika bir fikir olduğunu söylemiştin.
J'ai tout fait pour qu'il oublie. Ne venez pas saboter mon travail.
Bunları unutması için çok çabaladım ve bunu mahvetmenize izin veremem.
Il a dit : "J'ai votre vitrail. Venez m'aider à le décharger."
"Pencereyi getirdim, çıkarmak için biraz yardım alabilirim." dedi.
"Hé, les gosses. Venez manger de la super bouffe à La Libellule."
"Çocuklar, gelin Dragonfly'da havalı yemekler yiyin."
Oui, venez nous voir quand ce sera tassé.
Öyleyiz. Ortalık sakinleşince ziyaretimize gelmelisin.
Venez.
Gelin bakalım.
Faites-le et venez m'en parler.
Tamamdır, bir taslak yolla ya da gelip kendin anlat.
Venez manger.
Alın da yumulun.
Venez à Nantucket deux semaines chaque été, et une semaine à Noël.
Her yaz iki hafta ve her Noel'de bir hafta boyunca Luke'la Nantucket'ta kalacaksınız.
- Venez!
- Hey, gelsenize!
Vous venez m'arrêter.
- Beni tutuklamak için buradasınız.
Venez.
Hadi.
Venez.
Haydi.
Venez! Obtenez après eux!
Haydi!
D'accord, venez, commençons le brain-storming quelques stratégies.
Anlaştık mı? - Evet, anlaştık.
- Vous venez d'où?
- Nerelisin?
Venez demain matin à la première heure, accomplissez votre devoir et ce sera comme si rien ne s'était passé.
Sabah erkenden gelin hiçbir şey olmamış gibi görevinizi tamamlayın.
M. le président, venez avec moi.
Sayın Başkan, şimdi benle gelmeniz gerekiyor.
- Madame, venez avec moi.
- Hanımefendi lütfen benle gelin.
Venez avec moi, toi et Emma, choisir le sapin.
Bu seneki ağacı almaya Emma'yla sen de gelsenize.
Tu veux bien? Vous venez, ce soir? Je t'en prie.
Gelir misin bu akşam?
- Venez vers 17 heures.
Beş gibi gelin.
Venez prendre un verre.
Size içki alalım.
Venez.
Göstereyim sana.
Vous venez chercher la paye de Betty?
Yani, Betty'nin maaşını almaya geldiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]