Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Vérin
Vérin Çeviri Türkçe
24,492 parallel translation
Prenez une décision.
- Kararınızı verin.
Donnez-nous tout votre matos.
Elinizdeki her şeyi bize verin.
Écartez-vous.
Yol verin, bayan. Açılın.
Faites-les parler et mettez-leur une amende.
- Eee? Konuşturup ceza verin madem.
Ils nous laissent crever, comme des machines cassées.
Bizi burada kırık makineler gibi ölmemize izin verin.
Mesdames et messieurs les pêcheurs, que ce qui va suivre vous serve d'avertissement.
Bayanlar ve günah beyefendi, Bunun sizin için bir uyarı olmasına izin verin.
Pitié, abrégez mes souffrances.
Lütfen beni öldürerek acıma son verin.
Donnez vos armes.
Verin şunları.
Donnez-moi vos armes et vous vivrez.
Hadi arabadan inin ve herkes hayattayken silahlarınızı bana verin. Hadi!
Ceux qui mettent un peu plus de temps.
Yapmaları için biraz daha zaman verin...
Un peu plus de temps?
Gelişmeleri için zaman verin.
On va le donner à Usain. Donnez-lui quand vous le voyez.
Usain'e vereceğiz, onu gördüğünüzde bunlardan birini verin.
Votez pour Amy!
- Amy'ye oy verin!
Votez pour moi.
- O zaman bana oy verin.
Je vous en prie, votez pour moi.
O zaman lütfen bana oy verin.
- Donne!
- Verin şu lanet kokaini.
Mais il semble que cela va être plutôt très serré.
Fakat başa baş bir yarış olacak gibi. HASTINGS'E OY VERİN.
Mais on doit d'abord se mettre d'accord pour savoir qui va payer.
Ama izin verin, hangimizin ödeyeceğine karar verelim.
Promettez-moi que vous aurez l'enfoiré qui a fait ça.
Bunu yapan şerefsizi yakalayacağınıza dair söz verin bana!
Jusqu'au retour de M. Stark, permettez-moi d'être votre chauffeur.
Lütfen en azından Bay Stark dönene kadar şoförlüğünüzü yapmama izin verin.
Les matches de football
# Boş verin futbol maçlarını #
Les téléréalités
# Boş verin çalıştığınız işleri #
Suis juste le mouvement.
Sadece akışına izin verin.
Équipe au sol, au rapport.
Yer ekibi, rapor verin.
Mais vous devez promettre de n'en parler à personne.
Ama söz verin kimseye söylemeyeceksiniz, tamam mı? Kimseye.
Votez pour ma mère! Elle vous donnera 10 dollars.
Anneme oy verin, size on dolar verecektir!
Prenez un moment et calmez-vous.
Sakinleşin, ve şu halinize son verin.
- Ton mot de passe, et je pars.
- Bir şifre verin gideyim.
Donnez-leur de l'eau. Pas à manger.
Su verin, yiyecek vermeyin.
Donnez-lui ce qu'elle demande!
Ne lazımsa verin!
Laissez-les se préparer.
Çocuklara izin verin de temizlensinler.
Donnez-moi vos fusils.
- Silahlarınızı verin.
Dites-nous quand ça atteint 20 000 $.
20 bine çıktığında bize haber verin.
S'il vous plaît, poussez-vous!
İzin verin. Yoldan çekilin.
- Laissez-moi savoir si vous entendez d'eux.
Herhangibirinden haber alırsanız bana da haber verin.
Si vous avez tous un pass, donnez-le-moi.
Geçiş izniniz varsa verin bana.
Donne moi le RAP.
Onu bana verin.
Donner moi quelques minutes.
Bana birkaç dakika verin.
Laissez-moi vous aider.
Size yardım etmeme izin verin. Tamam mı?
Dites-leur de l'éteindre!
- Kapatılmasını istiyorum. Acil yetki verin.
Laissez-moi vous conduire.
Şoförlüğünüzü yapmama izin verin.
Maintenant donnez le moi.
Şimdi onu bana verin.
Donnez moi l'antidote... maintenant.
- Antidotu verin şimdi. Sohbetimizi bitirmeden olmaz.
Eh. Remettez le Dr.
Doktor Wilkes'ı verin.
Jarvis, ramassez la radio ceci...
Bay Jarvis, cevap verin...
Laissez-moi une chance d'expliquer.
Açıklamama izin verin.
Me permettre d'expliquer.
Açıklamama izin verin.
- Laissez-moi sortir. - Il va bien.
- Dışarı çıkmama izin verin!
Donnez-moi une seconde.
- Harika. Bana bir saniye izin verin, hemen döneceğim.
- Aller.
Geri verin bana!
Laissez-nous nous occuper de vous.
Sizinle ilgilenmemize izin verin