Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Vérré
Vérré Çeviri Türkçe
25,895 parallel translation
Reste juste pour un dernier verre?
Bir içki daha için kalıyor musun?
Puis-je t'offrir un verre?
Sana bir içki getirebilir miyim?
"Le verre est à moitié vide" ou "le verre est à moitié plein".
"Bardağın yarısı boş" ve "Bardağın yarısı dolu" der.
Pour moi, le verre est plein.
Bana göre bardak doludur.
Ça ressemble à un verre de vin.
- Şarap kadehine benziyor.
Le verre de vin t'a sauvé la vie.
- Bu şarap kadehi hayatını kurtardı ama.
Sers un verre à Finn.
Git de dostumuz Finn'e bir içki getir.
Un verre d'eau?
Bir bardak su falan?
J'ai besoin d'un verre.
- İçkiye ihtiyacım var.
Ça fait des années que je n'ai pas vu le fond d'un verre.
Şişenin dibini görmeyeli yıllar oldu.
J'ai pensé qu'on pouvait se voir, prendre un verre.
Arayı kapatıp bir şeyler içebiliriz diye düşünmüştüm.
Tu ne m'as pas appelée pour boire un verre.
Beni öylesine bir içki için çağırmadın.
Alors tu mérites un verre.
O zaman kesinlikle bir içkiyi hak ediyorsun.
Finis ton verre.
- İçkini bitir. - Neden?
Servez-vous un verre, inspectrice.
Kendine bir içki hazırla Dedektif.
Plus de verre.
Daha fazla içki yok.
Servez-vous un verre, inspectrice.
Daha fazla içki yok.
Pas le temps pour un verre rapide, donc. Nous sommes en service.
Çabucak bir şeyler içmeye vaktimiz yokmuş.
Je me demandais si vous seriez partante pour prendre un verre?
Bir şeyler içmeye gitmek ister misin diye soracaktım.
Peut être un verre.
Bir içki içerim belki.
Je suis trop sobre là et me servir un verre prend un temps fou quand tu es là.
Nereye gidiyorsun?
Viens boire un verre avec moi.
Gel benimle bir şey iç.
Là-bas, on a pris un verre.
şurada bir şeyler içtik.
Il a appelé pour savoir si Bernie voulait boire un dernier verre.
- Hayır, hiç bilmiyordu o. Bernie'nin bir şeyler içmeye çıkıp çıkmayacağını sormak için aradı.
Donc je pensais prendre un verre.
- Biraz içsem fena olmaz aslında.
On devrait prendre un verre un jour.
Bir ara bir şeyler içelim.
Je veux un verre.
Bir şeyler içmek istiyorum.
Maintenant où est-ce que je peux prendre un verre?
Şimdi nerede içeceğim ben?
Prenez un verre.
Bir içki al kendine.
Je bois un verre avec un amie.
- Arkadaşla bir şeyler içiyorum.
Toi, tu seras sur le canapé, un verre à la main, en train de boire.
Sen koltukta oturursun diye düşündük, elinde bir bardak ile bir yudum içerken.
Elle prenait un verre.
Takılıyordu bir şeyler içiyordu.
Je vous verserais bien un verre...
Sana da bir tek koyardım...
Je suppose que mon mari buvait de la tequila sur le pont de notre bateau jusqu'à ce que son verre lui glisse des mains. Donc s'il lui faut un alibi, qu'il ne compte pas sur moi.
Sanıyorum kocam kadeh elinden düşene kadar teknemizin güvertesinde tekila içiyordu.
Je vais tenir ton verre.
Şarabını ben tutarım.
Je n'y crois pas, tu lui as demandé d'uriner dans un verre.
Çıktığın kıza şişeye işemesini söylemene inanamıyorum. Çok komik.
- Prenez un verre.
Bir şeyler iç.
Allons boire un verre.
- Hadi bir şeyler içelim.
Si je le pouvais, nous serions entrain de boire un verre en ce moment même, ne se souciant pas du monde, avec quatre yeux entre nous.
Yapabilseydim şu an içkilerimizi paylaşıyor olurduk dünya umurumuzda olmazdı, aramızdakileri umursamazdık.
Un verre de Baijiu.
Bir bardak Baiju.
Hey, si et gratuit nous pourrions aller boire un verre ensemble.
Eğer müsaitseniz bir şeyler içebilir miyiz?
[MUSIQUE DOUCE DE FOND] ANITA : Besoin d'un 2e verre, hein?
Yeniden doldurmaya ihtiyaç duydun demek?
Détends toi, prends un verre.
Rahatla, bir içki iç.
Je te sers un verre?
İçki ister misin?
Je vous offre un verre?
Size bir içki önerebilir miyim?
Ne vois pas le verre à moitié vide, Doc.
Bu kadar karamsar olma doktor.
C'est pour ça que je finis mon verre à moitié vide.
Bu yüzden yarım dolu bardağı boşa çeviriyorum.
Venez boire un verre.
Hadi, rahatla biraz.
Un verre?
Bizimle içki içer misin?
Donc je vais prendre un autre verre et y réfléchir.
Sanırım bir içki daha alıp, bu konuyu düşüneceğim.
Tu veux un verre?
İçecek bir şey?