Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Yar
Yar Çeviri Türkçe
138,610 parallel translation
Vous vous étiez en vie hier, vous espérez être en vie demain.
Dün yaşadığınızı hatırlarsınız yarın da yaşayacağınızı umarsınız.
Tu sais, la moitié des étudiants ici sont des hommes...
Evet. Buradaki öğrencilerin yarısı erkek olunca...
À demain.
Yarın görüşürüz.
17 shillings et 9 pences.
17 şilin ve dokuz pens yarım peni.
Je veux donner le maximum de chances de survivre à mes patients.
Hastamın hayatta kalma şansının yarıdan fazla olmasını isterim.
Oui, la moitié d'une.
Yarım bir salkım.
C'était juste une demi-heure.
Sadece yarım saat.
Ce n'était peut-être qu'une demi-heure, mais ça a été suffisant pour que Molly Keenan meure d'hypoglycémie.
Sadece yarım saat için olmalı. Molly Keenan'ın hipoglisimadan ölmesi için yeterince uzun bir süreydi.
Je t'emmènerai le voir demain, d'accord?
Yarın seni götürürüm, tamam mı?
- Je serai prête à te récupérer demain, ou avant, si tu changes d'avis.
- Seni yarın alırım ya da daha önce, fikrini değiştirirsen.
Je te vois demain.
Yarın görürsünüz.
Une demi-douzaine.
Yarım düzine.
- Au nord de Lombard, à mi-chemin à l'ouest de Fisk.
- Kuzey Lombard, Fisk'in yarısı ötesinde bir blok.
On retourne là-bas demain matin.
Yarın sabah ilk işimize geri dönüyoruz.
- J'espère que ça va marcher.
Umarım işe yarıyor.
On est à environ, je ne sais pas, huit cents mètres.
Tamam, yaklaşık yarım mil uzaktayız.
Je serai de retour demain.
Yarın yine geleceğim, olur mu?
Si l'on vous trouve sur ces rives après minuit, vous serez exécuté.
Gece yarısından sonra bu kıyıda bulunursanız, idam edilirsiniz.
Apparemment, son jeune neveu Anthony comparaît en justice demain... pour avoir agressé une servante.
Görünen o ki, genç yeğeni Anthony bir hizmetçi kıza tecavüzden, yarın hakim karşısına çıkacakmış.
À demain, amuse-toi bien.
- Yarın görüşürüz. İyi eğlenceler.
Une fois que le saint aura tué tout le casino.
Ona o kadar yaklaşabilirse. Aziz, kumarhanedekilerin yarısını vurduktan sonra. Çok güzel.
- pour le cabinet.
-... seninle sidik yarışına girmeyeceğim.
J'ai aussi obtenu qu'ils financent 50 % des recherches.
Araştırma ücretlerinin yarısını da ödettirdim.
Je comprendrais si tu ne voulais pas revenir.
Yarın gelmezsen seni anlayışla karşılarım.
Sors ton visage de tueuse car nous avons un rendez-vous demain.
İkinci yüzünü taksan iyi olur yarın için ilk toplantımızı ayarlayacağım.
Sauf erreur de ma part, 10 collaborateurs commencent demain et ont choisi de venir ici plutôt que dans l'un des meilleurs cabinets de la ville.
Yani, yanlış bilmiyorsam şehirdeki en iyi hukuk firması yerine bize gelmeyi seçen 10 avukat yarın işe başlıyor.
Si ça peut attendre demain...
O yüzden yarına kadar bekleyebilecekse- -
Ça marche.
İşe yarıyor.
J'ai lu qu'il y en a une qui s'est vendue pour un demi-million.
Birinin yarım milyon dolara satıldığını okumuştum.
Si j'avais un demi-million de dollars dans la poche, je m'achèterais un énorme jet privé.
Dostum, cebimde yarım milyon dolar olsa kendime kocaman bir jet uçağı alırdım.
Avec ce menton fuyant, j'aurais parié sur moitié moins.
O zayıf çeneyle anca yarısını ısırırsın sandım.
On trouvera une solution demain matin.
Yarın sabah bir yolunu bulacağız.
Mais c'est demain.
Ama bu yarın.
Tes études de nerd marchent peut-être pour les entreprises, mais mon truc n'en est pas une.
Modası geçmiş çalışmalarınız ticaret hayatında işe yarıyor olabilir ama bendeki şey ticaret değil.
Grande caramel macchiato, mi-déca, lait de soja.
Grande, yarı kafeinli, soyalı, köpüksüz karamel macchiato.
- Grande caramel macchiato...
- Grande, yarı kafeinli, soyalı...
Grande caramel macchiato, mi-déca, lait de soja?
Grande, yarı kafeinli, soyalı, köpüksüz, karamel macchiato.
Grande caramel macchiato, mi-déca, lait de soja?
Grande, yarı kafeinli, soyalı, köpüksüz karamel macchiato?
J'ai toujours dit que la moitié de son âge, plus sept, c'est plus un conseil...
Her zaman demişimdir, yaşının yarısının yedi fazlası bir kılavuzdan çok daha...
Je pensais que tu serais loin.
Koridoru yarılamışsındır sandım.
Je ne peux pas te laisser errer dans la gare routière, de nuit, à parler de la 2e guerre à des inconnus.
Gece yarısı otobüs durağında dolanıp, yabancılarla 2. Dünya Savaşı'ndan bahsetmene izin veremezdim.
Ça marche très bien.
Gerçekten çok işe yarıyor.
Alors je vais à Victoria's Secret et je découvre qu'on paye moitié prix si on prend une carte de crédit.
Ben de Victoria's Secret'a gittim. Oradan kredi kartı alırsam sütyen yarı fiyatına düşüyordu ve aldım.
Je dîne avec mon père demain soir et le convaincre ne va pas être chose facile.
Sadece... Yarın babamla yemek yiyeceğim ve onu ikna etmek hiç de kolay olmayacak.
Sauf si tu veux la moitié de mon steak.
Eğer bifteğimin yarısını istemiyorsan.
Demain c'est Noël et je n'ai pas de sapin.
Yarın Noel ve benim bir ağacım yok.
Bon, on est à mi-bite pour l'instant.
Şu an yarı dolu durumdayız.
Tu pourrais m'aider à décorer pour la fête de demain.
Yarınki parti için süslemelerde yardıma ihtiyacım olabilir.
Demain, c'est le grand jour.
Yarın bizim günümüz.
C'est demain qui compte.
Bu yolculuk yarın içindi.
Ça fonctionne.
İşe yarıyor.