Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Zoo
Zoo Çeviri Türkçe
2,286 parallel translation
J'ignorais que les manchots étaient deux mâles, je voulais procéder à une adorable cérémonie pour promouvoir le zoo.
O iki pengueninin erkek olduğunu bilmiyordum ve ben sadece, yerel hayvanat bahçemizin tanıtımını yapmak için küçük, eğlenceli bir etkinlik gerçekleştirmeye çalışıyordum.
Juste pour dire que j'adore le zoo et que c'est très sympa.
Ben sadece hayvanat bahçesini sevdiğimi ve oranın eğlenceli olduğunu söylemek istiyorum.
- L'affluence du zoo a augmenté de 30 %.
- Hayvanat bahçesine ziyaret % 30 arttı.
J'ai transféré les manchots dans un zoo de l'Iowa.
Penguenleri Iowa'daki bir hayvanat bahçesine transfer ettirdim.
On a viré mon père du zoo pour avoir fait fumer un singe.
Babam bir keresinde bir maymuna sigara verdiği için hayvanat bahçesinden atılmış.
" Jim, emmène le bébé au zoo,
" Jim, bebeği hayvanat bahçesine götür...
Amenons Evan au zoo.
- Hadi Evan'ı hayvanat bahçesine götürelim.
C'est le grand gorille du zoo.
- Evet, evet. Ordaki en büyük goril,
- Le zoo.
- Hayvanat bahçesi.
Si je devais me blottir contre un résidant de zoo,
Evcilleştirilmemiş hayvanat bahçesi sakinine sokulmak zorunda kalsaydım...
Une fois, il était convaincu qu'un singe échappé du zoo cambriolait des maisons.
Stevie evin birine, hayvanat bahçesinden kaçan bir maymun tarafından zorla girildiğine inanıyordu
Voilà qui devrait accroître la production de vapeur de 700 % et ainsi, augmenter la température dans tout le zoo.
Bu cihaz üretilen ısıyı % 700 arttıracak ve hayvanat bahçesindeki sıcaklığın yükselmesini sağlayacak.
Assure-toi bien de ne tourner que le bouton cramoisi, ou tu peux dire adieu au zoo.
Sadece yakut kırmızısı düğmeye basman gerek, aksi halde hayvanat bahçesine elveda deriz.
Ce n'est pas un zoo.
Burası hayvanat bahçesi değil.
Je ne vais pas au zoo depuis 5 ans...
Beş senedir hayvanat bahçesine de gitmedim. Tamam, bu pek başarı olarak sayılmaz.
Maman a oublié de signer ton autorisation pour le zoo?
Annen, hayvanat bahçesine giriş belgeni imzalayamı mı unuttu?
Ils ont une vidéo de sécurité du zoo.
Hayvanat bahçesinde güvenlik kamerası onu çekmiş.
{ \ pos ( 192,220 ) } C'est pour ça que Vic a dû prendre un deuxième boulot au zoo.
Bu yüzden, Vic hayvanat bahçesinde ikinci bir işe girmek zorunda kaldı.
- Vous, les animaux du zoo, avez tout.
Siz hayvanat bahçesi hayvanları her şeye sahipsiniz.
L'Archer, accepte ces présents au nom des animaux du zoo.
Archer, lütfen hayvanat bahçesi hayvanları tarafından sunulan bu hediyeleri kabul et.
Il chaparde au zoo pour donner aux sans-zoo.
Hayvanat bahçesinden çalıyor ve orada yaşamayan hayvanlara veriyor.
On a un zoo?
Bir hayvanat bahçeniz mi var?
Il y en a au zoo?
- Hayvanat bahçesinde rakun da mı var?
Tu sais qu'on a un zoo?
Hey, Archie, yakınlarda bir hayvanat bahçesi var biliyor musun?
Et de la générosité de tous les animaux du zoo.
Ve ayrıca tüm hayvanat bahçesi hayvanlarının cömertliğinden.
C'est il y a a peine 306 jours que nous avons été arrachés a notre cher zoo de Central Park et laissés pour compte ici, sur l'île rustique de Madagascar.
Canımız Central Park Hayvanat Bahçesi'nden kaçırılalı sadece 306 gün geçmiş gibi görünüyor. Sonra buraya atıldık, hoyrat Madagascar'a.
On est pas des pandas au zoo.
Shirley, biz hayvanat bahçesinde yaşayan pandalar değiliz.
Sans électricité, le zoo est devenu... une jungle!
Elektrik olmadığı için, hayvanat bahçesi şimdi tam bir... "orman!"
C'est aussi le roi du zoo et de la grande banlieue.
Kendisi ayrıca hayvanat bahçesinde kraldır ve bahçenin ortasında yeri vardır.
Tu les gardes dans un zoo? - Je les garde chez moi.
Bunları hayvanat bahçesi gibi bir yerde mi tutuyorsunuz?
- Que sont-elles? - C'est Lily au zoo.
- Lily hayvanat bahçesindeyken.
La télé ne m'oublie pas au zoo.
TV asla beni hayvanat bahçesinde unutmaz.
L'Alaska pourrait être... accroché la tête en bas au clocher de mon zoo?
Alaska'nın, hayvanat bahçemdeki saat kulesinin altına yapışmış olabileceğini mi söylüyorsun?
Stingtail, on ne menace pas les gamins de mon zoo.
Orada dur, iğne kuyruk. Kimse hayvanat bahçemdeki çocukları tehdit edemez.
On a un nouvel arrivant du zoo d'Hoboken.
Bütün bildiğimiz, Hoboken hayvanat bahçesinden buraya yeni bir transfer var.
Bienvenue au zoo. Je suis...
Hayvanat bahçesine hoş geldin.
- Il a 12 ans. Un gamin de 12 ans m'a tiré dessus au zoo.
Benim için bir çocuğa bakar mısın?
Tu te changes en loup-garou, tu tues quelqu'un, et tu te réveilles quelque part, tout nu... comme un zoo.
Kurt adama dönüşüyorsun, birini öldürüyorsun sonra bir yerde uyandığında, çıplak oluyorsun hayvanat bahçesi gibi.
Joakim et ses parents vont venir pour t'emmener au zoo.
Joakim'le ailesi seni hayvanat bahçesine götürüyor.
Mettre des couches aux chimpanzés au zoo?
Hayvanat bahçesinde yavruların altını falan mı bağlıyorsun yoksa?
Ton nouvel ami est... à l'extérieur du zoo.
Yeni arkadaşın hayvanat bahçesinde değil.
- Non, je n'aime pas les zoo.
Bir dahaki sefere bizimle gelmelisin. Olmaz, dostum. Hayvanat bahçelerinden hoşlanmam.
Oui, ce guépard pourrait courir comme un taré dans la jungle, mais dans un zoo... il n'a même pas la place pour passer en seconde.
Evet, o çita çok hızlı koşabilir, ama hayvanat bahçesinde ikinci vitese çıkabilecekleri kadar bile yer yok.
C'est vrai que ma grand-mère a rencontré un furet au zoo de San Diego, mais il ne s'est rien passé. C'était une passade.
Büyükannem hayvanat bahçesinde bir dağ gelinciğiyle tanışmış, ama bir şey olmamış.
Il s'est échappé du zoo, ce matin.
Duymamış mıydın? Bu sabah hayvanat bahçesinden kaçmış.
- Il y a un zoo ici?
Burada hayvanat bahçesi mi var?
J'ai passé trois ans avec les primates du zoo de Manchester.
Manchester Hayvanat Bahçesi primat evinde 3 yıl geçirdim.
Ils l'ont vendue pour presque rien à un commerçant, qu'il l'a mise dans une plus grande cage et l'a vendue au zoo de Londres pour 300 guinées.
Bir tüccara, üç peni, üç çeyrek peni karşılığında sattılar ve tüccar da onu daha büyük bir kafese koyup Londra Hayvanat Bahçesi'ne 6 bin Şiline sattı.
Il y a un mini-zoo.
Güzel bir hayvanat bahçesi olduğunu duydum.
- Du zoo.
- Hayvanat bahçesinden geldik.
Alors, c'était sympa ta journée au zoo?
Güzel vakit geçirdin mi?