Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Ètais
Ètais Çeviri Türkçe
80 parallel translation
Vous étiez avec une amie. J'ètais avec un ami à moi, Angie.
Sen bir arkadaşınızla, ben de arkadaşım Angie'yleydim.
Les filles me regardent comme si j'ètais une punaise.
Orda olan tek şey, kızların beni böcek gibi hissettirmesi.
La dernière fois, j'ètais assise là.
Geçen sefer orda oturmuştum.
J'ètais bon au lycèe.
Lisede oldukça iyiydim.
J'ètais pris à l'universitè City, mais mon père est mort, j'ai dû travailler.
Şehir Üniversitesi'ne kabul edildim ama babam öldüğü için çalışmak zorunda kaldım.
J'ètais très bon en allemand.
Almanca en iyi dersimdi.
J'ètais bon en maths au lycèe.
Lisede nede iyiydim, biliyor musun? Matematik.
Quand j'ai quitté l'armèe, j'ètais perdu.
Ordudan ayrıldığımda, Clara, kaybolmuştum.
Parfois, j'ètais dans le mètro, Dieu me pardonne ce que je vais dire, je sentais les rails m'attirer sous les roues.
Bazen metroda dururdum. Söyleyeceğim şey için bağışla beni... Rayların beni aşağı doğru çektiğini hissederdim.
Où ètais-tu, bon sang?
Marty, nerelerdeydin?
- J'ètais en train de te chercher.
Ben de seni her yerde aradım.
J'ètais sursitaire à cause de mon travail.
Tecil ettirdim efendim. İşim nedeniyle.
J'ètais devenu son associé, comme ça.
Beni ortak yapmıştı. İşte böyle.
J'en ferais autant, si j'ètais soldat.
Asker olsam ben de öyle olurdum.
J'ètais infirmière d'ètat en Virginie.
Ben Batı Virginia'da kamu sağlığı hemşiresiydim.
Quand ça a ètè le moment, j'ai dècouvert que j'ètais enceinte. J'ai pleuré cette nuit-là. J'ai dit à mon mari :
Bir çocuğum olacağını öğrendiğim zaman... bütün gece ağlamıştım.
Pour montrer que j'ètais un dur, et ce n'ètait pas tout.
Ne kadar sersem olduğumun kanıtıydı. Hepsi bu da değildi.
L'annèe où j'ètais censé être à Cornell University, à étudier les affaires, j'ai passè mon temps dans la 52e Rue.
Cornell Üniversitesi'nde iş yönetimi okuduğum yıllarda... zamanımın çoğunu 52. Cadde'de geçirirdim.
J'ètais tout près d'elle, mais il y a un tas de rochers dessous...
Hemen arkasındaydım ama aşağısı çok kayalık. Korkarım başını çarptı.
Je me rappelle, quand j'ètais dans une des universités où je suis allè.
Hatırlıyorum da, kayıt olduğum, gittiğim birkaç üniversite... zamanlarında, bir derneğe katılmam istenmişti.
A ma sortie, l'armèe me devait un rappel de salaire de 4967 dollars et j'ètais l'une des personnes déplacées.
Hastaneden çıktığımda 4967 dolar tazminat almıştım... ve görevden alınanlardan biriydim.
J'ètais content qu'elle puisse l'écrire ainsi.
Bunu yazabilmiş olmasına sevinmiştim.
Le lendemain matin, j'ètais à Villefranche.
Ertesi sabah Villefranche'a gittim.
Si j'ètais le Grand Inspecteur, je l'arrêterais.
Vali mi? Eğer Büyük müfettiş olsaydım onu durdururdum.
Je n'ètais non plus jamais venue ici.
Daha önce buraya hiç gelmemiştim.
J'ai vu que j'ètais incapable de meurtre, bien que le meurtre fût la seule preuve de mon existence. A prèsent... la pensée même m'horrifie.
Varlığımın yegane ispatı olmasına rağmen, cinayete meyilli olmadığımı anladım hatta artık düşüncesi bile dehşete düşürüyor beni.
J'ètais encore avec eux, dans mon sommeil.
Az önce uyurken onların yanındaydım.
J'ètais avec eux, nous attendions l'appel de notre nom!
Yanlarında durdum ve hep birlikte isimlerimizin okunmasını bekledik.
Quand j'ètais à la Bastille durant treize longues années, j'ai appris que nous sommes dans un monde de corps,
Marat Bastille'de yattığım on üç uzun yıl boyunca öğrendim ki, bu dünya bedenlerin dünyası.
Si je n'ètais pas votre nourrice, je dirais... que vous avez sucé la sagesse au bout de mon sein.
- Bir onur! Senin tek dadın olmasaydım. süt yerine bilgelik emmişsin derdim.
j'ètais chez mon ennemi. Et quelqu'un des siens m'a blessé!
Düşmanımın ziyafetinde birisi aniden yaralayıverdi beni.
J'ètais fort occupé!
Bağışla Mercutio.
Jeune drïle, tu ètais son ami! Va le retrouver!
Zavallı çocuk. onunla aynı telden çalardın ya. eşlik edeceksin orada da.
Toute ma vie, les gens ont dit que j'ètais timide.
Herkes benden yararlanmaya çalışıyordu. Arkadaşlarım bana "yumuşak" derlerdi.
Tu t'imagines être encore le grand savant que tu ètais jadis.
Kendini hala bilimadamı olarak görüyorsun, değil mi?
Je n'y suis pas monté depuis que j'ètais gosse.
Bu tepelere çocukluğumdan beri gelmedim.
J'ètais infirmier au Vietnam.
Beni dinle. Vietnam'da sağlıkçıydım ben.
J'ètais épuisé.
Yorgun düşmüştüm.
J'ètais juste un buveur mondain.
Ben sadece sosyal bir içiciydim
J'ètais au milieu de Lexington Avenue, n'ayant pas du tout l'air ivre,
Lexington Bulvarı'nın ortasında duruyordum, Sarhoş görünmüyor ya da sarhoş davranmıyordum
On allait à 150 km / h. J'ètais à cotè de lui!
İkimiz de 150'yle gidiyorduk! Onun tam yanındaydım!
Tu devais venir me chercher mais j'ètais tout près d'ici.
Beni almaya geleceğini biliyordum ama yakınlardaydım.
Charles m'avait dit que tu ètais gentille et il avait raison.
Charles senin çok cici olduğunu söylemişti, haklıymış. Genelde haklıdır.
Elle pensait que j'ètais de Sydney.
Beni Sydney'li sandı.
J'ètais fatigué.
Yorgundum.
J'ètais la cible?
Hedefi ben miydim?
Je dirai que j'ètais votre otage.
Beni rehin aldığınızı söylerim.
J'ètais un ami de Jamis.
Ben Jamis'in dostuydum.
J'ètais en pyjama, et il m'a dit :
Pijamalarımlaydım.
Samedi soir, j'ètais en avance.
Cumartesi akşamı erken gitmiştim.
Alors, où ètais-tu?
İşte benim oğlum. Neredeydin o zaman?