English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Ętre

Ętre Çeviri Türkçe

103 parallel translation
Ne sois pas si fier d'ętre diplômé.
Okul okudunuz diye buralarda büyüklük taslamayın.
Le soldat est un ętre responsable.
Sorumluluk bilinci bir askerin hayatıdır.
Kaji pourrait ętre un trčs bon soldat.
Cidden dedin gibiyse, en iyi askerlerimiz olabilirler.
Je ne veux pas ętre viré aprčs 4 ans de service.
Dört yıllık hizmetten sonra bizi öylece gönderemezler.
On sait qui va ętre éliminé.
Kimin gideceğine çoktan karar vermişlerdir.
Quel courage d'ętre venue jusqu'ici.
Bir bayanın çıkıp buraya gelmesi hiç yakışık değil.
Ça doit ętre dur.
Çok zor olmalı.
Oů l'on traite l'ętre humain ŕ sa juste valeur.
İnsana insan muamelesi yapılan bir yer.
Merci d'ętre venue me voir.
Beni görmeye geldiğin için sağ ol.
Merci d'ętre venue.
Geldiğin için sağ ol.
Tu m'en voudras, peut-ętre.
Benden istediğin kadar nefret et.
Tu n'avais aucune chance d'ętre écouté.
Karışsaydın elinden bir şey gelecek miydi?
Juste ŕ ętre... un outil pour la grande promesse.
Bir piyon olacaksın. Büyük vaatlerinin hizmetinde kullanacakları küçük bir piyon.
C'était plus loin, peut-ętre.
Çok daha uzakta olabilir.
Un pęcheur peut ętre un criminel.
Bu onun masum olduğunu kanıtlar mı?
Pas besoin d'ętre fier de ta promotion.
Bir onbaşı olabilirsin ama bize amirlik yapmaya kalkmayasın.
Je suis fautive d'ętre ici.
Saygıdeğer Baş Hemşire, buraya kendi isteğimle geldim.
En fait, tu crains d'ętre męlé aux anciens?
Bunu usta erlerden uzaklaşmak için yapmadığın ne malum?
Il faut ętre dur avec les soldats dčs le début, leur faire comprendre ce qu'est l'armée.
İşi en başından sıkı tutacaksın. Onlara askerliğin ne demek olduğunu göstermelisin.
Tu vas ętre nommé assistant?
Usta Er Kaji, yeni eğitmen sen mi oldun?
Tu dois ętre au courant d'un tas de choses, alors, mais il y a une chose que tu ne sais pas...
Mademki eğitmen olarak seni seçtiler çok şey biliyor olmalısın. Yine de öğreneceğin şeyler var.
Tu nous écartes pour ętre tranquille.
Başlarında tek patron sen mi olmak istiyorsun?
Vous devez ętre fatigués?
Ne oldu? Yoruldunuz mu?
Mais, au moment du combat, tu n'auras peut-ętre que moi... sur qui tu pourras compter.
Belki bunu korkakça bulabilirsin. Ne var ki, savaş başladığında sırtını verebileceğin tek kişi de ben olacağım.
Ravi d'ętre puni ŕ la place des bleus!
Bir de, Usta Erim diye büyüklük taslamayı kes.
Si vous commandiez l'opération, peut-ętre!
Ne zaman strateji subayı olursun, o zaman dilediğin gibi yaparsın.
Ça doit ętre une tombe.
Bir mezar olmalı.
Peut-ętre survivras-tu!
Buradan canlı çıkabilirsin.
Femme, ce n'est peut-ętre pas du bifteck, mais on peut l'avaler.
Biftek gibi değil tabii, madam. Ama yutar yutmaz tadına alışıyorsun.
Excusez-nous d'ętre en retard.
Affedersin, çok yavaşız.
Elle est loin d'ętre comme moi.
O benim gibi değil.
Tuer ou ętre tué...
Ya öl ya öldür olunca, insan değişiyor.
Peut-ętre est-on en train de payer trčs cher une liberté sans valeur.
Bu beyhude özgürlük aşkı bize pahalıya mal olabilir.
Il habite peut-ętre ici.
Belki burada yaşıyordur.
Il faut y arriver sans ętre vus.
Umarım şu mısır tarlasına geçebiliriz.
L'Armée rouge doit ętre différente de celle des Japonais ou des Américains.
Kızıl Ordu'nun, Japon ve Nazilerden farkı olmalı. Hatta Amerikan Ordusu'ndan bile temelden farklı olmalı.
Ne faites pas semblant d'ętre des partisans!
Gerillaymış! Bir avuç dağ eşkıyası desene şuna!
Peut-ętre que tu as raison et que j'ai tort.
Belki sen doğru olanı yapıyorsun. Bense yanlışı.
Vous ne savez peut-ętre pas... Ŕ dix kilomčtres se trouve la voie ferrée.
Siz bilmezsiniz muhtemelen ama demiryolu buradan 10 km kadar ötede.
Vous me jugerez peut-ętre trop audacieux...
Biliyorum çok şey istiyorum...
Encore moins d'espoir de revoir l'ętre cher.
Sevdiklerimizi göremeyeceğiz.
Encore moins d'espoir de revoir l'ętre cher.
Sevdiklerimizi asla göremeyeceğiz.
Plus d'espoir de revoir l'ętre cher.
Sevdiklerimizi asla göremeyeceğiz.
Tu as dű ętre sollicité. Ça suffit avec ça!
- Hoşuna giden kız olmadı mı?
Avec des hommes, c'est tuer ou ętre tué.
Sırf erkek varsa ölür ya da öldürürsün.
Mais avec des femmes, ils risquent d'ętre plus coulants.
Ama kadınlar adamı yatıştırır.
Peut-ętre n'aurais-je pas dű. Mais explique-lui bien la situation.
Belki haddimi çok aştım ama gerideki adamların halini görmek zorunda.
Ce n'est peut-ętre pas ta faute... mais il y a complot dans d'autres groupes aussi.
Diğer grupların sizi örnek alması bir yana onlar da sabotajcı kesildiler.
Ce n'est peut-ętre pas bien, mais je ne peux pas.
Başka çarem yok. Doğru olmayabilir ama buna son veremem.
Peut-ętre seras-tu envoyé au front...
Belki de bu cepheye gönderileceğin için!
Ils ne doivent pas ętre loin.
Orada bir yerde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]