Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ad
Ad Çeviri Türkçe
141,647 parallel translation
Fez alguns bons progressos.
Çok büyük adımlar attın.
Um homem chamado Austin Silwamba, um diplomata de nível médio do Zimbabwe...
Austin Silwamba adında Zimbabveli orta düzey bir diplomat var...
Muitas presidências são julgadas pelos primeiros 100 dias, quando o Presidente apresenta iniciativas políticas para os próximos quatro anos.
Birçok başkan, gelecek dört yılda izleyeceği politikaların ilk adımlarını attığı ilk 100 gününde değerlendirilir.
Mas hoje, com a vossa permissão, espero reajustar o relógio.
Ancak umuyorum ki bugün, sizin de izninizle ilk adımı atacağız.
Farei uma assembleia municipal esta semana na Faculdade de William e Mary, para iniciar o que espero que se torne numa discussão nacional, pois juntos reajustaremos o relógio...
Bu yüzden William Mary Üniversitesi'nde katılacağım forumda, umarım ki ilk adımları milletçe atarak daha iyi bir Amerika için çabalarken...
Ela está viva e tem um nome.
Poyet hayatta ve bir adı var.
- Reconstituindo os passos deles.
- Adımlarını geriye doğru izlemeliyiz.
Tens de deixar claro que falaste por ti e não em nome da administração.
Sadece hükûmet adına değil, kendi adına konuştuğunu net bir şekilde belirteceksin.
O Senador Jack Bowman de Montana acusou-a de desvalorizar o controlo de armas em nome do Presidente.
Montana Senatörü Jack Bowman, sizi Başkan adına üstü kapalı şekilde silah kontrolü avukatlığı yapmakla suçladı.
Só falavas em mudar-te para Washington para trabalhares na sala de correio de um senador de quem ninguém tinha ouvido falar.
Tek bahsettiğin şey, kimsenin adını bilmediği bir Senatör'ün posta odasında çalışmak için DC'ye taşınmaktı.
" Sr. Presidente, chamo-me Carol.
" Başkanım, benim adım Carol.
Chamo-me Melissa e queria perguntar-lhe como foi tornar-se subitamente Presidente?
Benim adım Melissa ve şunu merak ediyorum : Bir gecede başkan olmak nasıl bir histi?
Chamo-me Amy e minha pergunta para si, senhor, é :
Benim adım Amy ve size şöyle bir sorum olacak :
Não estamos de acordo, mas num esforço para trazer a questão a público, como presidente do Comité de Apropriações do Senado, vou reintroduzir o Projeto de Lei 8180 do antigo Congresso, que fortalece as verificações de antecedentes federais.
Konu hakkında farklı taraflarda olsak da konuyu gündeme getirmek adına Senato Ödenek Komitesi Başkanı olarak önceki Kongre'nin, federal geçmiş taramalarını sıkılaştıran 8180 sayılı taslağını tekrar Senato'ya taşıyacağım.
Oponho-me a este projeto de lei, mas no espírito da discussão bipartidária, gostaria de o apresentar ao Senado.
Evet, bu taslağa karşıyım ancak iki partili bir ortaklık ruhu adına Senato'da tartışmaya açmak istiyorum.
Se não apoiar o projeto de lei, dirão que é o hipócrita que usou a assembleia para fins políticos.
Sorun şu ki taslağı desteklemezseniz adınız forumu siyasi çıkarlarına alet eden ikiyüzlünün birine çıkacak.
Como eu disse na reunião municipal, temos a responsabilidade de fazer tudo o que pudermos para reduzir a violência no nosso país.
Forumda da söylediğim gibi, ülkemizdeki silah şiddetini indirgemek adına elimizden geleni yapmak bizim sorumluluğumuz.
Este projeto de lei é um passo importante nessa direção.
Bu taslak da bence bu yönde atılmış mühim bir adım.
Quanto à participação do público, a Sra. Kirkman irá organizar uma mesa-redonda com um número de interessados.
Toplumla iletişim adına Bayan Kirkman çeşitli taraflarla masaya oturacak.
Este projeto de lei pode não ir tão longe como quer, mas põe a bola a rolar na direção certa.
Biliyorum ki bu taslak arzuladığınız kadar iyi değil ama doğru yönde iyi bir ilk adım olduğunu düşünüyorum.
Eu sei que falo em nome do Presidente quando vos agradeço a vossa coragem e generosidade ao virem partilhar as vossas histórias.
Başkan adına, bugün öykülerinizi paylaşmaya gelerek gösterdiğiniz cesaret ve büyüklük için çok teşekkür ederim.
Dois passos para a frente, um para trás.
İki adım ileri, bir adım geri.
Compreendo que isto é Washington DC e que a senhora é uma política, mas temos uma possibilidade de avançar com isto.
Anlıyorum, burası Washington ve sen de bir siyasetçisin ama bu meselede somut bir adım atma fırsatımız var.
Não vou voltar atrás.
Geri adım atmayacağım.
Que tal descobrir um substituto para escrever um op-ed?
Başkasının adıyla bir haber yazdırsak?
A reserva está em seu nome.
Rezervasyon sizin adınıza.
Quer meter nele o seu nome?
Altına senin adını yazayım mı?
Duvido que qualquer candidato presidencial quisesse ter algo que ver com um rufia mentiroso e sem escrúpulos como você.
Bence hiçbir müstakbel başkan adayı, senin gibi yalancı, ahlaksız bir pislikle adının anılmasını istemez.
Assim, em vez de atrasarmos mais as rodas da justiça, a debater os méritos de um potencial juiz presidente, propomos prosseguir com os oito já considerados e aprovados.
O yüzden adaletin işleyişini, olası bir mahkeme başkanının niteliklerini tartışarak daha fazla oyalamamak adına hâlihazırda onanmış olan sekiz adayla devam etmeyi öneriyoruz.
Ele estava com alunos de música de uma escola em Nova Orleães à qual deram o nome do pai.
New Orleans'taki, adını babasından alan bir okulun müzik öğrencileriyle buradaydı.
Desde o ataque no Capitólio, as referências à Browning Reed têm sido apagadas.
Meclis'teki saldırıdan bu yana Browning Reed adının geçtiği belgeler silinmiş.
Não recebo nenhum elogio.
Adımı okumayacaklar ya.
Não vou desistir.
Geri adım atamam.
Desde o ataque no Capitólio, as referências à Browning Reed têm sido apagadas.
Meclis'teki saldırıdan bu yana, Browning Reed adı geçen belgeler silinmiş.
Devido à estática, pensámos que Hannah Wells era um navio.
Çağrıdaki parazitten ötürü Hannah Wells'i bir gemi adı sandık.
Receberam uma chamada para um cargueiro não agendado que queria descarregar.
Yük indirmek isteyen ama programda adı olmayan bir yük gemisinden çağrı almışlar.
Quero uma lista de todos os aviões, camiões, carros, barcos, helicópteros registados em nome da Browning Reed e quero que os localizam já.
Browning Reed adına kayıtlı her uçağın, kamyonun, arabanın, geminin, helikopterin bir listesini istiyorum ve hepsini derhâl izlemeye alın.
A brigada de trânsito localizou um veículo em nome do Lloyd na interestadual.
Otoban devriyeleri eyaletler arası yolda Lloyd'un adına kayıtlı bir araç görmüş.
Todos os presidentes têm uma crise definidora.
Her başkanın adıyla anılan bir kriz anı vardır.
Se acha que vou desistir, está a perder o seu tempo.
Geri adım atacağımı sanıyorsanız vaktinizi boşa harcıyorsunuz.
Tens de tirar uma peça de roupa se perderes uma mão.
Her bir eli kaybedeşinde, bir kıyafetini çıkaracaksın. İşte bu yüzden adı Strip Poker ya.
Então, eu fui-me embora à procura de autenticidade e consegui encontrá-la.
Ben de gerçek bir şeyler yaşayabilmek adına buradan uzaklaştım. Ve yaşadım da, buldum en sonunda.
Meu Deus, ele vai trocar-me por uma higienista oral boazona e sã chamada Stephanie que não se esquece do aniversário dele.
Aman Tanrım, benden ayrılacak. Beni seksi bir... adı Stephanie olan, diş hijyenine çok önem vermeyen ve doğumgününü unutmayan bir kadın için terkedecek.
Isso é um iPod.
Onun adı iPod.
Ainda bem. O meu foi bom.
Adına sevindim, benimki çok güzeldi.
E trata a rapariga da corda pelo nome, pois claro.
Kapıdaki kızların bile adını biliyor. Bilir tabi, neden bilmesin?
Eu chamo-me Inigo Montoya!
Benim adım Inigo Montoya!
Um dos donos, o Mo Moretti, olhava para nós e sabia que canção precisávamos de ouvir.
Sahiplerinden birinin adı, Mo Moretti idi... Yüzüne bir bakar, hangi şarkıyı dinlemek istediğini anlardı.
Todos sabem o nome dele, parvo.
Adını zaten herkes biliyor, salak.
Chamo-me Sandra.
Benim adım Sandra.
- Como se chama?
Tamam, adın neydi?