English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Arte

Arte Çeviri Türkçe

8,868 parallel translation
São materiais de arte.
Sanat malzemesi bunlar.
Eu quero estudar arte, e então começar a fazê-la.
Sanat öğrenmek istedim, sonra sanat yaratmak.
Definitivamente não percebo nada de arte.
Sanattan pek anlamıyorum.
Concordamos em mais coisas do que na arte.
Resimden daha fazlasına anlaştık.
Poucas imagens da arte ocidental irradiam uma carga tão única... e aterrorizadora da sexualidade demoníaca.
Batı sanatındaki bazı resimler böylesine eşsiz ve korkunç olan şeytani cinselliği gösterir.
O museu está fechado ao público às terças, mas aulas de arte e investigadores são bem-vindos.
Müzemiz Salı günleri halka kapalıdır, ama sanatçılara ve araştırmacılara açıktır.
O esquadrão de Arte de Nova Iorque veio num estalo quando souberam o que comeu.
New York Sanat Köşesi, yediği resmi duyunca çıldırdı.
A minha arte.
Sanatım.
Dr. Chilton... Isto é arte?
Dr. Chilton... bu sanat mı?
Arte.
Sanat.
O segredo da arte é'ver'.
Sanat görmektir.
O segredo da arte é ver.
Sanat görmektir.
Tamanho é o poder da sua arte.
O kadar güçlüsün...
Vejo que ainda está a aprender a arte de bater. Detective Gordon.
Hala kapı çalmayı öğrenememişsiniz Dedektif Gordon.
Finamente treinada na arte de ir buscar café.
Kahve getirme sanatında üst düzey eğitimli bir ajan.
Talvez esteja na hora de investir em arte.
Belki biraz sanata yatırım yapmak vakti gelmişti.
Deve perguntar-se o que faz um homem invisual numa galeria de arte.
Muhtemelen göremeyen bir adamın sanat galerisinde ne yaptığını merak ediyorsundur.
Pensei torná-lo mais acolhedor com arte.
Ben de birkaç resimin aydınlatacağını düşündüm.
Não precisa de ver para apreciar arte, mas precisa de honestidade.
Sanatı takdir etmek için görmeniz gerekmez.. ... ama dürüstlük gerekir.
Mas existe algo muito íntimo em experienciar a arte pelos olhos de outra pessoa.
Ama başkasının gözlerinde sanatı deneyimlemede çok yakınlaştırıcı bir şey vardır.
Ótimo, a arte não é como a mobília.
Güzel, resim mobilya değildir.
A arte deve falar consigo, comovê-lo.
Sanat sizle konuşmalı, sizi harekete geçirmeli.
Não podes tocar na arte, só olhar.
Tablolara dokunamazsın. Sadece bak.
"Não há arte que ensine a ler no rosto as feições da Alma."
"Birinin yüzüne bakarak aklından geçeni okumak ne mümkün?"
E devia haver essa arte.
Böyle bir sanat olmalı.
E não existe arte.
Sanat diye bir şey yok.
Brooke, a tua mãe aperfeiçoou a arte da evasão.
Brooke, annen uzak durma sanatında ustalaştı.
Transformas um rapto, numa arte.
Adam kaçırmayı bir sanata dönüştürmüşsün.
É arte.
- Bu bir sanat.
Pediu-me ajuda com a sua arte, e eu ajudei-o.
Sanatına yardım etmemi istedi ben de yardım ettim.
Há arte no escandaloso.
Lekeleyici şeylerde bir sanat olduğunu biliyorsun.
Qual acha que seria a reacção da sua mulher se descobrisse sobre a sua arte?
Ama sanatını öğrendiği zaman karının vereceği tepkinin nasıl olacağıyla ilgili ne düşündüğünü merak ediyorum.
A bela arte de vigiar.
Polis gözetimi sanatı.
Destruiu a minha arte!
- Sanatımı mahvettin!
Uma partida, magia, arte performativa.
- Numara, sihir, performans gösterisi.
Quando tinha a tua idade, houve uma nova e controversa exibição no museu de arte moderna.
Ben senin yaşlarındayken modern sanat müzesinde tartışmalı yeni bir sergi vardı.
Abri uma galeria de arte de memórias anónimas, foi aqui que conheci o meu marido.
Anonim hatıralarla sanat galerisi açtım ve kocamla tanıştığım yer de burasıydı.
E espero... Que goste da arte que vai experienciar.
Umarım, deneyimleyeceğiniz şeyin ustalığını beğenirsiniz.
A minha mãe era negociante de arte em Hong Kong.
- Annem Hong Kong'ta galericiydi.
O vizinho disse que é um negociante de arte.
Komşusu galerici olduğunu söyledi.
É que uma suástica na cabeça de um tipo morto, arte nazi roubada.
Ölünün kafasına gamalı haç yerleştiriyor, Nazilerden sanat eseri çalıyor.
Eram uma equipa de elite de oficiais das "SS", responsáveis por roubar obras de arte inestimáveis enquanto os nazis conquistavam a Europa.
Savunma subaylarının seçkin sınıfını oluşturuyorlardı. Naziler Avrupa'yı fethettiklerinde çok değerli sanat eserlerini çalmaktan sorumluydular.
Depois da guerra, o Otto mudou o nome para "Haas", fugiu para os EUA, e levou centenas de obras de arte com ele.
Savaştan sonra Otto ismini "Haas" olarak değiştirmiş ve yanında yüzlerce sanat eseriyle Amerika'ya kaçmış.
O seu pai disse onde é que arranjou a colecção de arte dele?
Baban sanat koleksiyonuna kimden ulaştığını söyledi mi?
- Chama-se arte.
Sanat deniyor.
Mas, quem quer que tenha roubado os outros sete quadros não tinha qualquer apreço por arte.
Ama diğer 7 tabloyu çalan adamın sanat adına hiçbir saygısı yokmuş.
Mas, porque é que o Karl guardaria obras de arte no apartamento se ele tinha a vossa colaboração?
Ama Karl neden siz varken bu paha biçilmez eserleri dairesinde tutsun?
Muito bem, emitimos um alerta para o seu negociante de arte, Julian Glausser.
Pekâlâ, dışarıda sanat tüccarı Julian Glausser'ı arayan bir ekip var.
Também avisei a Unidade de Crimes de Arte do FBI, caso ele tente vender alguma coisa no mercado negro.
Kara borsada satmaya çalışırsa diye federal sanat birimine haber verildi.
Encontramos a obra de arte roubada do apartamento do seu pai.
Babanın dairesinden çalınan sanat eserini bulduk.
As coisas que eu faço pela arte.
Arayayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]