Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Ask
Ask Çeviri Türkçe
44,531 parallel translation
Do género : "Cá está agora o romance."
"Iste ask" demistim.
Os investigadores trabalham dia e noite para descobrirem o motivo, as pessoas que ela conhecia e possíveis relações românticas.
Dedektifler, cinayet nedenini, tanidigi insanlari, olasi ask iliskilerini bulmak için gece gündüz çalisiyorlar.
Ele usa suspensórios por cima da camisola.
O herif pantolon askısı takıyor. O ne Allah aşkına?
Se parece ser amor, então parece mesmo.
Kulaga ask gibi geliyorsa asktir.
- É uma grande coleção de romances.
Bu çok ciddi bir aşk romanları koleksiyonu.
Não faz mal, tenho recebido o tratamento no centro médico.
- Dinle, sorun değil. Tedavimi yaptırıyorum ve son zamanlarda işim başımdan aşkın.
Oh, por amor de Deus.
Oh, Allah aşkına.
Até o Hyde ter destruído esse amor.
Hyde o aşkı yok edene kadar.
Porque nunca vou querer perder o amor que sinto por ti.
Çünkü sana karşı hissettiğim aşkı asla kaybetmek istemem.
Há mais de mil milhões de pessoas no mundo sem electricidade, e elas querem luzes e aquecimento.
Bir milyarı aşkın insan elektriksiz yaşıyor. Işık istiyorlar, ısıtma istiyorlar.
Acordamos na Alemanha, num sábado de manhã, e é provável que 30 % da eletricidade seja solar ou eólica, e não é de poucos produtores de energia, é de mais de 2 milhões de cidadãos que alimentam um rede.
Almanya'da bir cumartesi sabahı uyandığınızda, elektriğinizin yüzde 30'unu güneş ve rüzgar sayesinde alırsınız. Sadece birkaç yerden de almazsınız. İki milyonu aşkın vatandaş, bir şebekeye elektrik sağlıyor.
A nação está fascinada com o Congressista Peter MacLeish, o único sobrevivente encontrado até agora nos destroços do Capitólio, alvo de uma catástrofe indescritível que ceifou mais de mil vidas, incluindo a do presidente, vice-presidente e a quase totalidade do Congresso.
Tüm ülke, Başkan, Başkan Yardımcısı ve neredeyse tüm Kongre üyelerinin de aralarında bulunduğu bini aşkın kişinin ölümüne sebep olan saldırıdan an itibarıyla canlı kurtarılan tek kişiyi, Kongre Üyesi Peter MacLeish'i konuşuyor.
O amor em Washington não acontece todos os dias, Emily.
Washington'da aşk, sık yaşanan bir şey değil Emily.
Sabias que minha irmã não perdeu só a melhor amiga naquela noite, - mas o amor da sua vida? - Pára.
Biliyor musunuz, o gece ablam sadece dostunu değil hayatının aşkını da kaybetti, di'mi?
O amor verdadeiro partiu. Que pena.
Gerçek aşk yitip gitti.
Você ficou cego ao apaixonar-se?
Özür dilerim. Aşk gözünü kör mü etti?
Continuo a viver aquela por quem vou dar o meu amor
Yaşamaya devam ettim. Aşkımı sigortalarım.
Esta carga está a cair em todos os seus relacionamentos especialmente na sua vida amorosa.
Bu yükü bütün ilişkilerine yansıttın. Özellikle aşk hayatına.
Raiva, ódio, amor.
Öfke, nefret, aşk.
Arruinei relações com tipos bons e com o John Mayer só para que possa escrever canções sobre desgostos de amor e como seguir em frente.
İyi çocuklar ve John Mayer ile ilişkilerimi berbat ederim. Böylece aşk acısı hakkında şarkılar yazar ve yoluma devam ederim.
Amor.
Aşk.
Amor incondicional.
Karşılıksız aşk.
Casablanca, Simplesmente amor,
Havaalanları, birçok muhteşem aşk hikâyesinin romantik doruğudur.
Serpentes a bordo. Agora entendi.
Kazablanka, Aşk Her Yerde Katil Yılanlar.
Uma pilha de cartas de amor nunca enviadas não é notícia, é mera literatura.
Postalanmamış aşk mektupları haber değildir. Sadece edebiyattır.
O que é mais bonito, meu amor?
Hangisi daha güzel, aşkım?
Amor perdido ou amor encontrado?
Kaybedilen aşk mı, bulunan aşk mı?
Não ria de mim, meu amor.
Gülme bana, aşkım.
Eu sei... sou esquisito e ingénuo quando se trata de amor.
Biliyorum ; aşk konusunda çekingen ve safım,..
Esta dúvida sobrecarrega-me e enfraquece-me, meu amor.
Bu şüphe beni kahrediyor ve tüketiyor, aşkım.
A um órfão falta o primeiro amor, o amor da sua mãe e pai.
Öksüzün ilk aşkı yoktur. Anne ve baba sevgisi eksiktir.
Isso, meu amor, é amor perdido.
İşte aşkım, o kaybedilmiş aşktı.
Não me lembro do teu nome, meu amor.
Adını bile hatırlayamıyorum, aşkım.
No final, meu amor, não temos escolha.
Nihayetinde, aşkım, seçeneğimiz yok.
Tudo graças às cartas de amor de partir o coração de Pio XIII.
Ve bunun sebebi XIII. Pius'un yürek burkan aşk mektupları.
O senhor... O autor daquelas cartas de partir o coração, não vê que, na pedofilia, há apenas violência... e na homossexualidade apenas amor?
O yürek burkan aşk mektuplarını yazan siz nasıl görmezsiniz pedofilide sadece şiddet eşcinsellikte ise sadece sevgi olduğunu?
Estava brincando... Tenham sentido de humor, por amor de Pedro!
Biraz espri anlayışınız olsun, İsa aşkına.
E odeio parecer afetuoso, mas estás a me excitar.
Bu kadar aşk dolu konuşmak istemem ama benimkini kaldırıyorsun.
"Maluca Por Fazer Amor".
Aşk yaşayacağız.
E eu estou maluca por ter a minha última conversa contigo por dizeres "fazer amor." Estou feliz por ti, miúda.
Son konuştuğumuzda da "Aşk Yaşamak" tan bahsediyordun. Ama senin için mutluyum be kızım.
Pois... quem disse que o amor morreu, claramente, nunca ouviu falar deste sítio.
Aşkın öldüğünü kim demişse anlaşılan burayı hiç görmemiş.
- Podemos fugir, pelo amor de Deus.
- Tanrı aşkına her şeyi bırakıp kaçabiliriz.
- Pelo amor de Deus.
- Tanrı aşkına.
Pelo amor de Deus, Christy!
Tanrı aşkına Christy!
Estás com a semente do nosso amor!
Aşkımızın meyvesini taşıyorsun!
- Estás obcecada.
- Tanrı aşkına!
Lutou contra um urso, por amor de Deus.
Tanrı aşkına ayıyla boğuştun sen.
Foi criada pela primeira chama de um amor verdadeiro.
Gerçek bir aşkın ilk kıvılcımından meydana geldi.
Que o vosso amor seja forte, verdadeiro e eterno.
Aranızdaki aşk daima güçlü hakiki ve sonsuz olsun.
Talvez seja isso que faça? Nos mostre o nosso verdadeiro amor?
Belki de yaptığı şey sadece sana kendi gerçek aşkını göstermektir.
Tunnel of Love, disco do Springsteen de 1987, visão de túnel, defeito de visão, - o Eurotúnel...
Aşk Tüneli, 1987 Bruce Springsteen albümü, tünel görüşü bir görme bozukluğu, Chunnel...