English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Barclay

Barclay Çeviri Türkçe

456 parallel translation
Hei, Rex, Jeff Barclay quer vê-lo.
Uh, Rex, Jeff Barclay burada, seni görmek istiyor
A história do Barclay é que um cavaleiro mascarado... parou a diligência e atirou no Willard e no condutor.
- Barclay'in hikayesi ise, maskeli bir sürücü olduğu yolunda, Arabayı durdurmuş, sürücü ile Willard'ı öldürmüş.
Bom dia, Barclay.
Günaydın, Barclay.
Um fazendeiro de nome Barclay.
Barclay adında bir çiftçi.
Jane Barclay, tinha a confeitaria na Chester Street.
Jane Barclay. Chester Caddesindeki şekerciyi işletiyordum.
Esta é a minha secretária, Miss Barclay.
Sekreterim, Bayan Barclay.
- Miss Barclay.
- Bayan Barclay.
- Adeus, Miss Barclay.
- Hoşça kalın Bayan Barclay.
Acho que devia ficar, Miss Barclay.
Bence kalmalısınız Bayan Barclay.
Desculpe, Miss Barclay mas acontece que gosto muito da minha sobrinha.
Üzgünüm Bayan Barclay. Fakat yeğenime çok düşkünüm.
O casino em que estás interessado os donos no papel são Jacob Lawrence e Allan Barclay, ambos são advogados em Beverly Hills.
O kumarhanenin... Tescilli sahipleri : Jacob Lawrence, Allan Barclay.
"Hotel Barclay para Mulheres".
"Barclay Kadın Oteli"
Estou ligando pela Srta. Beecham... no Hotel Barclay.
Bayan Beecham adına arıyorum..... Barclay Otelinden.
Má notícia, Barclay.
Kötü haber, Barclay.
Aquele gordo do Barclay Donaldson.
Koca kıç Barclay Donaldson.
Sr.ª. Barclay, o seu chá.
Bayan Barclay, çayınız.
Sr.ª Barclay... Sr.ª Barclay, abra a porta.
Bayan Barclay, Bayan Barclay, kapıyı açın.
Sr.ª Barclay, abra a porta.
Bayan Barclay, açın kapıyı.
Coronel James Barclay, foi encontrado morto na sua vivenda por volta das 10 horas hà duas noites.
Bu alayın kumandanı, Albay James Barclay, bir önceki gece, saat 10 civarında kendi villasında, ölü olarak bulundu.
Também, estendida sobre o sofá sob um mortífero desmaio, estava Nancy Bar... Sr.ª Barclay.
Aynı zamanda, odada bir ölü donukluğuyla kanepede uzanıp, yatan biri vardı- -... Nancy Barclay- - Bayan Barclay.
Os criado foram alertados para a tragédia pelos sons de uma discussão entre o Coronel e a Sr.ª Barclay.
Albay ve Bayan Barclay arasındaki kavganın sebep olduğu sesler bütün hizmetçileri alarma geçirdi.
O Bates teve de ir à volta pelo jardim e entrar pelas janela.
Bates, bahçe tarafından dolaştı ve bahçeye bakan büyük pencereden odaya girdi. Ve şu an Bayan Barclay'den şüpheleniyorsunuz, değil mi?
Sim. Mas ela é evidentemente incapaz de tão ignóbil acto.
Fakat Bayan Barclay, bu derece kötü bir darbe vurmak için oldukça güçsüz.
Coronel à já alguns anos. Fiquei a conhecer Nancy Barclay muito bem.
Nancy Barclay'i yakından tanıma fırsatım oldu.
Fale-me do Coronel Barclay, ele era estimado junto dos seus homens?
Bana Albay Barclay'i anlatın, emri altında bulunan adamlardan ziyadesiyle saygı görür müydü?
Não, mas não é do conhecimento geral que Jim Barclay começou a sua carreira como soldado raso nas Mallows.
Hayır, fakat Jim Barclay'in kariyerine Mallows'ta bir er olarak başladığı dışarıda pek bilinmez. Gerçekten öyle miydi?
Impressionante. E eu suponho que a infeliz Sr.ª Barclay está sob custódia?
Ve sanırım talihsiz Bayan Barclay nezaret altındadır?
Nancy Barclay é uma mulher bonita agora, mas devia tê-la visto como jovem rapariga na Índia, 30 anos atrás.
Nancy Barclay şimdi de çok güzel bir kadın, fakat siz onu otuz yıl önce, genç bir kızken görmeliydiniz.
Era portanto compreensível que Barclay não era o único homem no regimento a pretender desposá-la.
Alayda onun peşinde olan tek kişinin Barclay olmaması son derece anlaşılır bir şeydi.
Deve ter sido difícil para os Barclays a princípio, Soldado raso, promovido a sargento, casado com uma filha de um Sargento-mor?
Barclay için ilk başlarda zor olmuş olmalı, NCO, rütbesinin yükselmesi, alayın başçavuşunun kızı ile evlenmek?
Uma noite jantei em casa dos Barclay. Foi só ao chegar ao portão da entrada que me apercebi ter esquecido a cigarreira na sala de jantar.
Arabanın yanına henüz varmıştım ki sigara tablasını yemek odasında unuttuğumu fark ettim.
Ainda bem que está aqui, deixei a minha cigarreira na mesa.
Sanırım albay ve Bayan Barclay uyumak için çekildiler bayım.
Eu penso que o Coronel e a Sr.ª Barclay já se foram deitar, senhor.
Oh, Allah Aşkına, James. İtiraf et o zaman, o kim, kim?
E esta expressão de ciúme ocorreu após passados, Major Murphy, apenas alguns segundos da sua saída.
Ve Barclay'lerin evinden ayrılırken saniyeler içinde kafanızda bir kıskançlık olduğuna dair izlenim oluştu Binbaşı Murphy. Bana biraz albaydan bahsedin, herhangi bir durumda şiddet kullandığını gördünüz mü?
Sim. Eles acreditam ser a arma do crime. Acreditam, deveras?
Sanırım Barclay'lerin evini ziyaret ederek başlamalıyız, elbette Bayan Barclay ile görüşmemiz mümkün olabilecek ise?
Penso que deveríamos começar por visitar a casa dos Barclay, a não ser que, claro, que seja possível falar com a Sr.ª Barclay?
Korkarım ki hâlâ bilinci yerinde değil.
Holmes, suponha que a Sr.ª Barclay tinha um amante e o Coronel descobriu?
Ne kadar güzel bir sabah. Holmes, şöyle farz edelim Bayan Barclay'in bir aşığı vardı ve albay bunun farkına varmış olamaz mı?
Se algo existisse entre o Major Murphy e a Sr.ª Barclay, teria ele contado o incidente da sua esquecida cigarreira?
Beni askeri ahlak konusunda bilgilendirdiğin için teşekkürler Watson. Eğer Binbaşı Murphy ve Bayan Barclay arasında herhangi bir ilişki varsa, sigara tablasını unutma hadisesinin bununla bir ilgisi olabilir mi?
Uma vez por mês, a Sr.ª Barclay passava a tarde a fazer caridade em Aldershot.
Ayda bir kez Bayan Barclay bir akşamını Aldershot'ta hayır işleriyle uğraşarak geçirirdi.
A Sr.ª Barclay voltou por volta das 21 : 15, senhor.
Bayan Barclay dokuzu çeyrek geçe dönmüş olmalı bayım.
Lord Barclay?
Bay Barclay mi?
E agora você suspeita da Sr.ª Barclay?
Evet.
Eu tenho sido o imediato do
Uzun yıllar boyunca Albay Barclay'in yaverliğini yaptım.
Está no hospital, a ser tratada, com um polícia a seu lado.
Bayan Barclay hastanede, polis gözetimi altında tedavi görüyor.
Mas, no fim de contas, ele foi o que ela escolheu.
Fakat o sonunda Barclay'i seçti.
Pouco após o casamento, o Sargento Barclay obteve a sua comissão, como esperado.
Evliliklerinden kısa bir süre sonra, beklendiği gibi albay Barclay bir görevle vazifelendirildi.
A carreira de Barclay avançou, e o regimento voltou da Índia à cinco anos.
Barclay kariyerinde yükseldi, ve birkaç sene önce alayı Hindistan'dan geri döndü. Döndükten sonra Barclay komutanlığa atandı.
Barclay foi depois nomeado comandante.
Ve evlilikleri mutlu bir şekilde devam mı etti?
A minha posição de imediato várias vezes me levou a casa dos Barclay.
Komutan vekili pozisyonunda olmam nedeniyle Barclay'lerin evine sık sık giderdim. Bu evliliğin çok farklı yanlarını gördüm.
O Major Murphy pareceu-me bastante chegado a ela.
Binbaşı Murphy'nin Bayan Barclay'e oldukça yakın olduğu görülüyor.
Vim cá acima e vi que a Sr.ª Barclay tinha voltado.
Bayan Barclay'in dönüp dönmediğine bakmak üzere bu odaya geldim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]