Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Boite
Boite Çeviri Türkçe
30 parallel translation
Vou à boite com duas miúdas estrangeiras.
Yabancı kadınlarla gece kulübüne gidiyorum.
Sim, mesmo aqui a dois passos, numa "boite" chamada Gurugu.
Evet. "Gurugu" adında bir klüpte.
Vou falar da licença para a boite.
Gece kulübünün yeri konusunda beni destekler diye umuyorum.
Transformá-la numa boite!
- Şöyle hoş bir klüp yada benzeri bir yer olabilir
Boite Silklands.
Silklands Gece Kulübü.
Está bem. Fica em Sullivans. E é um tipo... de boite.
Pek havalı bir yer değil, ama...
É uma boite local.
Boktan bir eğlence mekanı.
Entrei na boite exclusiva e pretensiosa dele.
Fiyakalı özel kulübüne girmek için bir yol buldum.
Onde estás? Estou nesta boite horrível.
Ben İtüzümü denen şu korkunç kulüpteyim.
Vamos a uma boite subterrânea que quero fotografar.
Fotoğraflamak istediğim bir gece kulübüne aldı beni.
Todos sabemos que tu não és o nó mais apertado nas docas, mas uma boite de quinta?
Senin bağdaki en sıkı düğümlerden olmadığını biliyoruz, ama pis bir gece kulübü mü?
Isso não vos incomoda, esta "boîte" nocturna... por baixo da vossa casa?
Alt kattaki kulüpten rahatsız değil misiniz?
uma "boîte" nocturna?
Şey... Kulüp mü?
- Pela boîte?
- Kulüp mü?
Ao salvar este "boîte de stinkyweed" tentou perverter a justiça revolucionária.
Bu'pis kokulu hayvan nu'kurtarmakla devrimci adaleti ifsat etmeye cüret ettin.
- Ele podia tê-lo conhecido na boîte.
- Bir kulüpte falan tanışmıştır diye düşündüm.
- Falei com LL uma vez, numa boîte.
- Bir ara bir kulüpte L.L. ile tanışmıştım.
Levarias para casa a primeira pessoa que visses à saída de uma boîte?
Gece kulübünün kapısında tanıştığın biriyle eve gider miydin?
- Disseste que levarias para casa a primeira pessoa que visses à saída de uma boîte.
- İlk tanıştığın kişiyle eve gideceğini söyledin,
Contrato a pequena, e tu recebes a massa. Na América, as miúdas vão à escola de dia. E à noite, trabalham na boîte.
Hadi, Amerika'da bile liseli kızlar striptiz yapmaya giderler.
Eles levaram-me à boîte.
Beni bir striptiz kulübüne götürdü.
Foste à boîte?
Striptiz kulübüne mi gittin?
O dono da boîte.
Miky mi? Kulüp sahibi.
Sabe, há algo nas frigideiras dos restaurantes americanos que torna os ovos rivais dos melhores boîte de déjeuner de Paris.
Amerikan lokantalarında yumurtayla yapılan gözlemenin Paris'teki en iyi yemeklerle yarıştığını biliyor muydun?
Vejamos, para que boîte vamos hoje?
Önce hangi kulübe gitsek acaba?
Não acredito que não conheças mais nenhuma boîte.
Artık kulüplerden haberim olmadığına inanamıyorum.
Pessoal, escolham uma boîte, tá?
Bir kulüp seçin işte, tamam mı?
Não, Jerry, não é hora de ir para outra boîte.
- Nerede? Olmaz, Jerry. Başka bir kulübe gitmenin zamanı değil şimdi.
Numa boîte em São Paulo?
Sao Paulo'daki o klüpte?
Faz um mês desde foram mortas que 236 pessoas, na explosão do Ano Novo, na boite Nightshade.
Yılbaşı arifesinde, İtüzümü kulübündeki patlamada 236 kişi öleli 1 ay oldu.