Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Briefing
Briefing Çeviri Türkçe
211 parallel translation
Você se lembra que eu disse no briefing esta manhã?
Sabah ki toplantıda size söylediklerimi hatırlıyor musunuz?
E antes do briefing, sei que ele gostaria de dizer umas palavras.
Toplantıya başlamadan önce, size söylemek istediği bazı şeyler var.
... e como parece não haver mais perguntas, devemos começar o briefing.
... başka soru olmadığına göre, toplantıya geçebiliriz.
Isto é a gravação de um briefing... ... feita antes da vossa partida e a qual, por razões de segurança da mais alta importância, só era conhecida a bordo durante a missão pelo vosso computador HAL 9000.
Bu, sizin kalkışınızdan önce hazırlanmış çok sıkı güvenlik önlemleri nedeniyle, görev sırasında yalnızca HAL 9000 bilgisayarınızın haberdar olduğu bir kayıttır.
Sentimo-nos honrados por termos o General Dreedle neste briefing.
Bugünkü brifingde General Dreedle bizleri onurlandırıyor.
- Prossiga com o briefing, Major.
- Brifinge devam edin Binbaşı.
O nosso maldito comboio, o único discutido no briefing, está sempre onde não devia estar.
Lanet konvoyumuz, birifingde tartıştığımız gibi her zaman olmamaları gereken yerdeler.
Não me culpes, aqueles ventos previstos no briefing estavam mal.
Beni suçlamayın, brifingde ki bütün rüzgar hesaplamaları yanlışmış.
Reunimo-nos às 15h30. Não faltes.
( Çavuş Dedektif Sonny Crockett ) Briefing öğleden sonra saat 3 : 30'da Burada.
Pequeno-almoço às 6, "briefing" às 6 e 45.
Kahvaltı 6 : 00'da. Toplantı 6 : 45'te.
Vejo-os a seguir ao "briefing".
Brifingden sonra görüşürüz.
- Como aguentará o "briefing"?
Brifingi nasıl atlatacak bu çocuk?
Há um briefing às 22 : 00, mas primeiro tem de patrulhar a área em busca de feridos.
22 : 00'de bir brifing verilecek. Ama önce, gerçek mermiler almak için merkeze gidin. Gerçek mermi mi, efendim?
Contudo, vamos fazer um briefing.
Her neyse, biz brifing ile başlayalım.
Comandante O Capitão Pierce bem a bordo, encontra-se consigo na sala do briefing.
Yüzbaşı Pierce üsse çıkıyor. Toplantı odasında sizinle görüşecek.
O briefing é às 0900. Se sobreviver-mos até lá.
Ölmez de sağ kalırsak saat 09 : 00'da brifing vereceklermiş.
Neelix, este é um briefing para Oficiais Superiores.
Neelix, bu toplantı kıdemli subaylar için.
De acordo com o briefing, as suas ordens eram de através do Stargate, detectar quaisquer possíveis ameaças para a Terra, e se descobertas, detonar uma dispositivo nuclear e destruir o portal do outro lado.
Operasyon brifingine göre, görevin Yıldız Geçidi'nden geçip dünyayı tehdit edecek olası tehlikeleri saptamak ve var ise nükleer bombayı patlatıp, diğer taraftaki geçidi imha etmekti.
Assumindo que consigo a autorização do Presidente, o briefing será às 0800 horas.
Başkanın onayını aldığımı varsayarsak, operasyon brifingi 08 : 00'de olacak.
Temos um briefing prioritário a seguir.
Birkaç dakika içinde önemli bir toplantı var.
Confesso que este briefing me desagrada muito.
Bu brifing çok gücüme gitti doğrusu.
O briefing está marcado para as 14 : 30 horas.
Görev raporu saat 14 : 30'da.
O General Hammond está à nossa espera na sala de briefing.
General Hammond bizi değerlendirme odasında bekliyor.
Permite que participe no briefing, General?
Toplantıya katılma izni istiyorum, efendim?
E bem-vindos ao briefing das operações STS-200.
STS - 200 görev brifingine hoş geldiniz.
Não temos tempo, isto vai ter de servir como briefing de missão.
Zamanımız çok dar,.. ... yani görev brifinginiz bu olacak.
Estamos atrasados para o briefing.
- Değerlendirmeye geç kalacağız.
Briefing?
- Değerlendirme mi?
Não tivemos já um briefing sobre esta matéria?
Bu konu hakkında daha önce de bilgilendirilmedik mi?
Não, Teal'c, é por isso que estamos a ter este briefing.
Hayır, değerlendirme toplantısının amacı da bu zaten.
E esta tarde, em Washington, receberá um briefing no Senado e levá-lo-ão ao Congresso.
Ve bu akşamüstü Washington'da senato kurulunda ona dava özeti yapacaklar ve Millet Meclisi'ne götürecekler.
Atrasei-me por causa de um "briefing".
Brifing nedeniyle geciktim.
É apenas um briefing.
Sadece bir brifing.
O General Westmoreland quer um briefing. Dá cá isso!
- General Westmoreland brifing istiyor.
Tive um'briefing'da Downing Street. O Primeiro ministro está farto desta rebelião de Londonderry. Entramos?
Downing Sokağından gelen bir talimat ulaştı elime ve Başbakan Londraderry isyanı yüzünden küplere binmiş.
Vê se a Susan tem o briefing do Donaldson de Segurança Nacional.
Ülke Güvenliği konusunda Donaldson raporunu Susan'a ver
O Dr. Zimsky diz que foi útil às investigações dele, e quis que o ajudasse no briefing.
Dr. Zimsky araştırmalarına önemli katkılarda bulunduğunuzu söylüyor. Toplantıda ona eşlik etmenizi istedi.
MARYLAND - BRIEFING DA POLÍCIA
MARYLAND EMNİYET GÜÇLERİ BRİFİNGİ
O Chappelle precisa para o briefing.
Brifing için Chappelle'e gerekecek.
Quero um briefing completo sobre procedimentos de quarentena e evacuação.
Karantina ve tahliye işlemleri hakkında tam bir brifing istiyorum.
Adam, suspende o que estás a fazer. Temos um briefing na sala dois.
Adam, her ne yapıyorsan bırak, 2 dakika içerisinde konferans salonunda toplantımız var.
O que é que o Chappelle disse no briefing?
Chappelle toplantıda ne söyledi?
Um briefing sobre Las Nieves.
Las Nieves'daki brifing dosyası.
Este foi o primeiro briefing da Sydney.
- Tamam, dur. Bu Sydney'nin ilk toplantısıydı.
Como foi o primeiro briefing com a Lauren? Maravilhoso.
Lauren'la olan ilk toplantı nasıldı?
Quando é o seu próximo briefing com o Sloane?
Sloane'la bir sonraki toplantın ne zaman?
Tu sabes como é, é um briefing de segurança da NATO.
Bu işleri bilirsin. NATO güvenlik toplantısı.
Sala de briefing.
Toplantı odası.
Não fazia parte de um briefing normal.
Bu sıradan bir brifing değildi.
Acaba o briefing.
Brifingi bitir.
Depois vá ao briefing dos oficiais. Destroçar.
Ve subayları toplantıya çağırın.