English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portekizce → Türkçe / Bring

Bring Çeviri Türkçe

69 parallel translation
Presentes eu não trago
# In my hand no price I bring
" You'll bring your poor poor mother grief
" Zavallı, zavallı anneni mahvedeceksin
Bring tea for the tillerman Traga chá para o camponês
# Çiftçiden çay getir #
Venha e traga sua esposa
# Come and bring your wife
Traga os seus filhos também
# Bring the little children, too
Acontece em geral, basicamente por duas razões.
Bu konuda açılacak bir mahkeme, sanat dünyasına öyle bir açıklık getirir ki A court case would bring such publicity upon the art world... buna karşı çıkacak her sanat simsarı otomatikman şüpheli durumuna düşer. Bugün hapiste olmamasının başlıca iki sebebi var : Birincisi ;
This year will bring
* Bu yıl ne getirecek diye *
Bring me my pills!
Haplarımı getir!
Meu Deus, é melhor trazeres algum dos nossos novos medicamentos aqui.
Goodness, you'd better bring some of our new medicine here.
E traga-nos doces E traga-nos doces
Now bring us some figgy pudding Now bring us some figgy pudding
Bring it over six clicks.
Altıya getir.
O Savion Glover vai fazer números de sapateado de... Bring In'Da Noise, Bring In'Da Funk.
Savion Glover, "Bring In'Da Noise, Bring In'Da Funk"... potporisi yapacak.
Havias de ver, meu. Quando ela começa a cantar "You Don't Bring Me Flowers". este paneleiro começa a chorar como uma menina com o joelho esfolado.
Kadın "You Don't Bring Me Flowers" ı söylemeye başlayınca bu homo dizi kanamış küçük bir kız gibi ağlamaya başlıyor.
É mais fácil ter três bebés a tocar "Bring in Da Funk" na nossa bexiga!
Bunu dinlemek mesanemde bebeklerin "Bring In Da Funk" çalmasından daha zor zaten!
"Não tragas uma nuvem para chover na minha parada"
"Don't bring around a cloud to rain on my parade"
zzzzzzzzzzzz! zzzzzzzz!
Pluten som bring, nach pen?
Você quer entrar agora? Bring it on.
Bunu şimdi mi tartışmak istiyorsun?
Harry Bring.
Nasıl yardımcı olabilirim?
O seu cartão diz que se ocupa de bens imóveis e títulos de propriedade.
Bay Bring, kartvizitinizde gayrimenkul ve temlik konularında uzman olduğunuz yazıyor.
Despacha-te. tenho bilhetes para Bring in'Da Noise, Bring in'Da Funk.
Biraz kımılda. "Bring in'Da Noise, Bring in'Da Funk"'a biletim var.
Traz o von Schenken contigo.
Bring von Schenken'i de yanına al.
Tragam o barulho?
Bring in'Da Noise?
O meu contabilista, Larry Rosenblat, conseguiu poupar nos meus impostos e deu-me bilhetes para "Bring in da Noise, Bring in da Funk".
Finansmanım Larry Rosenblat bana çok yüksek bir vergi ödemesi kazandırdı. Ve biletler de Ses Getirmek, Korku Getirmek.
You want to feel something more than I could ever bring
İstiyorsun her şeyimi. Hissetmek istiyorsun verebileceğimden daha fazlasını.
You bring the house down.
Darmadağın et evi.
É manda vir, Las Vegas.
Bu "Bring it On"'un Las Vegas versiyonu.
Até preparei um monólogo do Tudo por Elas.
Bring It On'dan monolog hazırladım.
Tragam-me os seus corpos.
Bring me their bodies.
Está a reanimá-lo para nos dizer quem o assassinou?
Onu hayata döndürdün, You bring him back to life ve bize kimin vurduğunu söyleyebilecek mi?
É preciso lembrar-te daquela fase "Bring it On"?
Yine bir "Bring it On" faciası yaşamak için mi?
- You bring it out in me.
- Sen bana ortaya çıkarmak.
... you bring it out in me.
... Bunu bana ortaya çıkarmak.
Eu trago o meu dinheiro para o bem estar.
/ l bring my money / to the welfare line.
That's how it must be To live without you would only bring heartbreak
* Sensiz yaşamak böyle olmalı *
# Don't bring around a cloud to rain on my parade #
* Neşemi yağmur bulutları ile karartma *
# Don't bring around a cloud to rain on my parade #
* Bulut getirme * * yağmur yağdırma neşeme *
* And you won't bring me down *
* Kıramayacaksın kalbimi *
* And you won't bring me down... *
* Artık kıramayacaksın kalbimi
Mas, sinceramente, vê-los juntos nestes últimos meses... Tu trazes ao de cima o que há de melhor nele.
But, honestly, seeing you guys together for the last few months... you did bring out the best of him.
Bring it! "
Hücum!
Costumava trazer uma muda de roupa para a nossa casa, quando vinha visitar-nos.
He used to bring a change of clothes to our house when he came to visit.
Muito bem, começamos com "You bring out the woman in me".
Pekala, "Bendeki kadını açığa çıkarıyorsun." dan.
you are beautiful, no matter what they say words won't bring you down you are beautiful, in every single way words won't bring you down
Onlar ne derse desin sen çok güzelsin Kelimeler seni asla alt edemez. Ne şekilde olursa olsun Sen çok güzelsin.
but tomorrow'll find a way, all the other times we are beautiful, no matter what they say words can't bring us down
Ama yarın kendimizi başka bir yolda bulabiliriz, çok başka bir zamanda. Ne derlerse desinler Biz çok güzeliz Kelimeler bizi alt edemez.
don't you bring me down today
Beni alt etmeye çalışma bugün.
- This year will bring
* Bu yıl ne getirecek diye *
Gostava que ela aparecesse.
Bring her on...
* And you won't bring me down *
* Deneyeceğim başkaldırmayı * * ve artık kıramayacaksın kalbimi *
* And you won't bring me down... *
* Deneyeceğim başkaldırmayı * * ve artık kıramayacaksın kalbimi *
Bring it on!
Çabuk! hepsini buraya getirin!
don't you bring me down today no matter what we do no matter what they say when the sun is shining through then the clouds won't stay and everywhere we go, the sun won't always shine
Beni alt etmeyi aklından çıkar N'aparsak yapalım Ne derlerse desinler

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]